Kaldırımdan inmeden önce sağıma sonra soluma baktım. Burası dizilerde gösterilen eski mahallelerdendi. Düzenini, birlikteliğini ve beraberliğini koruyor olması daha ilk günden hoşuma gitmişti. Baktım gürültüler mahallenin sol tarafından geliyor karşıya geçip o tarafa doğru koşmaya başladım. Yokuş aşağı koşarak indikten sonra tam göbeğe geldim. Az ileriden bağrış çağrışlar geliyor millet dışarıya taşmıştım. Samet ağabeyin kafeteryasında olduklarını anladım. Oraya doğru koştum. Mahallenin bakalı Memduh amcayı gördüm ilk. Dışarı çıkmış sigara içiyordu anlaşılan o da Galatasaray'lı başımla selam verdim. Koşmak soluk soluğa kalmışım, yüzüm al al olmuş suratıma baktı.

"Sen de mi?" der gibi baktı bana formaya bakarken.

"Memduh amca ben doğduğumda bütün doktorlar çok şaşırmış, çünkü bir kolumdan sarı diğerinden lacivert kan akıyormuş."

"Hadi ordan cadı, hadi dedesi kılıklı! Geç içeri, aman dikkat et bu eşek sıpaları ezmesinler seni." dediğinde omuz silktim. İkimizde güldük. Burası kahvehane değildi, daha çok gündüzleri liseli gençlerin geldiği bir yerdi. Hala amcaların takıldığı, okey attığı masalar vardı orası ayrı.

Etrafa bakındığım herkesin pür dikkat ekrana baktığını gördüm. Ben de bir yandan ekrana bakarken diğer yandan kendime oturacak yer arıyordum. Önlerden bir yer gözüme kestirdim. Önlerde olup da boşta kalmış olması benim için büyük şanstı. Koşturmaktan dağılmış kızıl kahve saçlarımı önümden çekip kenardaki boş yere doğru kenardan kenardan yürümeye başladım. Fazla büyük bir yer değildi zaten. Tanıdık birkaç yüz görünce başımla selamlarına karşılık verdim. Beni yıllardır anneannesinin cimcime torunu olarak bilenlerin yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Dayımı uzakta bir köşede gördüm ama beni gördüğü yoktu. Onu dürten birinin elini sertçe itti. Sanırım benim burada olduğumu söyleyecekti o kişi. Duvara asılı dev ekranın önünden geçmek yerine biraz daha dolambaçlı yolu seçtim. O sandalyenin neden boş olduğu konusunda en ufak fikrim yoktu.

Tam sandalyeye ulaşmıştım ki etrafta bir çağırışı koptu. Aha kesin gol yedik.

'Senin ben...'le başlayan, bir sürü cinsel birleşim içerikli kelimelerle biten cümleler ardı arkasına sıralandı ki birisi oturacağım sandalyeyi kaptı ve resmen sinirden televizyona fırlatacak zannettim. O kadar yaratıcı küfrün yanında bana düşmezdi, mantarım yememişti olabilirdi. "Senin gibi hakemin ben böbrek üstü bezini..."

'Adamdaki fanteziye bak lan!' diye geçirdim içimden. Yanındaki birkaç kişinin durdurmasıyla sandalyeyi geri yerine koydu ve sakinleşmek için derin derin soluklar aldı. Sinirden boynundaki ve alnındaki damarlar belirginleşmişti. Hala içinden mırıl mırıl sövdüğünü duyabiliyordum. Sandalyeye avına yaklaşan bir yırtıcı gibi yaklaştım ve hemen çöktüm. Kimsenin beni umursadığı yoktu artık. Bu arada benim de içimde kalmasın, 'Böyle hakemin gelmişini geçmişini böbrek altı ve üstü bezini....'

Rahat bir nefes aldım ve maçın geri kalanını izledim. Daha doğru kendimi kaybederek maçın geri kalanını izledim. Uzun zamandır hiç bu kadar içimi dökerek izlediğimi hatırlamıyordum. Kendimi unutmuştum bir an ve etrafımdakileri de. En son tabi ki aslanı gözyaşlarıyla Kadıköy'den uğurladık.

"DİLİMİZDE ŞARKILARIN GÜNDÜZ GECE, DELİ GİBİ AŞIĞIZ FENERBAHÇE, BU DÜNYAYI YAKARIZ SENİN İÇİN, ŞAMPİYONLUK GELİNCE!"

Bağıra çağıra marşlara eşlik ederken Galatasaraylı abilerimin ve amcalarımın yüzündeki öfkeyi ve üzüntüyü görmüştüm. Bir yandan da onlarda hak veriyordu. Bunca zaman Kadıköy galibiyeti göremeyince... Artık gönül rahatlığıyla eve dönebilirdim ama kalabalıkta dayımı bir türlü görmemiştim. Herkes evlerine dağılıyordu. Ben de önce biraz daha dayıma bakındım ama bulamayınca daha fazla dayanamayıp eve döndüğünü düşünerek eve doğru yürümeye başladım. Hava iyice soğumuştu o yüzden önüme bakmadan adımlarımı sıklaştırarak yürüdüm. Yokuş aşağı inmek kolaydı da çıkmak zordu. Arkamda mahalleden birkaç kişinin olduğunu duyuyordum. Konuşmalar gittikçe azalıyor herkes evlerine dağılıyordu. Apartmanın olduğu tarafa geçmeden önce gözüm bir an parka takıldı. Çocukken geldiğim zamanlar bu parkta oynamıştım. Günübirlik arkadaşlarımın olduğu hayal meyal hatırlıyordum. Karşıya geçeceğim sıra gözüm arkaya takıldı. Bir anda birisinin kolumu tutup beni çekmesiyle çığlık attım ardından şiddetli duyduğum korna sesiyle ödüm tam olarak bir yerlerime kaçmış bulundu. Az kalsın eziliyordum ve arkamda her kim varsa hayatımı kurtarmıştı. Elimi kalbimin üzerine koydum ve yavaşça arkamı döndüm. Kalbim korkudan deli gibi atıyordu.

Arkamda küfür konusunda değişik fantezileri olan adam duruyordu. Sokak lambası tam üzerimizde olduğu için onu rahatlıkla görebiliyordum. Geri doğru hafifçe taranmış siyah gür saçları, birbirine yakın çatık kaşları, koyu kahverengi hafif öfkeyle bakan gözleri, dolgun dudakları, üzerine yapışan Fenerbahçe forması ve kolumu sıkan bileğine taktığı sarı lacivert boncuklu tespihi. Yabancı gelmiyordu ama tanıdık da gelmiyordu.

"Bacım dikkat etsene, öldürtecek misin kendini?" diye bağırdı azarlar gibi.

Bacım mı? Ha, evet bacım sonuçta ben bu mahallenin kızıydım. Bir an afallasam da beni azarlar gibi konuşması sinirimi bozmuştu.

"Teşekkür ederim ama o eli bir indirirsek önce? Ayrıca dalmışım, bağırmana gerek yok. O da baksaymış önüne malum burası mahalle arası."

Sıktığı kolumdan elini indirdi. Üzerini düzeltti. "Sen lap diye yola atlama! Önce önüne bak." diyerek önümü işaret etti.

"Tamam, hayatımı kurtardın teşekkürler de bu azarlamak niye? Senin karşında beş yaşında çocuk yok."

"Hala beş yaşında gibi davranan biri var ama." dediğinde ona boş gözlerle baktım. Anlamadığım için bana daha da öfkelenmiş gibi, "Yürü evine." diye emretti.

"Bana emir verme, yürüyorum zaten. Deli midir nedir?" bu sefer yola atlamadan önce sağa sola baktım sonra da apartmana doğru yürümeye başladım. "Deliyim ben zaten. Bu mahallenin delisi tanıyamadın herhalde!" diye arkamdan bağırdığını duydum. Dönüp bakmadım tabi ki. İçimden 'Sen deliysen ben senden daha deliyim, basma damarıma!' diye geçirdim. Bizim bağırışımızla birkaç kişinin cama çıktığını görmüş, utanmıştım.

Apartmana girdikten sonra dayanamayarak cam kapının ardından onun olduğu yere bakma gafletinde bulunduğumda hala orada olduğunu gördüm.

***

Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.

Lacivert Gecemde Sarı Yıldızım / GOLWhere stories live. Discover now