26.bölüm - ölüm

2.3K 160 15
                                    

Merhaba. Hemen söze başlayayım. Bölümler geç geliyor farkındayım.  Bunun sebebi vize ve finallerim ayrıca hayal gücümün tıkanmış olmasıdır. Bunu bildireyim. Bir dahaki bölüm kereminde dediği gibi zeynepin bir çok sancı çektiği memleketinde geçecek.  Keyifli okumalar 💛 

Kerem'den

Karşımdaki adama bir yumruk daha indirip hızla ayrıldım depodan. Ahmet koşar adım peşimden geliyor.

"oğlum bir dur ya"

"sktir git! Dedeme de söyle benden habersiz iş yapmasın bir daha"

"saçmalama, adam sizin için uğraşıyor. Kestirip atamazsın böyle"

"bizim için uğraşıyorsa beni de bilgilendirsin.! " arkamı dönüp bağırınca olduğu yerde durdu. Arabaya binip eve geçtim bende.

"ah oğlum geldin mi? İyimisin? Bir şeyin yok ya"

"iyiyim annecim" elmas annemin yanaklarından öpüp içeriye geçtim. Sabah kağan tarafından gelen telefonla apar topar çıkmıştım evden. Haliyle merak etmişler beni.

Uzun bir süredir evimize giren adamı veya adamları arıyorum. Dedemde arıyormuş meğer ve bir kaç gün önce onlarla bağlantılı bir adam bulmuş. Depoya koymuş onu. Hatta Ahmet de biliyormuş herşeyi.

"neden ağlıyor kurabiyem"

"annesi bıcı bıcı yapmaya gitti. Bu zilli de susmadı. Annesini istiyor"

"kızım, ne diyor babaannen? Hı? Yaramazlık mı yapıyorsun sen?" yüzü boynuma gelecek şekilde kucağıma aldım kızımı. Saçlarından öptüm bol bol.

"aman karın duymasın oğlum. Yoksa işten geldiğin pis ellerinle kızını kucakladığını bilse neler yapar değil mi?" gözlerimi kısıp elmas anneme baktım. Kadın alttan alttan sokuşturdu resmen lafı.

"ee ben bi  gidip ellerimi yıkayayım bari canım annem" kızımın pamuk saçlarına ardı ardına öpücükler kondurup babaannesinin kucağına bıraktım onu. Koşar adım ellerimi yıkayıp odamıza girdiğimde gördüğüm görüntüyle duraksayıp yutkundum.

Karımı kırmızı sütyenini giyerken bulmak aklıma gelecek en son şeydi sanırım. Kapıyı usulca kapayıp yanına ulaştım. Dudaklarımı hayran kaldığım pürüzsüz boynuna bastırdığımda vücudumda uyarıldı. 

"kerem" mırıldandığında saçlarına derin bir öpücük kondurdum. Ardından ellerimi yapmaya çalıştığı sütyenin kopcasına getirip iki ucu birleştirdim. Bedenini kollarımın arasında kendime çevirirken elmas annemin bağırışı tüm anın içine etti.

"kereeem,  nerede kaldın oğluum?  Ağlamaktan kıpkırmızı oldu yavrum!" karımın saçlarına öpücükler kondurup hızlı adımlarla içeriye kaçtım. Aftabım annem yanımızdayken kendiyle ilgilenmeme çok kızıyor. Bu yüzden dikkatli olmak zorundayım. Yoksa geceleri bebeğimin mis kokusu yerine, koltuk yolu gözüküyor bana.

"kızıım utanmıyormusun anne ve babanın arasına girmeye" yanağının altını kokulu bir şekilde öpüp fısıldadım. Anlamış gibi sırıtmaya başladı cadı.

"Ayy bak bak babaya ne cilveler yapıyor. Bize gelince zır zır ağlıyor cimcime!"

"aşk olsun annem. Kızım sende de oldukça uslu duruyor. Sadece bugün, birazcık huysuz prensesim"

"bilmezmiyim ben kuzumu, ne anlatıp duruyorsun. Hah anneside geldi,  ben gideyim artık"

"yaa olmaz, biraz daha dur Elmas anne. Yemek yiyelim"

"olmaz kızım. Mine hanım bekler beni"

"ama"

"aması yok.  Hem kaç gündür buradayım. Siz ailecek yemek yiyin bir günde" ufladı. Ahh o dudaklarını öpmek vardı şimdi ama sakin olmalıyım.

Ona Kadar SayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin