28.BÖLÜM: "ANKA."

Start from the beginning
                                    

●

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yaptığı seçimden pişman mıydı bilmiyordu Yaren. Tek bildiği Ayaz'a karşı boş şeyler hissetmediğiydi ve onu o şekilde orada bırakamayacağıydı. Onu seviyordu ama aynı zamanda ondan nefret de ediyordu. Çünkü özgürlüğünü elinden almıştı. Annesini, kardeşini görmesine izin vermiyordu. Bu acı onu içten içe yiyip bitiriyordu. Ayaz'la ortak kullandıkları odaya girdiğinde Ayaz'ın uyuyor olduğunu gördü. Yavaşça kapıyı kapatıp yatağa oturdu ve Ayaz'ı izlemeye başladı. Ne kadar da masum gözüküyordu uyurken diye düşündü. Ve savunmasız. Şuan onu öldürebilirdim diye düşündü içten içe.

Eli usulca havaya kalkıp Ayaz'ın saçlarına yaklaştığında bir santim kala eli havada durdu. Ona istediği sevgiyi verebilir miydi? Yaptığı onca şeye rağmen bu sevgiyi hak eder miydi? Her şey bu kadar basit miydi? Başını iki yana sallayıp kendi kendini cevapladı Yaren. Eli tekrardan kendi kucağını bulduğunda gözlerini Ayaz'dan çekip komidinin üzerindeki telefona çevirdi. İçindeki sesler ona yapmaktan korktuğu şeyi yapması gerektiğini fısıldıyordu. İçindeki sesi dinleyip telefona uzandı. Telefonu eline alıp ekranı kaydırdığında tuş kilidinin olmaması onu çok sevindirmişti. Yüzünde içten bir tebessüm oluştuğunda gözleri ekran fotoğrafını buldu ve gülüşü tekrardan soldu. Onun resmi vardı Ayaz'ın telefonunda. Ne zaman çekildiğini bilmediği bir fotoğraf. Vakit kaybetmemesi gerektiğini fark ettiği an annesinin numarasını tuşladı ve yavaşça yataktan kalkıp Ayaz'ın duymaması için terasa doğru yürümeye başladı.

Yataktan kalktığında yatak gıcırdadığı için Ayaz rahatsız olmuş bir şekilde mırıldandı. Yaren'in korku dolu gözleri Ayaz'ı bulduğunda uyanmamasının sevinci ile terasa geçti. Gözleri ekranda yazan annesinin numarasındaydı. Ekrandaki ara işaretine bastığında telefon bir kaç saniye içinde açıldı.

"Alo?" Annesinin yorgun sesini duymasıyla telefonu kulağından çekti ve elini ağzına kapatıp ağlamaya başladı. Birkaç saniye sonra tekrardan telefonu kulağına koydu.

"Alo, kimsiniz?" Cevap veremiyordu. Korkuyordu. Eğer cevap verirse annesinin daha çok üzüleceğini düşünüyordu. Belki de şuan öldü sanıyor beni, alışmıştır yokluğuma diye düşündü.

"Cevap verecek misiniz?" Arkadan erkek kardeşinin sesini duydu. "Anne kimle konuşuyorsun?"

"Bilmiyorum oğlum sanırım yanlış numara." dedi ve kapattı telefonu. Yaren telefonu yere bırakıp hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Anne!" hıçkırıklarının arasından çıkan tek kelime buydu. Anne. "Çok canım yanıyor anne." Burnunu sertçe çekti ve kendini yere attı. "Çok özledim seni anne." Bedeni hastalıklılar gibi titriyordu ve yaptığı tek şey ağlamaktı.

Telaşla terasa giren Ayaz, Yaren'i kollarının arasına çekti. Telefonunu eline aldığında annesini aradığını görmüştü. Telefonu sertçe yere fırlatıp kollarını Yaren'e sardı. Ayaz sırtını duvara yaslayıp Yaren'i de kendine çekmişti. Çenesini Yaren'in kafasının üstüne yaslayıp onu göğsüne saklamıştı. Başının üzerine bir öpücük kondurup, "Geçecek." diye fısıldadı geçmeyeceğini bilmesine rağmen.

Karanlık ÇeteWhere stories live. Discover now