ÖLÜMSÜZ -3-

29 2 0
                                    

"Sen bu kolyeyi nereden buldun?" diyerek boynumdaki kolyeyi çekip kopardı. Boynum çok acımıştı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"
"Soruma soruyla cevap verme, nereden buldun diye sormuştum."
"Seni ilgilendiriyor mu?" diyip elindeki kolyeyi alıp mağazadan çıktım. O kim ki ya? Kolyeyi tekrar boynuma takıp yoluma devam ettim. Başka mağazalara bakmalıyım. Yine bir görevli karşıma çıktı. "Buyurun efendim, nasıl bir şey bakmıştınız?"
"Ben bakıyorum." yine aynı diyalog. Benimle aynı tarafa doğru yürüyen bir erkek boynuma bakakaldı. Ne var bu kolyede bu kadar? Sonrasında ise telefonuna bakıp birileriyle mesajlaşmaya başladı.

Seçtiğim hayalimdeki odayı ve diğer odaları tamamladıktan sonra eve doğru yol aldım. Tek başıma yürümek istediğim için babamla beraber gitmedim. Ara sokaktan girdiğimde yolumu birkaç kişi kesti.

"Eray abinin selamı var."

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

"Eray abi kim? Siz kimsiniz?"
"Birazdan kendisiyle tanışacaksın." Dedi ve beni bir siyah jipe bindirdiler. Hiç tepki vermiyordum. Çünkü bağırırsam boşa gider, çırpınırsam da boş yere yorulurdum. Bu yüzden gideceğimiz yere kadar gelmeyi bekledim. Geldiğimizde kapıyı açtılar ve dışarı çıktım. Önden yürüdüklerinde ben ise hala bakıyordum etrafıma.
"Ne bekliyorsun? Davetiye falan vermeyeceğiz herhalde." Ben sana davetiyeyi bir göstereceğim. O zaman cennet ve cehennem arasında seçim yapmak zorunda kalacaksın. Yanlarında yürüyüp depo gibi bir yere varınca istemsizce yüzüm buruştu. Çünkü hep sigara ve içki kokuyordu. Bir de bayağı bir müzik sesi. Sanırsın depoya değil partiye geldim ya.
"Demek kolyeli kız sensin."
"Kör mü gözün? Boynumda kolye var ve evet benim."
"Düzgün konuş benimle konuşurken."
"Yok ya, konuşmazsam adamlarına mı dövdüreceksin? Ne bu böyle ya? Dizi mi çekiyoruz? Ne sorununuz varsa söyleyin siz de kurtulun ben de kurtulayım."
"Bizim kurtulacak bir şeyimiz yok. Senin ilk başta kendini kurtarman gerek.
"O kadar emin konuşma bence. Her an herşey olabilir." dediğimde oturduğu yerden kalkıp,
"Ne yapacaksın? Havalı boks sahneleri falan mı? diyip güldü. "Şimdi küçük kız, kolyeyi ver ve kurtul. Çok da kolay bir şey söyledim sana zaten. Kolyeyi ver, kurtul." Ben bu kolyenin sırrını öğrenmeden vermem arkadaş. Bir şekilde kaçmam lazım burdan.

Arkamı döndüm ve koca bir adamla karşılaştım. Şimdi bi hareket yapıp bunu düşürüp açık camdan kaçmam lazım. Adamın karın bölgesi ve alnına diz attıktan sonra, diğerleri üstüme gelmeye başladı. Ben böyle tahmin etmemiştim ama! Kahretsin! Diğerlerini de bir şekilde hallettim fakat bu güç bende ne zamandır beri var ya? Neymişim ben? Sonra ise camdan atlayarak kaçtım oradan. Üstüm başım çamur olsa da, yine de onlardan kurtuldum. Gelen geçen bana sanki uzaylılarla beraber nargile içiyormuşum gibi baktı. Sadece üstüm başım çamur oldu, ne var yani? Cebimden telefonu çıkarıp babamı aradım.
"Baba, neredesin?"
"Evdeyim ben, sen neredesin? Seni bekliyorum."
"Bana konum atar mısın?"
"İyi,tamam." biraz daha bekledikten sonra bildirim gelmişti. Fakat bu babamdan değil, bilinmeyen numaradandı.
"Bilinmeyen Numara:Bir seferlik kaçtın ama bir dahakine kaçamazsın. O kolyeyi ben senden alacağım. Peşini bırakmayacağım!..
Haydaa. Bir bu eksikti. Bu kolyede bir şey var ama. Düşüncelerimle boğuşurken babamdan mesaj gelmişti ve konumu atmıştı. Bir taksi çevirip konumun olduğu yere götürmesini söyledim. Camı açıp elimi dışarıya çıkardım. Soğuk havanın parmaklarımın arasından hızlıca geçmesini hissettim. Tıpkı hayallerimin uçup gitmesi gibi. Araba durduğunda parayı verip eve doğru yürümeye başladım. Kapıyı çaldığımda babam açmıştı. Ve sorduğu soru 'Sen o kolyeyi ne zaman aldın?' Sabır. "Aldım işte gezerken falan." "Ben işe gidiyorum. Patron seni de görmek istedi. Üstüne geçir bir şeyler gidelim." Beni neden görmek istiyor ki şimdi? Neyse, gidelim bakalım. Odama çıkıp siyah pantolon ve göbeği açık siyah bir tişört üstüme de siyah ceket aldıktan sonra siyah ayakkabılarımı giydim. Kolyeyi takmayı da unutmadım tabii ki. Siyah kıyafetlerimin üstünde bir parlayan şey kolyem olmuştu. Aşağıya indiğimde babamı evde göremedim. Kapıyı açtığımda arabanın içinde sigarasını içiyordu. Arabanın arka koltuğuna binip yayılırken kulaklıklarımı takıp pencereden dışarısını seyrediyordum. 15 dakikalık süreden sonra arabadan inmiştik. Arkamı dönmemle kocaman bir yazıyı görmem bir oldu 'SÖNMEZLER HOLDİNG' Vay anasını. Babam beni dürttüğünde kendime geldim. Babam kapının girişindeki korumalıklara selam verdikten sonra içeriye girdik. Bende babamın arkasında tavuk yiyen ailenin etrafında dolaşan kedi gibi dolanıyordum. Asansöre binip 34. odaya geldik. Babam odanın kapısını çalmayıp rahat bir şekilde girdikten sonra patron olarak bildiğim adamla tokalaştı. 'Bu senin kızın mı?'
"Evet, Neşe adı."
"Memnun oldum." dedim gülümseyerek.
"Ben de memnun oldum benim adım da Salih." öğrendiğim iyi oldu valla. Patron demeyecektim.
"Ben de bizim oğlanla tanıştıracaktım sizi. Hep geç kalır ama gelir birazdan. Siz oturun şöyle. Çay, kahve ister misiniz?"
"Yok, teşekkürler."
"Oğlan gelene kadar konuşalım bari. Biz babanla öyle patron çalışan gibi değiliz." belli zaten babam kapıyı bile çalmadı. Baban da benimle beraber çalışsın istiyorum. Bizim uzun bir arkadaşlığımız var aslında. Ama çalışıyorum yanımda olması için. Beraber olmayı çok istiyorum." Yeni bir cümleye başlayacakken telefon geldi. Tamam, gelsin gibi bir şeyler söyledikten sonra bize döndü. "Bizim oğlan gelmiş sonunda."
Kapı açılma sesiyle beraber "Hoşgeldin Eray." sesini duymam bir oldu. Arkamı döndüğümde bir çift mavi gözlerle karşılaştım. 'Hoşgeldin kolyeli kız.'

Selaaaam. Uzun zaman oldu djjsjsjdıs. Düşündüm de ilk önce 3 4 tane bölüm yazıp 1 bölümünü atıp 1 hafta sonra diğer bölümünü atmaya karar verdim. Eğer çok kişiden yorum gelirse 2 ya da 3 günde atarım. Oy vermeyi unutmayın lütfen. Ve kitabı arkadaşlarınıza önermeyi de. Haydi ben diğer bölümü yazmaya gidiyorum sksjıjzudı

ÖLÜMSÜZWhere stories live. Discover now