Bu şey değil mi ya?

(Fesatlaşanın topuklarına sıkarımdbns)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Fesatlaşanın topuklarına sıkarımdbns)

"Ya bir git kızım," dedi yalancı bir tebessümle. Gözlerimi kıstım. "Düzgün konuş lan benimle. Ben senin kızın falan değilim anladın mı?"

Sıçan Mert bana dünyanın en saçma bakışını atarken, Selen kolumu kavrayıp beni geri çekti. "Boş ver şunu ya," dedi.

Kolumu hızla çektim. "Ne boş vereceğim ya, ayağını denk alsın. Uğraşıp durmasın benimle."

Mert bana dik dik ama bir o kadar da anlam veremediğim bir şekilde bakarken, oturduğu yerden hızla kalkıp sınıftan dışarı çıktı. Afallayarak kaşlarımı çattım. Ne yapıyor lan bu salak?

Yerime geçip oturmaya kalmadan zil çaldı. Pekâlâ Nida, salla kızım. Neyse gideyim de yiğidimin yanına, iki nefes alayım.

İki alayım ama üç alırsam yanlışlar doğruyu falan götürür ölürüm.

Evet bu gereksiz bilgilendirmeden sonra Mustafa ile her zaman ki bankamızda buluşmuştuk. Benden önce gelmişti. Parmak uçlarımda koşa koşa yanına vardım ve ensesine bir tane şaplattım.

"Naber lan sevgilim dediğim sevgilim?"

Oha, çok romantikti fark ettiniz mi?

Hıhı. Başkaları kırbaçlarken sorun yok, ben enseye şaplak atınca odun Nida. Yersen.

Mustafa elini şaşkınlıkla ensesine götürüp arkasını döndü. Gülerek yanına oturdum. "Başka ne diyeceksin geri zekâlı?" dedi şaşkınlığını kırıp, gülümseyerek.

"Ne bileyim hiç düşünmedim," dedim omzumu silkerek. "Yiğidim de," dedi anında. Yüzüne vuran güneşin etkisiyle gözleri kısıldı. Şu an inanılmaz yakışıklısın, dur da ss alayım.

"Ya ya," dedim ağır ağır, daha sonra başına kürek yiyen Tom gibi irkildim. "Yiğidim dedin, babaannemi aklıma getirdin. Dün gece bizi bastı lan kadın."

"Nasıl?"

"Uyumuyormuştu," dediğimde dudaklarını büzdü. "Vay anasını satayım, dallas gibi hayatımız var."

"Dallas bizim yanımızda Akasya Durağı falan kalır," dediğimde sesli bir şekilde güldü. "Ne ka güzel ne ka güzel."

Ben de ona eşlik edip güldüm. Bir süre sonra sırtımızı bankın tahtasına yasladık ve ayaklarımızla oynamaya başladık. Sebepsizce iç çekerken, "Aha, o değil de yarın oruca kalkıyoruz lan," dedim.

"He," dedi düz bir sesle.

"Tutuyorsun değil mi lan sen?" diye sordum. Yine fena kibar konuştum, fark ettiniz mi?

"Tutuyorum tabii," dedi kendinden emin bir şekilde. Gülümseyerek ona döndüm ve omzuna yalandan vurdum. "Yiğidim benim, kurban olurum sana."

"Essah mı?" diye sordu gülerek.

ÇEVRİMİÇİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin