Bölüm 3

9 10 3
                                    

Bölüm 3- Köksüz Duygular.

Eğer seninle bağlı konuşuyorsam, en önemli noktana değinmeden duramam. Çünkü bu gerekli. Senin duyguların.

Hep duygusuz olduğunu düşünmüşümdür. Sonra kafamı iki yana sallar kendi kendime mırıldanırdım. "Yapma Deniz, gözle görünemeyen bir çok şey var." Evet, seni daha içten tanımadan, duygularını görmezden gelemezdim. Ama bana bunu yapardın hep. Duygularımı edebiyat şiiri gibi heyecanla okumazdın. Trigonometri çözer gibi korkuyla, ilgisizce ilgilenirdin. Zaten bende asla kolay lokma olmazdım.

Eğer duygulu veya duygusuz anını tartışıyorsam kendimle, o zaman bazı birkaç anılarımızı hatırlamam gerek.

Hatırlar mısın, bilmem. Her yıl olduğu gibi 'yeni yıl' konserlerine gönderirdi bizi üniversite. Saat on ikiye kadar deli gibi eğlenirdim. Sense köşede sıkılmış bir şekilde dururdun. Ellerin göğüsünde çarpazlı, kaşların çatık. Tek mutlu olduğun nokta geri sayımdı. Evet masumdun, fakat gece on ikiye kadar bizimle kalan cesur bir kadındın. Ailen hep anlayışlıydı, sana güvenirdi, o yüzden böyle zamanlarda seni fazla sıkmazlardı.

O gün son çıkış yapan kişi Mahsun Kırmızıgül'dü. O zamanlar onu fazla severdin. Ergenlik zamanlarında fazla hayranı olduğunu ve klişe bir şekilde tanışma hikayeleri uydurmanı bilirdim ben. En son gecemizde söylemiştin bana. En son.

Nerede kalmıştık? Evet, daha geri sayıma yarım saat vardı. Mahsun Kırmızıgül'ü her nasıl olsa tanırdın. Yine, her zaman olduğu gibi ellerin çarpazlı, dudakların öne doğru uzanmış, gözlerinde uzaklara dalmış. Sana o kadar hayrandım ki. Hani var ya ciddi ciddi hayrandım. Seninle tek bir laf etmek için neler etmezdim. Benim bu hayranlığım genç kızların hayranlığına benziyordu.

Onun sesini duyduğun gibi sanki korkunç uykudan uyanıyormuş gibi yerinden sıçradın. Gözlerin gülüyordu, gözlerin. Bu bambaşka bir şey. Sende hep aradığım, fakat nadir bulduğum bir durum.

Diyorum ki bazen cesurmuşsun gibi davranmak nafile. Seni öyle gördüğümde ağzım açık bir şekilde sana doğru adımlamaya başladım. Evet, seninle dans etmek niyetindeyim. Nasılda ergence değil mi?

"Deniz, en sevdiğin şarkıyı ilk defa benimle paylaşır mısın?" Elimi uzattım bu da yetmezmiş gibi. Hiçbir şey düşünemedim işte. Koca bir hiçbir şey. Zaten bizim hikayemizin temeli bu. "Bu şarkıyı özel biriyle paylaşmalısın. Bende öyle." Gülümsedin ve dudaklarından bu kelimeler döküldü.

O gün herhalde kendimi fazla yakın hissettim. "Hadi ama Deniz, ne olacak?" Dedim. Elimi omzuna koydum. Amacım kötü değildi. Sadece yakın olmak istiyordum. Hızla ellerimi çekerek üzerime bağırdın. "Sana hayır dedim! Çek ellerini üzerimden!"

Anlaşılan deniz coşmuştu. Nereye vuracağını bilmiyordu. Gel gör ki o dakika şarkı bitti ve herkes bize döndü. Yalnış anlama ama ben bir erkektim ve kötü duruma düşmüştüm. Dönüp gittim bir şey demeden. Ama senin gözlerin dolu doluydu bunu hissediyordum. Kim bilir nasıl gözlerle izlendim.

Yapma be. Bunu içinden gelerek yapmadın demek istiyorum. Sonra kızdım. Ama kendime. "Yapma Deniz. Gözükmeyen çok şey var. O yüzden onu suçlayamazsın." Herkes geri sayımda deli gibi çığlık atarken, ben yeni yıla bu sözlerle girdim.

"Yapma". Bu da bana ders olsun. Yeni yılda belki daha az şeyler yaparım.

Hiçbir Şeyin MasumluğuOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz