1-

247 6 0
                                    


          Torbacı istiklal caddesinde ölüm korkusuyla, tedirginlik içinde yürüyordu. Güvende olurum düşüncesiyle kalabalığa karışmıştı, ama yine de sağ eli montunun cebindeydi. Tuttuğu düşük kalibreli silahı bir an için bile bırakmıyor, parmağı tetikte yürüyordu. Gideceği yere varması için artık ara sokaklara girmek zorundaydı. Bu onun canını sıksa da, güvende olacağı için mümkün olan en kalabalık sokaklardan gitmeye karar verdi. Barlar sokağına girdiğinde, etrafını bir anda keşler sardı. Torbacı daha önce hepsine mal satmıştı, aralarında düzenli müşterilerinden bazıları vardı. Malsızlıktan gözü dönen keşler,

''Ne olur mal ver, ne kadar istersen veririm.''

''Ne olur mal ver, ne istersen yaparım,'' diye yalvarırlarken istemsizce de olsa torbacının ilerlemesine engel oluyorlardı.

Torbacı ''defolun gidin başımdan,'' diyerek keşleri savuşturmaya çalıştı. Keşler, krizin etkisiyle çevredeki insanlara aldırmadan, açıktan

''Ne olur mal ver,'' diye yalvarmaya devam ettiklerinde, torbacı onlara dönerek

''Siz haberleri izlemiyorsunuz galiba, uyuşturuculara zehir katmışlar, ölmek mi istiyorsunuz?'' diye sordu. Keşler torbacının ne dediğini duymalarına ve dahası bazı insanların içine zehir katılmış uyuşturucudan öldüğünü bilmelerine rağmen, mal istemeye devam ediyorlardı. Torbacı krizdeki keşlerden kurtulamayacağını anlayınca, Her yer polis kaynamasına rağmen dayanamayıp silahını çıkartı, keşlere doğrultup sinirle,

''Böyle daha çabuk ölürsünüz, kimler mal istiyor'', diye bağırdı. Keşler korkudan birkaç adım açılmışlardı, torbacı korkan keşlere,

''Defolun gidin, temiz mal gelene kadar bekleyin,'' deyip tekrar yürümeye başladı. Nihayet keşleri atlatabilmişti. Sokaklar giderek tenhalaşırken torbacı dikkatini daha da arttırıyordu, peşine takılmış bir çift ayak sesini fark ettiğinde, istemsizce içi ürperdi. Ayak sesleri çok yakından geliyor ve giderek daha fazla yaklaşıyordu. ''Koşsam'' diye geçirdi içinden, ''nefesim bitip gücüm tükenene kadar hiç durmadan koşsam.'' İçinden her ne kadar koşup oradan kaçmak gelse de, bunu yapamadı. Birden şeytan dürttü ve aklına, patronun katilin başına koyduğu ödül geldi. Elinde silahı vardı, cesaretini toplamıştı. Örgüt içindeki konumunu düşündü, insanlar ona çocuk gözüyle baktığı için bir gram ilerleyememiş, basit bir torbacı olarak kalmıştı. Kendini örgüte ispatlamak için eline ilk defa bu kadar net fırsat geçmişti. Arzularına yenilip hayatı üzerine kumar oynamaya karar verdi. Uygun bir aralık kolluyordu. ''ya hep, ya da hiç,'' dedi. Eliyle montun cebindeki silahı sıkı sıkı tutuyordu. Sanki elinden düşürmek istemiyordu, sanki silahı ne kadar çok sıkarsa, öldürücü gücünü o kadar arttırabilirdi. Sanki... Silahtan güç alıyordu, silah onun sigortasıydı. Ölmek istemiyordu, harekete geçmeye karar verdi...

RABARBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin