Chapter 3 - Friends

44 4 2
                                    

Lily Allen - Air Balloon dinleyebilirsiniz.

Görünürde kimse yoktu. Karanlıkta seçebildiğim kadarıyla demir kapımız açık kalmış ve yan taraftaki saksı düşmüştü. Büyük ihtimal ile bir kedi diye düşündüm ve daha evimin hiçbir lambasını yakmadığım aklıma geldi. Eğer salonun lambasını açarsam neler olduğunu daha iyi görebilirdim. İçeriye adımlayacağım sırada bir ses duydum. 

'Bak kim geldi, beyaz atlı prens!'  şey....ne?! 

Kapıya doğru adımladım,sesler gelmeye devam ediyordu. Adımlarımı olduğundan daha dikkatli ve hızlı bir şekilde atarak kapıya ulaştı,fakat hemen açmaya niyetli değildim tabiki. Derin bir şekilde tuttuğum nefesi geri verdim,nefesimi tuttuğumu bile henüz yeni anlıyordum.

'Ki-kimsiniz?'  titreyen sesime lanetler okuyorarak karsi taraftan bir cevap bekledim.

'Bebeğim benim..' dedi fakat hala sesi taniyamamistim hem boğuk hem de alaycı konusuyordu,hıçkırıkları da sayarsak içkili görünüyordu.

'Üzgünüm sizi tanıyamadım...'  biraz durdum ve devam ettim. 'Eğer bana isminizi armağan ederseniz sevinirim'

Oldukça nazik davranıyordum. 'Imm.. Ismimi unuttum -hıçkırık- ne yapmaliyim?'

Ah tarım bu Ed. Elimi kapının koluna götürerek bir kere çevirdim.  Kapıyı yarılayıp Ed'in sarhoş bedeninin içeriye girmesine izin verdim. Fakat o bedenini içeriye degil de üzerime salmaya niyetli gibi görünüyordu. Ah! Bu kadar kısa sürede nasil bu kadar icebilmis ve nasıl sarhoş olabilmiş aklım almıyor. Burnumu elim ile kapayıp biraz olsun nefes almamaya çalıştım. Kapıyı ayağım ile kapatıp Eddie'nin sarhoş bedenini salona doğru surukledim,bir saniye...Bu kilo mu almıs tanrı aşkına!

'Iğrenç kokuyorsun Eddie..' sırıttı.  Dudaklarını konuşmak için araladı fakat ağzından sadece kalın bir hıçkırık sesi çıktı. Bedenini süt kahvesi rengine olan çiftli koltuğa yatırdım. derin bir nefes alıp saçlarımı gozumun önünden çekip tokamla tam tepede dağınık bir topuz yaptım.  Ed'in tişörtünu başından çekerek çıkartmaya çalıştım fakat o buna izin vermiyor çırpınıyordu.

'Ed kes cirpinmayi !'  ellerimi tişörtünun eteklerinden çekip belime sabitledim. 'Dus almak is-hıçkırık- istemiyorum..'

Onu umursamayip tekrardan uzerindikileri çıkarmaya çalıştım ama hala izin vermiyordu. Sinirle aldığım nefesi sesli bir şekilde verdim. Sırıtıyordu,aptal beyinli! Pes edip onu us kattaki banyoya surukledim. Elleri ile zorlanmaya devam ettiğinde ellerine birer kere vurdum. Banyonun kapısını açıp içi bos kuvete bedenini yerlestirdim. Ardından buz gibi suyu açıp Eddie'nin bedenine hedef etmesine izin verdim. Kalkmaya çalıştığından omuzlarından kuvete geri bastırdım. Sarhoş olmasi onun gücünü elinden alıyordu,bu da işime geliyor tabiki!

Kendine geldiğini umarak açtığım suyu ayni hızda geri kapattım. Sitem dolu bir şekilde 'Sakın bir daha sarhosken evime gelmeyi düşünme!' düzgün dişlerini göstererek sırıttı. 'Pekala geleceğim...' Şaşkınlığımi belli ederek ağzımı araladım,ardından geri kapatıp kafasına çokta hızlı olmayan bir şekilde vurdum. Inleyerek elini başına götürdü. 'Acıdı..' güzel.

&&&

'Tamam Lea... Evet anladım.. Evet geleceğim kes şunu.'  yatakta dogruldum. 'Tamam gecikmem,pekala söz veriyorum. Hosca kal..' telefonu kapatıp saate baktım, 09:21 Lea sırf Nick ile buluşmasında ne giymesi getektigi için arayıp ısrarla beni eve davet etmişti. Evet bunu ikimizde birbirimize sürekli yaparız,fakat uyuyordum be!

Yorganı üzerimden çekerek ayaklarımı yere temas ettirdim. Banyoya dogru ilerleyerek yuzumu yikadim. Ardindan dolabaptan beyaz-mavi kotumu uzerinede belde biten beyaz atletimi aldım. Kiyafetlerimi üzerime geçirerek  aynada aksime baktım. Iyi gorunuyordum. Dağınık sacimi tepede bağlayarak saçlarımı da halletmis oldum. Yanaklarim kızarmış olduğundan bur şey sürmedim. Dudaklarimda pembe parlaticimi gezdirip dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir şeyler atıştırmak gereğinde bulunmayip ayaklarıma beyaz vanslarimi geçirdim. Ardından anagtarlarımı alıp evden çıktım.

