1 ► Grimmauld Meydanı

Start from the beginning
                                    

Goldie iç geçirdi. Anlaşılan bu sabah da dışarıdan yemeliydi. Birkaç parça zeytin karnını asla doyurmazdı.

Mavi döşenmiş hayli sıkışık mutfaktan çıktı. Midesi daha çok gurulduyordu. Annesinden para istemeyi düşünmüştü ancak harçlığını alalı birkaç gün olmuştu. Goldie harçlığının çoğunu harcamıştı. Tekrar para isterse annesi çok kızardı.

Odasına çıktığında etrafta ki dağınıklığa yüz buruşturdu. Kıyafetler, dolabı hariç her yere dağılmıştı. Yorganı yere düşmüştü. Çalışma masası dağınık kitapları ve rengarenk kalemleriyle kaplıydı.

Tekrar iç geçirdi. Odayı toplamak gibi bir harekette bulunmayacaktı. Özellikle bu aç karnıyla olacak iş değildi. Pekala akşam toplayabilirdi.

Yanına para alıp annesine dışarı çıktığını söyledi. Elinde ki parayla bir hamburger yiyebilirdi sadece.

Yağmur şiddetli yağıyordu. Goldie yağmurluğunu giymişti. Londra'nın sokaklarına çıktığında rüzgar kendisini uçuracak kadar hızlıydı. Sis kaplamıştı etrafı. Sanki şubat ayındaydılar.

Sadece öğrencilerin takıldığı bir kafede karnını doyurduktan sonra Goldie'nin çok az parası kalmıştı. Hesabı ödedikten sonra kafeden çıktı.

Dışarı çıkmasıyla gözüne ilişen ilk şey küçük kitap dükkanıydı. Yaşı bir adam şemsiyeyle dükkanın önünde duruyordu. Gelen geçen selam veriyordu yaşlı adama.

Goldie, cebinde ki paranın miktarına baktı. 2. el bir kitap almaya yetecek kadar parası vardı.

Arabalar izin verdiğinde hızlıca karşıya geçti. Güne berbat başlamış olabilirdi ancak bir kitap her zaman günü kurtarırdı.

Dükkana yaklaştığında yaşlı adam ona başıyla selam verdi. "Günaydın," dedi samimi bir sesle.

"Günaydın, dükkan sizin mi acaba?" dedi Goldie gülümseyerek. Tombul, pembe yüzlü yaşlı adam ona çok tatlı gelmişti.

"Bu güzel günde kitap almaya mı karar verdiniz? İçeri buyurun." dedi adam oturduğu tabureden ayaklanarak. Kısa boyu nedeniyle ayaklanması hiçbir şeyi değiştirmemişti.

"Nasıl bir kitap istersin?" dedi dükkanın kapısını açarak. Açılan kapıyla bir çan sesi odayı doldurdu. Goldie, adamın ardından dükkana girdi.

Yerden göğe kadar her yerde kitap vardı. Üst üste yığılmışlardı. Çoğunun kapağı eskimiş, soyulmuş, yıpranmıştı. Ağır bir kahve kokusu dükkanı kaplıyordu.

"İşin aslı aklımda bir şey yok. Boş zamanlarımda okumak için alacağım." dedi Goldie etrafı incelerken. Kitaplarla çevrilmiş masasına yöneldi adam.

Goldie, dükkanı incelemeye bırakıp adamın yanına gitti. Yaşlı adam sandalyesinin ardında kalan rafların arasından ince bir kitap çıkardı ve tahta masaya bıraktı.

"Aslan, Cadı ve Dolap..." dedi kapakta yazan yazıyı seslice okuyarak. Kafasını kaldırıp yaşlı adamın yüzüne baktı. "Narnia Günlükleri mi?" Sesi biraz memnuniyetsizdi.

"Harika bir seridir." dedi adam büyüleyici bir ses tonuyla. "Defalarca okudum."

Goldie omuz silkti. "Fantastik kitapları pek sevmem. Harry Potter dışında okumadım zaten. Mümkünse daha gerçekçi bir şeyler almak isterim."

Adam, beyaz kaşlarını gergince kaldırdı. "Han'fendi ne isterse." dedi kısık bir sesle. Goldie, tedirginlikle etrafta göz gezdirdi. Adama kabalık yaptığından endişeleniyordu. Genellikle insanlar hakkında endişelenen biri değildi. Fakat yaşlı adam oldukça samimi gelmişti ona.

Golden Black ➳ the MaraudersWhere stories live. Discover now