Bölüm 2

8 10 2
                                    

Bölüm 2- Aşkın Kimyası.

Kimya laboratuarında ne haltlar oluyordu bilmiyorum. Gerçekten, ilgilenmiyordum. Zaten üniversite okumak gibi bir amacım hiçbir zaman olmadı. Ailemin istediği gibi biri olamadığım için mi tüm bunlar? Sen öylesine masum, ben böylesine arafta.

Kendi kendine takılırdın hep, fakat kimseyle küs değildin. İçeri girdiğinde kafanı hafiften öne eğerek herkese selam verirdin sıcak gülümsemenle. Açıkta bıraktığın saçların aşık deniz misali sallanırdı öne ve arkaya doğru. Sonra beni görür, heyecanlanır, sersem bir gülümsemeyle giderdin geri geri. Sen dillere destan deliler gibi görünürdün, bende içmeden sarhoş olan serseri gibi.

Sınıfta hoca ne zaman 'Deniz' adını söylerse ikimizde telaşlı bir şekilde kafamızı kaldırıyorduk. Evet adımız aynıydı. Ben denizdim, o da deniz kızı. Denizi efsanevi kılan, onu yaşatan deniz kızı.

İkimizde o kadar aynı ve aynı denilmeyecek kadar farklı.

Bu arafta kalmaktan bile ötedeydi.

Sonra bir şey oldu. Sen geldin ve yanıma oturdun. Neden gülümsüyordun hep? Bilerek mi yapıyordun yoksa uyurken de mi böyleydin?

Konuşmayı sevmezdim. Belki de benimle konuşmaya tenezzül etmezdin. Bilmiyorum. Neyse işte. Geldin, yanıma oturdun, elini parmaklarımda gezdirdin. Sonra elini öpüp parmaklarıma tekrardan değdirdin. Bu parmağımı öpmemin başka yolu muydu? "Aşkında vasiteci olan parmaklarından öperim" dedin. İlk kez konuştun! Yahu, konuştun! O nasıl laf? O nasıl....?

Dün gece yazdıklarımı mı okumuştun sen?

Gel gör ki ben bir şey söyleyemedim. Zaten bilirsin, ben konuşmam yazarım, sende gözlerinle anlatırsın.

O gün o sınıfta ilk defa isimlerimiz değil, gözlerimiz, ellerimiz kesişti. Kimya laboratuarında bambaşka bir karışım, aşkın kimyası hazırlandı.

Hiçbir Şeyin MasumluğuМесто, где живут истории. Откройте их для себя