0.2

162 15 23
                                    

    Hayat;bazen acımasız olabiliyordu. Sevdiklerimizi elimizden alabilecek kadar hem de.Geride kalanlara oluyordu herşey zaten.

Kader;Alınyazısı,yazgı.

    Her ne kadar sözlülteki anlamı bu olsa da insan yolunu yine kendi seçiyordu.Sonuçta hiçkimse sizi birşeyler yapmaya zorlayamazdı.

     Unutmayalım!Herkesin kendi iradesiyle hareket edebilme özelliği vardır.İnsanları da hayvanlardan ayıran bir özellik de bu değil miydi zaten?

  Bizim o hor gördüğümüz,Sevmediğimiz hayvanlar bazı insanlardan bile daha çok sadakâtliydi.

Bir de kedilere nankör derler!

Ben hayatın gerçek yüzünü tam on dört yaşımda öğrenmiştim.Kimsenin az ile yetinmeyip,daha çok istediğini.Şükür etmeyip,küfür edeni.

Elimizdeki ekmeğin bile kıymetini bilmeliydik.Her zaman kendimizi düşünmemeliydik.

Herkes kendisini düşünseydi ne olurdu bu dünyanın hali?

Ne güzel demiş atalarımız;

"Bir fincan kahvenin,kırk yıl hatırı vardır."diye

Şu sözü de söyleyen kişi de peygamberlerimizden değil miydi?

"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." Diye.

Öyle insanlar vardı ki şu hayatta;

Bazılarının varlığıyla mutlu olurdunuz,bazılarının ise yokluğuyla.

Beni varlığıyla mutlu eden kişi sayısı o kadar azdı ki...

Ben bunları düşünürken,annem elini bir geri bir ileri doğru, parmaklarını gözüme sokmak istercesine sallıyordu.

     Kulakliğı kulağımdan çıkarıp;
"Efendim anne?" Dedim.Gözlerini devirip bıkkın bir şekilde "Ben pazara gidiyorum.Gelecek misin?"

    Uzaylı gibi gülümseyip,anneme baktığımda artık eski Annemden eser kalmadığını fark ettim.Dünyanın en güzel kahverengine sahip gözlerinin altında,uzaktan bile farkedebileceğiniz kırışıklıklar vardı.

Tabii bu yaşta da kusursuz bir yüze sahip olmasını beklemiyordum ama,bu durum gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı.Geçen yıla kadar güzel bir kadın olan annem,resmen bir yılda çökmüş gibiydi.

Gülümseyerek,ellerimi yanağına koydum.Baş parmağımla koşmaya başladım."Yok anneciğim.Ben bugün gelmezsem olur mu?Söz bir dahaki sefere geleceğim."

   Annem anlayışla başını salladığında,gülümseyerek ayağa kalktı.Yanağımdan öptükten sonra,yavaşça kapıyı kapattı.

Dış kapının sesi duyulduğu an,telefonum titremeye başladı.

Engelli:Pencerenin kenarına bakar mısın?Sana sürprizim var.

   Şiddetli bir şekilde göz devirdikten sonra 'Acaba kafa mı buluyor?'Diye içimden geçirmeden edemedim.

   Yavaşça penceremi açarak,etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını anladım.Kafamı sakin bir şekilde pencereye doğru çevirirken,sepet dolusu lolipop olduğunu gördüğümde gözlerimi büyüterek baktım.-Multi-

Biraz daha baktıktan sonra, imkanım varmış gibi gözlerimi daha da pörtlettim.

   Engelli işi baya bir ciddi boyuta bindirmişti.

   Telefonumun titrediğini farkettiğimde yerimde sıçradım.Meğerse,telefon eşofmanımın arka cebindeymiş.

   Engelli:Lütfen,hediyemi atma.Seni sevdiğim için aldım.Bunu hiç ben almamışım gibi ye.Sevdiğini biliyorum.

  Içimden büyük bir random atma isteği gelmişti ama atmamak konusunda karar kıldım.

Tabii ki de bunların hepsini bitirecektim,ve engelli bunları görmiyecekti.

Yine de büyük bir teşekkür edecektim çünkü engelli neyi sevip,neyi sevmediğimi iyi biliyordu.

     Ilk topitopumu bitirdikten sonra,ikincisine uzanıyordum ki ,telefonum tekrar titremeye başladı.

   Engelli:Sakin ol,daha çok var.Senin için stokluyorum.Boğazına falan kaçar,ölürsün.Ben de ölürüm.Lan düşündüm de valla canımın yandığını hissettim.

****

Merhaba!Umarım bu bölümde sıkılmamışsızdır.diğer bölüm Seren ve engellinin konuşmalarıyla geçecek.

Yanımda olan herkese çok teşekkür ediyorum.💕




Mesaşk~Texting~Where stories live. Discover now