Aşağıya inip kahvaltımızı ettikten kısa bir süre sonra dışarıya çıktık.

"Kimseden yardım isteyemezsin, biliyorsun değil mi? Konuştuk bunları..."

"Biliyorum!" Dediğimde kredi kartını elime tutuşturdu.

"Güzel, şimdi cici bir kız ol ve ihtiyacın olan şeyleri almaya başla."

"Alışveriş esnasında pek bi cici kız olamıyorum."

"Pekala, nasıl istersen öyle ol.."

Yaklaşık dört saattir alışverişteydik ve bütün poşetleri Aras arkamdan taşıyordu. Onun bu haline gülümsedim. Beni zorla alıkoyduğuna pişman olacaktı.

"Yeter Delfin! Bunları arabaya koyalım artık."

"Ama daha bir şey almadık ki..." diyerek masum bir ifadeyle ona baktığımda sabır dilercesine kendi kendine konuştu.

"Eve gidelim, sonra ben seni Ahmet'le alış verişe tekrar göndereceğim.."

"Banane ben seninle alışveriş yapmak istiyorum,
sen taşı hepsini, adamların değil.."

"Delfin, çocuklaşma!"

"Beni kaçıran sensin, çocukça geldiyse hareketlerim, beni bırakabilirsin Aras?"

"Off.." Diyerek sinirle önüme geçti. Onun arkasından kahkaha attığımdan haberi yoktu... Onu arkasından bir süre takip ettikten sonra arabaya varmıştık...

Lüks bir restaurantta yemeğimizi yedikten sonra tekrardan arabaya bindik. Yemek ve yolculuk sessiz geçmişti.

Eve geldiğimizde sıkıntıdan neredeyse aldığım bütün her şeyi üşenmeden denemiştim. Gözlerimi saate kaydırdığımda saatin çok geç olduğunu fark ettim.
Üzerime rahat bir şeyler geçirdikten sonra uykuya daldım...

Kuzey'in Ağzından:

Mehmet Amca ve annem telaşla valizlerle gelince olan biten her şeyi tekrardan anlattık. Emir çaresizlikten delirmek üzereydi, iki gündür bize çatıyordu. Şu an ise salonda oturmuş ne yapabileceğimizi düşünüyorduk,

"Hala aklım almıyor! Bu Aras denen herif ölmemiş miydi?!"

"Yalanmış işte!" Diye kendime hakim olamayarak bağırdığımda Selin titrek bir ses tonuyla araya girdi,

"D-Delfin, Bodrum'a gitmeden önce Aras'ın mezarlığını ziyaret etmek istemişti. Bende çaresizce kabullenerek götürdüğümde o zaman bana 'burası Aras kokuyor' demişti. Keşke ta o zamandan ciddiye alsaydım onu, belki böyle olmazdı..."

"Şşt, sakin ol. Nereden bilebilirdin? Sonuçta mezarlığı tam karşında dururken Aras'ın ölmediğine kendini inandırmak çok zor olurdu. Delfin'den başkasının aklından geçmezdi zaten böyle bir şey."

"Çocuklar siz hiçbir şeye karışmayacaksınız, ben kendim halledeceğim bu işi."

"Olmaz, ben bir şeyler yapmadan duramam! Benim dikkatsizliğimden dolayı oldu zaten..." Dediğimde annem araya girdi.

"Sanane Kuzey! Bırak Mehmet bildiği gibi yapsın. Daha çocuksun mantıklı düşünemiyorsun, mafyalarla yüz göz olmana müsade edemem!" Dediğinde sinirden sırıttım. Bu tavrım annemide korkutmuş gibiydi.

"Anne, bilmediğin çok şey var! Aras'ı aranızdan en iyi ben tanıyorum! Ve Delfin'i tek başıma bulacağım"

"Kuzey, sen bi gelsene oğlum!" Dediğinde gözlerimi devirerek onu takip ettim. Mutfağa girdiğimizde kapıyı arkamızdan kapattı ve sinirli bir şekilde üzerime gelmeye başladı.

"Sen kendini ne sanıyorsun?! Kahraman rolünü oynıyacağım diye canını tehlikeye atmana izin veremem oğlum! Delfin'i Mehmet Amcan bulacak. Sana evden dışarıya çıkmayı yasaklıyorum!"

"Anne ben çocuk değilim, 24 yaşındayım! Ne yapacağıma kendim karar verebilirim! Ben burada elim kolum bağlı duramam anlamıyor musun?!"

"Oğlum, neden bu kadar önemli bu mesele? Tamam bende üzülüyorum ama senin yaptığın saçmalık. Zaten aylardır seni göremiyorum, bir de şimdi başına bi şey gelirse ne yaparım ben?! "

"Keşke o piçin yerini tespit edebilseydim de başıma bir şey gelseydi." Diye sayıkladığımda neyse ki annem duymamıştı.

"Senin derdin Aras'la değil mi? Ona kendince ceza vermeye çalışıyorsun. Çünkü diğer türlüsünü aklım almıyor. Yani siz evdeyken çok iyi anlaşamıyorsunuz neden Delfin'i kurtarmak için can atasın ki?! Tabi ya, kesin konu Aras'la ilgili. Ne alıp veremediğin var o çocukla?" Dediğinde kısa bir bakış atarak gözlerimi kaçırdım. Şu an Delfin'le sevgili olduğumuzu bilseydi kafayı yerdi herhalde...

"Anne, benim için endişelenme. O bana bir şey yapamaz."

"Ne demek bir şey yapamaz?!"

"Sanmıyorum, Delfin'in etrafından birini daha öldürürse artık Delfin onun yüzüne bakmaz..."

"Başka kimi öldürdü ki?" Dedi korkarak.

"Anne, bir şey yok!" Diyerek yanağından öptüm ve odama çıktım. O sırada telefonum çaldığında konuşacak gibi değildim fakat arayan gizli numara dikkatimi çekmişti. Hiç bekletmeden açtım,

- Kimsin?

+Tek korkun. Dediğinde Aras'ın sesini duymak kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Sahte bir kahkaha atarak konuşmaya devam ettim,

-Senden korktuğumu düşünmüyorsun herhalde öyle değil mi? Hangi cehennemdesin lan sen?!

+Beni neden bulmak istiyorsun Kuzey?
Hadi ama Delfin'e zarar vermeyeceğimi zaten biliyorsun. Gerçekten... Neden beni bulmak istiyorsun? Delfin'in her dakikasını benimle geçirmesine dayanamıyorsun değil mi? Yine benimle olacağından korkuyorsun çünkü Delfin'in sana karşı olan sevgisine sen bile güvenemiyorsun. Beni affetmeden bi an önce onu bulmak istiyorsun. Ama sana kötü bir haberim var, öyle bir şey olmayacak çünkü Delfin dün gece bizzat kendisi benimle uyumak istediğini, ona benden başka kimsenin yardım edemeyeceğini söyledi. Bu yüzden kendinizi yormayın dostum, bizi aramayı bırakın..." Dedikten sonra yüzüme kapattı.

Hala dediklerine anlam veremiyordum. Yalan söylemediği kesindi ama bu işte bir terslik vardı. Delfin öylece Aras'ı affedemezdi. Sekiz ay boyunca ona karşı nefretini anlatıyordu bıkmadan... Sinirle masamın üzerindeki eşyaları yere fırlattım. Ellerimi saçlarımda gezdirerek sakin olmaya çalıştım. Hayır, hayır, hayır! Böyle bir şey olamazdı.

SAPLANTI 2: Tehlikeli OyunlarWhere stories live. Discover now