Bölüm 8: Dostluk

4.1K 477 61
                                    

Kapı ısrarla çalmaya devam ediyordu. Aldığı sakinleştiriciler yüzünden tembelliği tavanda gezen Tuğra, koltuktan zorla söküldü ve kapıyı açmasıyla birlikte Nefise Akçam salonun ortasına daldı.

"Neredesin şekerim? Kaç gündür sana ulaşmaya çalışıyorum!" diye şakırken, perdeleri sonuna kadar açmayı da ihmal etmedi.

"Neden ki?" diye sordu Tuğra, neşeli  ve samimi bu teklifsizlikle içi hafiften kıpırdanırken.

"Sana iş buldum." 

"Sahi mi?"

"Sahi canım, sahi..."

"Nerede?"

"Fırat Akçam'ın yanında."

"Nasıl?" şaşırmıştı genç kadın, "Yani nasıl kabul ettiler ki beni?"

"Biraz zorlama, azıcık da tehditle belki..." dedi arkadaşı keyifle, kolundaki paha biçilmez saate baktı ve ekledi: " her neyse... iki saat sonra görüşmen var, cicim." Muzip bakışlarını ojeli uzun tırnaklarına çevirmişti şimdi.

Sahte sarışın, tekrar yerleştiği koltukta iyice arkasına yaslandı, kıstığı gözlerini, upuzun siyah saçlı, ful makyajlı,  her tarafından lüks ve para akan kadının yüzüne sabitledi: "Sen, şimdi kocanın, düzeltiyorum eski kocanın kardeşini mi tehdit ettin, beni işe alması için?"

"Asıl ben düzeltiyorum şeker, resmi nikâhlı kocamın kardeşi. Yeniden evlendik." dedi Nefise, kafası büyüklüğündeki pırlantayı karşısındakinin burnuna doğru sallarken.

"Ne zaman?" Şaşırmıştı Tuğra.

"İki gün önce."

Kahkahasını tutamadı: "Aynı adamla üçüncü kez evlendiğinin farkındasın değil mi?" dedi, aslında sevinmişti, biri diğerinin olmazsa olmazıydı, ancak ne yazık ki bunu anlamayacak kadar kıt kafalıydılar.

"Neyse, neyse." diye geçiştirdi Nefise, aklından geçenleri okumuş gibi. "Hemen hazırlanmaya başla da gecikme!"

 ****

"Hiç sandığım gibi değilsin. Medyada hakkında çıkan haberleri okuyunca, daha farklı birini bekliyor insan..." dedi Fırat, azıcık kışkırtarak yengesinin tehditleriyle görüştüğü kadının tepkilerini ölçmeye çalışıyordu.

Masanın karşısında oturduğu yerden gülümsedi Tuğra: "Yaa," diye karşıladı bu hamleyi, "herkes gibi benim de iki elim, iki ayağım varsa demek."

Gırtlağından dudaklarının ucuna tırmanan sinsi kahkahayı zor zapt eden adam, cevabın hoşuna gittiğini göstermemek için konuyu değiştirdi: "Ne dersin? Sekreterliğimi yapabilecek misin?"

Ciddiyetle kaşlarını çattı genç kadın: "Ömrümde ilk kez çalışacağım. Zorlanacağım zamanlar olacaktır." dedi, durdu ve devam etti: "Yine de telefon ve bilgisayar kullanabiliyorum, ileri derecede İngilizcem var. Eh, üniversite mezunuyum. Yaparım herhalde."

"Hangi bölüm?"

"Maliye. Ayrıca para harcamaktan gayet iyi anlarım."

"Tam yerine geldin  o zaman." dedi adam ve gülümsedi. Reddetmenin gereği yoktu, içinden bir ses bu kadınla iyi anlaşacaklarını fısıldıyordu. "Burası da yeminli bir mali müşavirlik şirketi."

"Ah evet. O belgeden bende de var."

"Hangi belgeden?" 

"Yeminli mali müşavirlik yapmanı sağlayan var ya, işte ondan. Mezuniyetimden hemen sonra almıştım."

Bu kez gerçekten şaşırdı Fırat, zira bunu almak kolay iş değildi. Belki de kadın hakkındaki fikirlerini gözden geçirmeli ve yengesine minnettar kalmalıydı.

TUĞRA İLE YAKUT (SEVGİLİ OKUR SERİSİ)Where stories live. Discover now