Scottie'nin gülümsemesi Stacey'i çok mutlu ediyordu.
Scottie'nin ağlamasından, canının yanmasından ve ağrısı olmasından hoşlanmıyordu. Yüzündeki ifadenin aydınlık olmasını, gülmekten kırışan gözlerini ve kabaran yanaklarını seviyordu. Soluk çillerinin güneşte bu kadar belirgin olmasını, ve rüzgarda dalgalanan kıvırcık sarı saçlarını seviyordu.
Arabanın camı sonuna kadar açıktı, ve güçlü rüzgar içeri doluyordu. Stacey ve Scottie, Stacey'nin arabasında oturmuş; kısık sesli radyoyu dinliyorlardı. Scottie'nin yüzünde işte o mükemmel gülümsemesi vardı. Stacey'nin annesi gülmeyi bırakmıştı. Babası da gülmüyordu. Axel çok nadir gülümserdi. Kim artık gülemiyordu. Stacey, başkalarında göremediği gülümselerin hepsini Scottie'nin yüzünde görmek istiyordu.
Elini kaydırıp Scottie'nin ellerinin arasına soktu. Parmaklarını birbirlerine kenetlediler. Scottie birleştirdikleri ellerini havaya kaldırdı ve Stacey'nin eklemlerini öptü. Stacey, çocuğun elini daha sıkı kavradı.
Şehir merkezine yaklaşmaya başlamışlardı. Stacey, yanlarından geçtikleri evlere ve dükkanlara baktı camdan. Lisedeyken, Stacey ailesiyle birlikte şehir merkezinden uzakta yaşıyordu, ve anne-babası onu doğru düzgün şehre indirmiyordu. Ailecek dışarı çıkmak onların yaptığı bir aktivite değildi. Aslına bakılırsa, Stacey'nin ailesinin birlikte yaptığı, onları birbirine bağlayan, neredeyse hiçbir aktivite olmamıştı. Onları kan bağından başka birbirlerine yakın tutan hiçbir şey yoktu. Kişiliklerinin ve ilgi alanlarının onları birleştirdiği hiçbir aktivite yapmamışlardı.
Onları birleştiren tek şey, damarlarında taşıdıkları kandı.
Stacey camı kapatıp araba koltuğuna yaslandı.
Aile ilişkileri berbat bir haldeydi, ama belki de bazı şeyler için çok geç değildi. Belki de aile içinde birbirlerinden bu kadar nefret etmiyorlardı. Belki bir şeyler hala değişebilirdi.
"Sen başıma gelen en güzel şeysin," dedi Stacey, yanında arabayı kullanan çocuğa.
Sesi oldukça kısık çıktığından Scottie onu duymamıştı, ancak Scottie kelimleri işitmese bile anlamları kalbine dokunmuş gibi gülümsedi. Stacey'nin tutunduğu bu gülümseme: Her zaman yanındayım, ben de seni bırakmayacağım diyordu. Belki, gülümsemesinde çocuğun hissettiklerinden fazlasını gördüğünü sanıyordu, belki de azını.
Ama ne olursa olsun şimdilik, ihtiyaç duyduğu tek aile Scottie'ydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Girl He Left Behind
Short StoryStacey Williams her zaman Axel Teller'ı sevmişti. Ama Axel ona hiçbir zaman istediğini tam olarak veremedi. Stacey anlamsız takılmacalardan daha fazlasını istiyordu. Gösterdiği sevgiyi karşı taraftan alabilmek istiyordu. Axel'in de onu sevmesini ist...