"Arkadaşımın mutlulu için se yaparım" bu söylediğime karşılık Ares yine o muhteşem tatlı gülümsemesi yüzünde yer aldı.

Ares "Melekler kadar temiz bir kalbin var. Ama sen sadece benim meleğimsin" diyip elimi tutu. Bir elinle arabayı kulanıyordu diğer eliyle de elimi tutuyordu.

Bizim binanın önüne gelene kadar elimi hiç bırakmamıştı ama şimdi bırakamak zorunaydı. Bir elerimize bakıp bir de ona baktım ve dudaklarımı büzüp ellerimizi ayırmak zorunda kaldım.

Ares "Böyle iyiydi" dediğinde ona gülümseyip "Ama gitmem gerek zaten bir iki saat sonra yine buluşucaz"dedim

Ares "Tamam öyleyse ben seni iki saat sonra almaya gelir"

"Hayır ya gerek yok biz kızlarla geliriz"dediğimde kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı "İtiraz istemiyorum iki saat sonra hazır ol" bende el mecbur kabul ettim "Of tamam"

Ares "Afferim benim güzel sevgilime" dediğine içimin eridiğini hisetim hemen yaklaşıp yanağından öpüp "Görüşürüz" diyerek arabadan indim.
Şu an yanaklarım yanıyordu. Ellerimi yanaklarıma koyup biraz olsun ısısını düşürmeye çalıştım. Etrafıma bakındığımda kızların çoktan eve girdiklerini fark ettim. Hemen ben de koşarak merdivenleri çıkıp kendimi içeriye attım. Salona baktığımda kızların orada olmadığını gördüm kesin şimdiden ne giysem diye düşünmeye başlamışlardır. Irmağın odasına girdiğimde tahminimin doğru olduğunu anladım ikiside bir şeyler seçmeye çalışıyorlar dı. Onları öylece bırakıp kendi odama geçtim. Çantamı odanın bir köşesine fırlatıp gardrobumun kapaklarını açıp karşısına bardaş kurarak oturdum ve ne giysem diye ben de düşünmeye başladım. Aslında ne düşündüğümü ben bile bilmiyordum en sonunda yani 20 dakikanın sonunda üzerime gri önü ipli kazağımı altına da hafif yırtıkları olan kot pantolonumu giydim. Ayağıma beyaz ayakabılarım ve üzerime de siyah kalın deri çeketimi aldım.

Zaten hafif bir makyajım olduğundan dolayı makyajımı hiç elemedim

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Zaten hafif bir makyajım olduğundan dolayı makyajımı hiç elemedim. Umarım kızlarda hazırlana bilmiştir diyerek salona geçtim ama daha hazır değildiler sanırım bende oturup onları beklemeye başladım.
Artık can sıkıntısından koltukta ters dönmüş ayaklarım havada başım sa koluktan sarkıyordu ve hele şükür bizim süslüler hazır ola bilmişlerdi. Ayağa kalktığımda biraz başım döndü sanırım fazla kan giti kafama ters durmaktan.

"Hele şükür hazırlana bildiniz" dedim bezmiş bir şekilde ve gözlerimi devirdim.

Irmak "Çok bilmişlik yapmada yürü zaten keç kaldık "

"Ne ben mi çok bilmişlik yapıyorum ya kaç saat oldu hazırlanamadınız sanki düğüne gidiyorsunuz alt tarafı bir kafeye gidicez"

İrem "Sen ne zaman bu kadar konuşur oldun"

"Hep sizin yüzünüzden sanırım sizi beklerken ters durduğumdan dolayı kafama fazla kan giti"

Dışarı çıktığımızda yine geldiğimiz gibi gidicektik sanırım çünkü üçüde gelmişti. İrem Ateşe doğru koşarak boynuna sarıldı. Irmaksa çekingen bir şekilde Ardanın yanına gidiyordu. Arese dönüp baktığımda nefesim kesildi arabasına yaslanmış bir eli çebinle diğer elindeyse sigarası vardı ve şu an gerçektende çok yakışıklı görünüyordu ama ne kadar da yakışıklı ve çekici dursada benim şu sigara sinirimi bozuyordu. Yavaş adımlarla ona yaklaştım ve tam karşısında durup elimi dudaklarında duran sifaraya uzatım Ares şakınlıkla yaptığım şeyi izliyordu. Sigarasını alıp yere attım ve ayağımla ezip Arese döndüm şaşkınlıktan gözlerini sonuna gadar açmış tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu.

"Sigara içmeni istemiyorum" dediğimde kaşlarını çatıp "Bunu sonra konuşuruz" diyerek beni geçiştirdi bende fazla üstüne gitmedim daha ilk günden böyle şeyler konuşup ta tadımızı kaçırmamıza gerek yoktu.

Arabada geçen sesiz yolcuktan sonra deniz kenarında küçük çok hoş bir cafeye gelmiştik. Arabadan iner inmez Ares gelip elimi tutmuştu böyle davranması çok hoşuma gidiyordu bizimkilerde zaten hemen gelmişti hepimiz oturup siparişlerimizi verip sohbet etmeye başladık.
Cafede aşa yükarı iki saat oturmuş sonrada benim ısrarlarım sonucu sahile inmiştik bu havada. Hepimiz ikiye ayrılmıştık İrem Ateş, Irmak Arda, ben ve Ares. Ben Aresin kolunun alına sokulmuş beline sarılmıştım o da bir eliyle belimi tutuyordu diğer eliylede yerden destek alıyordu şu an çok huzurluydum yine. Bir yanımda Ares karşımda deniz ve yanımda canım arkadaşlarım. Biz hepimiz sesiz sesiz denize bakarken İremin sesiyle hepimiz ona döndük " Ceyda gelicek sorun olmaz değil mi?" (İremin arkadaşı. Bölüm 2) diye sorduğunda erkekler ne kadar istemediklerini belirtseler de arkamızdan gelen sesle çok geçti "Merhaba" diyerek yanımıza gelip oturdu. Kısa bir selamlaşmanın ardından herkez yine eski haline dönüp denizi izlemeye başladı. Ceyda da zaten telefonuyla uraşıyordu.

Şu an çok huzurlu ve mutluydum ama sanırım bunları söylemek için fazla acele etmiştim çünkü arkamızdaki Meriçin sesi bunu kanıtlıyordu "Ares" hepimiz ayağakalkıp ona doğru döndüğümüzde Arese silah doğrulmuş olduğunu görünce sanki ben kalbimden vuruldum.

Piskopat MafyamWo Geschichten leben. Entdecke jetzt