one

252 31 11
                                    

Yaklaşık bir yıldır bu binada oturuyordum. Daha fazla da olabilirdi. Tam olarak hatırlamıyorum. Ama bu süre zarfında, Harry ile uzun sohbetlerimiz olmamıştı. Klasik 'günaydın', 'iyi geceler' ve 'iyi günler' dileklerinden fazlasına gidememiştik. Bir de ismimizi biliyorduk işte. Aslında o benim gerçek ismimi bilmiyordu ama şu an bunların bir önemi yoktu. Çünkü önümde dikilerek benden bir açıklama bekliyordu.

Odamda ki karmaşa gerçekten hoş gözükmüyordu. Etrafta tehlikeli olan her şey vardı. Ve ben sorusuna çabuk cevaplar vererek ondan kurtulmak istiyordum. Elimde ki kancayı yavaşça yere bıraktığımda, gözleri kanca ile benim üzerimde delicesine dolanıyordu. Ama ben bozuntuya vermeden hiç birşeyden haberim yokmuş gibi davranmaya başladım.

"Ah Tanrım! Neler oldu burada?" yatağıma doğru yaklaşıp yerdeki silahları işaret ettim. "Bu silahlarda kimin?"

Kafamı kaldırıp ona baktığımda, gözlerini kısmış şüpheyle bana bakıyordu. "Harry? Burada ne olduğunu biliyor musun? Biliyorsan lütfen söyle. Bu silahlar ne zamandır evimde duruyor."

Tamamen gerçek dışı olan şok halimden çıkmamak için büyük bir çaba sarf ediyordum. Fakat Harry benim bu tepkilerime sessiz kalarak bana yaklaşmaya başladığında, ondan çabuk kurtulamayacağıma emin olmuştum.

"Evet burada neler olduğunu biliyorum. Bethany Cox." Sahte ismimi vurgulayarak söylediğinde, birşeyler bildiğini hissetmiştim. Ama hemen tepki veremezdim. Emin olmadan harekete geçmek her zaman riskli olmuştur.

"O zaman ne oldu? Lütfen bana açıkla." Hiçbirşeyden haberim yokmuş gibi davranmaya devam ettim. O ise yüzüme yaklaşıp pişkince gülümsedi ve şunları ekledi. "Tabiki açıklarım. Mia Powell."

Gerçek ismimi dudaklarından duymamla belimdeki küçük bıçağı çıkardım. Boşluğunu yakalayıp onu duvara iterek boğazına bıçağımı dayadım. Gücüm bir erkeğe tam olarak yetmezdi fakat çok hızlı hareket ederek onu alt edebilmiştim. Benim olayım buydu.

Hız.

"Ne biliyorsan konuş." Az önceki gülümseyişi genişlediğinde bundan eğlenmesi sinirlerimi bozmuştu. Bu yüzden bıçağı boynuna daha çok yaklaştırdım, bu onu biraz da olsa korkutmaya yetmiş gibi gözüküyordu çünkü gülümseyişi yok olmuştu.

"Merak etme. Fazla bir şey bilmiyorum."dedi.

"Adımı nereden öğrendin?" sinirle solurken, kalp atışlarım hızlanmıştı. Benim hakkımda fazla bilgisinin olmasını, istemiyordum. Ya da bu olaylarla ilgili olmasını. Çünkü bugün birine ağır işkenceler etmek istediğim son şeydi.

"Aslında sana şuan tam olarak ne söylemeliyim bilmiyorum." Sesi sanki boğazına dayalı bir bıçak yokmuş gibi sakin çıkmıştı. Bu yüzden boğazındaki bıçağı gevşettim. Bilmiyordum ama içimden bir ses onun bana kolayca zarar verebileceğine tamamen inanmıyordu.

Ne söyleyeceğini bilmediğinden bahsetmişti. Bu yüzden soru sorucaktım."Az önceki adamlarla ilgin var mı?"

"Var," Dediği tek bir kelime daha fazla gerilmeme sebep olduğunda, bıçağı boğazına daha çok yaklaştırdım. Bu hareketim boğazında çok hafif bir kesik oluşturdu. Endişeyle konuşmaya devam etti. "Tanıyorum ama sana kötü birşey yapmam gerçekten. Dolaylı yollardan ilgim var." Tek kaşımı kaldırıp dolaylı yolları öğrenmek istediğimi belli etmeye çalıştım ama anlamış gibi gözükmüyordu.

"Nereden tanıyorsun?" dedim.

"Bunu söylemek istemiyo-" olumsuz bir cümle duyacağımı anladığımda, boğazındaki bıçağı çenesine doğru hareket ettirdim. Çenesinin hemen altında bulunan dikiş izleri dikkatimi çekti. Ona acı verebileceğim en iyi yerlerden birinin orası olacağını düşünüp, dikişlerinden birine hafif bir sıyrık attım. Bu konuşmasını yarıda kesmesini sağlamıştı.

Dudaklarından kaçan küçük bir inlemeden sonra, savunmasızca devam etti. "Yüce Tanrım. Gerçekten ben diğerleri gibi değilim."

"Açıkla o zaman."

"Onların başındaki kişilerden birisi babam." Söyledikleri vücudumda şok etkisi yaratırken, öldürmek istediğim kişinin babası mı olduğunu merak etmiştim.

"Peki onlara hizmet ediyor musun?"

"Babama mı?" Şaka mı yapıyorsun der gibi yüzüme baktığında ciddi olduğumu fark etti. "Babamla aram pek iyi değildir."

"Bu onlara hizmet etmediğin anlamına mı geliyor?"

"Tabiki de. Tanrım! Yayınevinde çalışan normal bir insanım ben!" Onun hâlâ bir tehdit olup olmadığına karar verememiştim.

"Sana nasıl güvenebilirim?"

Sıkıntıyla derin bir nefes alıp cevap verdi. "Bilmiyorum."

"Babanın ismi ne?"

"Edward Styles." Hayır, öldürmek istediğim adam onun babası değildi. Ama bildiğim kadarıyla öldürmek istediğim adamın ortağıydı. Yani bu Jordan Wilson'nu öldürmeme engel olursa babasını da öldüremeyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Bak, sana belki yardım edebilirim. Eğer boğazımdaki bıçağı çekersen." Kararsızlıkla ona bakarken, binanın merdivenlerinden şaşkınlık dolu insan nidaları işittim. Ve bizim bulunduğumuz dairenin kapısı açıktı. Şu an isteyeceğim son şey ise birinin beni, bu genç adama bıçak çekerken görüp polise şikayet etmesiydi. Kapıya kararsızlıkla bakarken, Harry konuştu. "Bencede kapıyı kapatmalısın. Komşularımız bizi bu şekilde görmemeli."

Kesinlikle görmemeli.

Yaptığımın ne kadar iyi veya kötü olduğunu pek düşünemeden konuştum. "Kapıya doğru birlikte gidicez. Tamam mı?" Onu elimden kaçırmayacağıma çok fazla inanmıştım. Çünkü bana fazla savunmasız gelmişti.

"Pekala." Harry'nin sırtının duvardan bir an olsun ayrılmaması için büyük bir çaba sarf ederek, kapıya ulaşmıştık. Fakat kapıyı kapatmaya bu kadar yaklaşmama rağmen bu hareketlerim büyük riske girmeme neden olacaktı. Kapı bizim olduğumuz duvardan değil, diğer duvardan açılıp kapanıyordu. Kapı boşluğu yüzünden Harry'i o tarafa çekersem sıkıştırabileceğim bir yer kalmayacaktı. Bu yüzden ayağımla kapıya uzanmaya çalıştım. Fakat hiçbir şekilde kapıyı kapatmayı beceremedim.

Ben çaresizce etrafıma bakarken, merdivenlerdeki seslerin bize doğru yaklaştığını duymam beni endişelendiriyordu. İnsanlar az önceki adamlar hakkında konuşuyordu. Ve binanın katlarında gezip kime zarar verip vermediklerini öğrenmek istiyorlardı. Her zaman bu şekilde meraklı insanlar yaşardı.

"Beni sorgulamak istiyorsan kapıyı kapatmalısın. İnsanlar gelecek gibi gözüküyor." Dedi. Haklıydı.

Ve Mia düştüğü intikam yolunda, karşısındaki adamı sorgulama hırsıyla kapıya doğru geri adımlar attarken, eliyle adamın omzunu kavramıştı. Genç kız kapıyı kapattığı sırada Harry, Mia'nın ona az önce yaptığı gibi saliselik boşluğunu yakalayıp elindeki bıçağı düşürmesini sağladı. Kızı kollarından tutup ters çevirdi, kendi bedeni ile duvar arasına Mia'yı sıkıştırıp kızın omuz çukuruna boynuna yerleştirdi.

Harry, saniyeler sonra zaferle konuştu. "Mafya babasına sahip olunca birkaç hareket biliyorsun işte."

Aklımda gerçekten güzel şeyler var. Umarım hoşunuza gider, seven kişiler olur. Amatörüm hemde bayaa, anlayışla karşılarsınız umarım. Sevgiyle kalın💓💜😘

Walking the wire Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin