BÖLÜM 5 " karanlığın ateşi"

Start from the beginning
                                    

İçeriden bir polis memuru çıktığında, sert adımlarla tam karşımızda durdu.

"Sessiz olun lütfen. Yoksa sizi dışarıya çıkarmak zorunda kalacağım." Polis memurunun emri ile sesimiz kesilmişti. Sonra barışın babası, yani vahit bey o sessizliği bozdu.

"Oğlum nerede, ona ne olacak ?" Yıkılmıştı adam. Son nefesini içine attı vahit amca. Arkasında duran sandalyeye oturdu, ve gömleğinin on iki düğmesini açtı titreyen elleriyle. Bir bedenin yıkılışını izliyordum öylece. Kendi bedenimin bana vermiş olduğu zararı bir kenara bırakıp, yakında olan akına sarıldım. Şimdi ne olacaktı. Sahi barış'a ne olacaktı, neden burada yanımızda değildi.

"Vahit Soytaş, siz misiniz?" Vahit beyin sesi zar zor çıkmıştı.

"Evet" dedi çaresizce. Ama gözleri, bu sözleri söylerken bana bakmayı bırakmıyordu. Karşısında küçük bir kız çocuğu masumluğun da duruyordum. Öylece onu izliyordum, ve oda beni. Karşı karşıya geldiğimiz andan beri, gözünü bir dakika bile benden ayırmamıştı.

"Benimle gelin " polis memurunun o sözleriyle gözünü benden aldı. Komiserin olduğu odaya girdiler.

Herkesin ailesi yanındaydı. Kağan'ın, akın'ın, barış'ın. Buket'in babası da yoldaydı. Yıkılışımızın imzasını atar gibiydik. Arkamı döndüğümde, selim amcan'ın koşarak bize geldiğini gördüm.

"Buket , alya ! "

Sesi o kadar endişeliydi ki, korkusu düşüyordu içime doğru.

"Baba " dedi buket. Koşarak babasına sarıldı. Sonra benide aralarına aldılar. Birlikte kocaman açtığı kollarını bize kenetledi. Öyle sıkı sıkıya sarılıyorduk ki, sanki yıllardır birbirimizi görmüyormuş gibi.

"Ne oldu burada " dedi telaşla.

Buket babasıyla beraber kağan'ın anne ve babasının yanına geçtiler. Akının babası da onlara eşlik ediyordu. Ben, kağan ve akın ise kapının önündeydik.

Bedenlerimiz yanyana, öylesine sessizdik ki ağzımızdan kelimeler dökülmüyordu. Hepimizin gözyaşları kapatıyordu, bastığımız yerin altını.

"İyimisin alya "dedi akın, zar zor çıkardığı sesiyle bana sarılırken.

"Bilmiyorum " dedim tepkisizce.

Sonra barış'ın babası çıktı odadan zar zor. Bedeni öyle yıkık durumdaydı ki, adımlarını bile atamıyordu. Üçümüz onu ayakta tutmaya çalışırken gözlerini tekrar gözlerime diktiğini hissettim. O halde bile yüzümü ezberlercesine bakıyordu. Bu duruma bir anlam veremiyorken, benden aldığı gözlerini yere sabitledi. Sonra karşıdaki sandalyeye oturttu kağan.

Birkaç saniye oylece vahit amcayı izledik. Kafasını ellerinin arasına aldı. Tıslar gibi bir ses çıkmıştı ağzından. Ne dediğini hiç birimiz anlamamıştık.

"Vahit amca, iyimisin " dedi kağan önünde eğilirken. Kafasını bir sağa bir sola çevirdi. Ve o duymayı istemediğimiz şey döküldü dudaklarının arasından.

"Barışı tutukladılar."

Ve işte şimdi rüzgar ters taraftan esti. Dünya durdu, ve tüm gözler artık boşluğa bakıyordu. Karanlık bir odadaydık sanki, kimseyi görmüyorduk, kimseyi duymuyorduk. Gözlerimizde yaşlar, öylece tepkisizdik.

Komaya girmiştim sanki, hiçbir ses duymuyordum. Gözlerimi aralamaya çalıştığımda kimseyi görmüyor oluşumla titriyordum. Birinin kolları arasındaydım. Ama kimin bilmiyorum.Ufak ufak sesler geliyordu kulağıma ama seçemiyordum. Sonra ses tamamen kesildi.

GÜN IŞIĞI ESİRİ.  Where stories live. Discover now