Arabayı Lea'nin evine sürüp radyoyu açtım. 5SOS-Wherever you are. bu grubu seviyorum,şarkıları gerçektende çok güzel. Sesi biraz daha açarak duz yolda arabayı sürmeye devam ettim. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuğun ardından arabayı durdurdum. Lea kapıda beni bekliyordu. Arabayı park edip indim. Tabi kıdemli kilitlemeyi unutmadım.

'Hoşgeldin,seni uyandırdığım icin özür dilerim..' dedi ve yanaklarima sulu iki öpücük bıraktı. 'Onemli degil.' dedim. Hala kapıda durmuş içeriye girmeyi bekliyordum. 'Ah pardon iceri gelsene.' dedi hatırlamışcasına. Ceketimi askılıga asıp 'Eee kiyafleri  görelim.' dedim sevinçle. Elkerini cirpti ve 'Hadi' diyerek merdivenlerden çıkmaya başladı.

'Bu güzel..fakat 13 yaşlarında olsaydın.'  dedim ve çiçekli mini elbiseye bakarak gulerek dalga geçtim. Omzuma hafifçe vurarak elindekini bırakıp baska bir elbiseyi eline aldi. 'Yaaa.Peki bu nasil? Bence olur ha? Ne dersin?'  Buyulenmiscesine siyah omuz dekolteli mini elbiseye goz attım. 'Bu mukemmel gorunuyor.' sırıttı. Elbiseye tekrardan goz atıp konusmak için dudaklarını arakadı, 'Altına hangi renk  ayakkabilarimi giymeliyim?' elimi dusunurcesine yanagima koydum.  'Imm..Siyah olabilir galiba?' Kafasını olumsuz anlamda salladı 'Sencede biraz bogmaz mi?' gülümseyerek başımı sağa-sola salladim. 'Bence gayet hos olursun?'  Dişlerini göstererek sırıttı ve ardından 'Güzel olurum degil mi?' Başımı olumsuz anlamda salladım,'Hayır' sasirarak bana bakti. 'Büyüleyici olacaksın,mukemmel.' yuzu tekrardan gülümserken kollarını bana sardı. Kollarını geri çekerken, 'Ah söylemeyi  unuttum,birazdan Nick'a gideceğim. Arkadaslari da orada..Sende benimle gelir misin?? Lütfen lütfen yalnız kalmak istemiyorum.' Suratımı düşürerek 'Üzgünüm ama eve gidip film izlemek tercihim.' dedim. Elleri ile omuzlarimdan tuttu ve mırıldandı, 'Biliyorsun Nick ile çıkalı bir hafta oldu ve arkadaşlarını tanımıyorum,sıkılırim lütfen..' gözlerimi düşürüp 'Pekala...pekala.'

&&&

Bridgit Mendler - Love Will  Tell Us Where to Go (Acoustic) dinleyebilirsiniz. Fakat kesinlikle muziksiz dinlemeyin.

'Pekala çal artık şu kapıyı.' olumlu anlamda başını sallayıp elini zile götürüp bir kere  bastı. 'Tamam çaldım.' saçlarımı düzeltip kapının açılmasını bekledim. 'Bir kere daha çal.' dedim sabırsızca,evet nick'in nasil biri olduğunu merak ediyordum. 'Tanrı aşkına sabırlı ol.'

Kapi hızlı bir şekilde açıldı, 'Tamam ben bakıyorum Nick!' başımı yerden kaldırıp kapıya baktım. 'Ha-harry?'  'Allison?'

Lea bir bana bir de kapıda duran kıvırcık kafalıya bakıyordu.

'Bir dakika..Siz taniyor musunuz?'

Millet özür diliyorum hepinizden gercekten bilgisayarımın bozuk olmasi nedeni ile yazamamistim. Bilgisayarim hala bozuk,bende daha fazla bekletmemek için telefonumdan yazdım. Yazım yanlışlarım olabilir, kontrol edemedim ve yarıda kesmek zorunda kaldım. Bir yandan da oylar ve yorumlar az istediğim gibi değiller umarım bunlar da çoğalır. Bilgisayarimi bu hafta yaptiracam eğer hizli oy ve yorum gelirse bende size uzun bir bölüm yazarım. Umarım bölümü begenmissinizdir. 

Şimdi sizden isteyeceğim bir iki şey var:

1- Bölümu oylayip yorum atmanız.

2-Bana görüşlerinizi bildirmeniz.

3-Kapak yapabilen varsa kapak yapıp yollayabilir.

4-Tüm bolumleri gozden geçirmeniz.

Eğer sevmediğiniz bir konu varsa lütfen bana bildirin. Yeni bölüm için 20 vote 10 yorum istiyorum. Lütfen beni bundan mahrum bırakmayın. Bu arada bu bolum ' dilek047 ' adli kullaniciya armagan. Gelecek bölümde görüşmek üzere.xx

LATERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin