BD -12. BÖLÜM: PAHALI ELBİSE

Start from the beginning
                                    

"Adam haklı. Biliyor oğlunu" demiştim ki alnıma yediğim tokat kendime getirdi beni.

"Sensin saf. Yüz verdik astar istiyorsun. Sen her zaman benden tarafta olacaksın. İkimiz kader ortağıyız"

"O nasıl oluyor abicim"

"Evin en küçükleri biziz. Bu demek oluyor ki kaderlerimiz aynı" mantıklı konuşuyorum sanıyordu aklı sıra. Anlamamış gibi baktım bir süre yüzüne. O da anladı benim ifademden ve bıkkınlıkla nefesini dışarıya verdi. Yataktan kalkarken söylenmeyi ihmal etmemişti.

"Bir saatten sonra senin bellek sıfırlanıyor galiba. Boş boş bakıyorsun suratıma böyleyken de hiç çekilmiyorsun"

"Nereye gidiyorsun ya? Sohbet ediyorduk"

"Sabah etrafta ben koşturmayacağım saçımı yapamadım diye Aslışah hanım" saçlarımı karıştırırken tepeme belli belirsiz bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kırparak karşılık verdim. Agah abim ise geldiği gibi çıktı gitti odadan. Işığı kapatmayı da unutmamıştı. Uyumak için yatağa gireceğim sırada aklıma gelen Selman ile hemen pencereye uzandım. Elim pencerenin kulpuna kayarken Selman' da oturduğu yerden doğruldu. Dudakları morarmış yanakları kırmızılaşmıştı.

"Buz gibi olmuşsun" elimi uzatıp içeriye gelmesi için destek almasını istedim. Parmakları parmaklarımı kavrarken tenime nüfuz eden soğuk beni ürpertmişti. Neredeyse yarım saattir incecik eşofmanları ile o soğukta beklemişti.

"Sorun değil" içeriye girdiğinde elinde tuttuğu hırkayı sandalyeye bıraktı. Elleri ile kollarını ovuştururken gerçekten çok üşüdüğünü anladım.

"Gerçekten özür dilerim. Agah abim birden geldi ve gitmek bilmedi"

"Gitmesi için hiç bir girişimde bulunmadığını fark ettim bu arada" cümlelerinde bir nebze olsun şaka aradım ama yoktu. Çok ciddi görünüyordu. Alay vari bir ifade takınarak konuştum.

"Sen bizi mi dinledin"

"Yarım saat soğuğa maruz kalınca tüm duyuların aktif hale geliyor. Karıncaların bile adım seslerini işitir duruma geliyorsun" işte bu gerçekten komikti. Onu kırmak istemediğim için gülüşümü gizlemek zorunda kalmıştım.

"Neyse ben gideyim. Yatağıma girip ısınmak istiyorum" arkasını dönüp kapıya doğru giderken aklıma gelenlerle kolundan yakalayarak durmasını sağladım. Bir adım atarak önüne geçtim. Avuç içlerim kollarından yakalarına kaydı. Eşofmanının yakalarını kavrayıp kendime çektim.

"Bizde söz namustur. Söz verdin unutma... Ve sadece sevmeye çalışma, bana beni sevdiğini hissettir. Benim en çok buna ihtiyacım var" sözlerim karşısında bir kaç saniye sessiz kaldı. Ardından yanaklarımdan kavrayıp beni kendisine çekti. Morun en açık rengi olan dudakları alnımı bulurken mırıldandığını işittim.

"Namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum"

ϾϿ

"Aslışah kalk hadi" tepemden gelen seslerin sahibini tanıyordum fakat gözlerimi açmak bir o kadar zor geliyordu. Henüz yeni uyudum sayılırdı. Uzandığım yerden diğer tarafa dönerken yorganı ayaklarımın arasına aldım.

"Allah' ım yarabbim bu kız beni öldürecek. Kalksana kızım" Annemin bacağıma attığı çimdik ile yerimden sıçrarken gözlerimi ovuşturuyordum. Göz kapaklarım ister istemez kapanıyordu ve ben buna engel olamıyordum.

"Bir kere de beni odana getirme. Elaleme laf ettireceksin" annem kalktığıma kanaat getirince odamdan çıkıp gitti. Duvarda asılı olan saate baktığımda henüz yeni 7 olmuştu. Anneme göre ben onun sürekli sorun çıkaran, asla büyümeyen kız çocuğuydum. Hiç bir zaman takdirine sahip olamamıştım. Her yaptığımda bir kusur, her verdiğim kararda bir sorun arardı. Artık iğnelemeleri günden güne zoruma gider hale gelmişti. Kendimi bir kafesin içerisinde hissettiğim anlar gün geçtikçe artıyordu. Ben o kafesin içerisine atılmış bülbüldüm ve özgür olabildiğim günlerin hayalini kuruyordum. Aslında istediğim çok bir şey değildi. Annem tarafından anlaşılmak, kararlarıma saygı duyulmasını bekliyordum. Tüm bunları ümit ederken asla gerçekleşmeyecek olmasının da farkındaydım.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now