5. Bölüm "Pis İşler"

255 17 9
                                    

Berk beni bilmediğim ara sokaklardan bir tanesine sokarken ben kalbimin atışlarını çok net duyabiliyordum. Bunun yanında aklımda tepişip duran bir dünya soru vardı.

Nereye gidiyorduk ? Büyük patron diye nitelendirdiği adam kimdi ? Benim bu iş için uygun olmadığıma karar verirse ne yapacaktım ?

Eğer benim bu iş için uygun olmadığıma karar verirse işim biter diye düşündüm. Ne de olsa bütün yetki ondaydı ve Berk'in benim bu işe uygun olup olmadığımı düşünmesiyle ilgileneceğini de sanmıyordum.

Malını çalıp çekecek bir uyuşturucu bağımlısı olmadığımı göstermek için temiz giyinmiştim. Saçlarımı güzelce tarayıp salınık bırakmıştım. Üzerime de kot pantolonumu çizmelerimi ve omuzları hafif açık siyah kazağımı giymiştim. O buz gibi evin buz gibi parkelerinde yatmaktan gözlerimin altında beliren morlukları da biraz kapatıcıyla halletmiştim. Ama kanlanmış gözlerime çare yoktu.

Nefes alış verişlerimi düzenli tutmaya çalışırken bu sokağın şehrin diğer sokaklarından daha farklı ve biraz daha terkedilmiş olduğunu farkettim. Şaşırmaya gerek yoktu aslında uyuşturucu işlerinin merkezi olan bir yere gidiyordum ne bekliyordum ki ?

Ben etrafımı incelerken Berk birden durdu az kalsın ona çarpacaktım ki son anda frenledim kendimi.

Dışardan bakan biri olarak içerde yaşayan birinin olmadığına yemin edebileceğim, boş görünen boya ve badanadan yoksun, duvarları sokak çocuklarının karalama kağıdına dönmüş bir apartmanın girişine doğru ilerlemeye başladık. Yeni yeni düzenlediğim nefesim tekrar, beş kilometre koşmuşum gibi başına buyruk ciğerlerime dolup boşalmaya başlamıştı. Ellerimin titrediğini karşıdan bakan biri pekala da anlayabilirdi.

Asansör çalışmıyordu ve dört katı yürüyerek çıkmak zorunda kaldık. En azından düzensiz ve hızlı nefeslerime bir bahane çıkmıştı.

Dördüncü kata kadar herhangi bir yaşam belirtisine rastlamadım. Dördüncü kata geldiğimizde soldan ilk daireye girdik.

İçerde kumar oynayan dört ve sigara içen iki adam dışında başka biri yoktu. Tabi bir de büyük patron vardı.

Berk beni adamların olduğu bölüme hiç sokmadan direk salona götürdü. Aslında normal bir yerde olsaydı şirket bürosuna benziyor diyebilirdim fakat içinde bulunduğum durum işleri biraz değiştiriyordu.

Oda gayet geniş ve ferah, mobilyalar gıcır gıcır ve yeni gibiydi. Odanın bir köşesinde bilardo masası, yanında ise bir sürü alkol şişesinin dolup taştığı ufak bir dolap vardı. Duyduğum sesle birlikte odayı incelemeyi bırakıp dikkatimi ve yönümü sese verdim.

''Bahsettiğin küçük hanım bu mu ?''

İleride küçük hanım lafını hiç hoş hatırlayacağımı sanmıyordum. Uzun sayılmazdım ama o kadar küçük gösterdiğimi de düşünmüyordum. Şu ana kadar. Şu anda gerçekten küçük gösterip göstermediğimi sorgulamaya başlamıştım.

''Üç paket, yarım saat içinde, ilk deneyim ve 480 lira.'' Berk'e baktığım zaman muzip ve kendinden emin bir şekilde sırıttığını gördüm. Adamın dudak kıvrımları kıpırdamamıştı bile. Ben ise hiç oralı değildim. Şu an çıkıp dilencilik yapsam bile bundan daha az suçluluk duyacağımı biliyordum. Hay ben bu işe bulaşan aklımı...

''Demek öyle küçük hanım?'' bakışlarını bana yönlendirmişti. Her ne kadar buradan kaçıp gitmeyi istesem de şu saatten sonra artık çok geç olduğunu biliyordum.

''Evet'' diyerek onayladım. Adam beni dinlemiyormuş gibi elleri cebinde yere bakıyordu. Alkol dolabına yöneldiğinde ''Ne alırsın ?'' diye sordu bana bakmadan.

Kırılma NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin