20

1.9K 73 36
                                    

Öncelikle anlayışınız ve sınavım hakkındaki iyi dilekleriniz için tekrardan çooook teşekkür ederim.🙇
Medya Demi'ye olan aşkımdan. İki sevgilim yan yana 💕
Umarım beğenirsiniz, oy ve yorumlar için çok teşekkürler 😘
İyi okumalar! 📔📓
Fark ettim ki stres bende romantizme dönüşüyor bknz; aşağıda ⬇⬇

Bitik durumdaydım.
Beynimin içinde sürekli olanlar dönüp duruyordu ve mavholmuş hissediyordum.
Harabe gibi.

Bir insan aşkı nasıl anlatırdı bilmiyorum. Daha önce aşık olmamıştım. Ancak kitaplarda hep karında hissedilen kelebeklerden, aklı baştan alan güzel sözlerden, baş döndüren güzelliklerden bahsedilirdi. Sonra aşk acısına gelince kalbin yerinden sökülüyormuş gibi hissettirdiğini yazarlardı. Hep o güzelliklere özenmiş ve yaşadıkça anlamıştım ki gerçekten karında kelebekler uçuşuyordu. Ama acısı..
Anlatılandan çok daha fazlasıydı. Kalbin sökülmesi evet acı veriyordu ama sonrası kalbin söküldükten sonrası daha çok acıtıyordu. Çünkü gerçekler hep acıtırdı.
Böyle sanki vücudundaki her organa ateşte kızdırılmış şişi tekrar tekrar sokmak gibiydi.

Aklında da vücudunda da açıklayamadığın bir rahatsızlık hissi vardı. Kafanın içinde sürekli onu düşünmen için dürten bir his. Sanki vücudunda biryerlerin ağrıyormuş gibi bir his.

Önüme koyulan bardakla gözlerime çekilen perde kalktı ve tekrar dünyaya döndüm. Karşımda koyu mavi takım elbisesinin içinde dikilen James'e gülümsedim. Ama o kadar gerçek bir gülümseme değildi ki karşılık vermedi. Odamda tam karşıda duvara dayanmış deri iki kişilik bir koltuk vardı. Oraya geçip kendi kahvesini demir sehpaya koydu.

Dik duruşuyla göz kamaştırıyordu. Uzun bacaklarıdan dolayı koltuğa gömülse bile dik duruyordu. Saçları her zamanki gibi dağınık bir güzelliğe sahipti. Suratı ise sıkıntılı görünüyordu. "İyi görünmüyorsun." dedi bariton sesiyle. Gözlerim doldu hemen ve bakışlarımı ondan çektim. "İyi değilim." dedim itiraf etmek iyi gelmişti. Canıma okuyan bir duygu vardı hem kafamda hem vücudum da ama birşey yapamıyordum.
Önümde dumanı tüten kahve fincanı bile güldüremedi beni.
Sanki kahverengi sıvının üstünde üzgün surat ifadesi olmuştu.

Birşey demedi, ben de demedim. Sonra kendi acınası halime kızdım. İş yerindeydim ve kendime gelmek zorundaydım. Derin birkaç nefes alıp toparlandım ve kafamı kaldırdım. "Sabah açamadım kusura bakma." dedim sesime biraz can katmaya çalışarak ve dosyaları karıştırıp ihtiyacım olanı bulup ona uzattım. "İncelemen gereken bu, sanırım ustalar iki güne oradaki işlerini bitirecek bende onlar bitirince gidip eşyaları yerleştireceğim ve diğer odalarda aynı şekilde düzenlenecek ve işimiz bitmiş olacak." deyip kısa bir özet geçtim. Bu haftadan sonra artık onunla çalışmayacaktım. İşimiz bitiyordu.
Hafif bir tebessüm etti ve "İlk defa bir işin bitmemesini istemiyorum." dedi. Sesindeki ima anlaşılır cinstendi ama ben salağa yatıp onu onayladım "Keşke çalıştığım herkes senin gibi olsa." dedim bende. Yerinden kalktı ve bir yudum bile almadığı kahvesine bakmadı bile. "İki gün sonra seninle gelmek isterim." deyince onayladım. Bende ayağa kalktım ve şirketin kapısına kadar onunla yürüdüm. Danışmadaki kızlar James için süzülürken gözünün ucuyla bile bakmadı kızlara. Asansörün kapısıda durduk. Gözlerinde misafir ettiği hüzün ile bana gülüsedi. Elini kaldırıp önümdeki saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Şaşkınlıkla kalakalırken dudaklarım aralandı. "Sana söylecek çok şeyim var aslında." dedi yanağıma belli belirsiz değdirdiği parmağıyla. İrkildim ve geri çekilmek istedim. Tüm vücudum alarm veriyordu. "Ama.." asansörün gelme sesiyle sustu ve kolunu indirdi. Bir adım geri attı ve boş asansöre binip gitti. Yerimde tam tabiriyle mal gibi kalmıştım. Ne yapmıştı o öyle.
Suçluluk duygusu bedenimde yayılırken ne için suçlu hissedeceğimi seçemiyordum resmen. James'e böyle hissettirdiğim için mi, yoksa Junior için mi. Haklı çıkmıştı işte, James evli olduğumu bile bile birşey yapmaz demiştim ama yapmıştı. Junior'ı haklı çıkarmıştı.

PUZZLE  (Neymar Jr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin