1-"Kokoreç."

398 37 21
                                    

Uçaktan iner inmez düşündüğüm ilk şey Smyrna'nın ne kadar nemli ve sıcak bir ter olduğuydu.Tamam,Atina da böyleydi ama Smyrna başkaydı.Smyrna mı?İzmir diyecektim.Artık Türkiye'de yaşıyordum,dolayısıyla yaşamım da dilim de elimden geldiğince Türk gibi olacaktı.Saçlarımı ve önüme düşen perçemimi düzelttim.Saatlerdir uçaktaydım ve kalktığımda arkam terden sırılsıklam olmuştu.O kadardı ki sanki paralel bir zaman diliminde altıma yaptığımı bile sanabilirdim,veya biyolojik olarak mümkün olmayan bazı döngülere sahip olduğumu.Kemerimi tekrar çözüp bağladım,telefonumu elime aldım ve ellerimde valizlerimle yarım yamalak Türkçemle insanlara sorarak veya tabelalarla havaalanından çıkışı bulmaya çalıştım.En sonunda havaalanından çıktığımda,az önce havaalanında ne kadar euroyu Türk lirasına bozdurduğumu düşünüyor,aç midemi nasıl doyurabileceğimi düşünüyordum.Henüz iki bin Türk liram vardı sanırım,annem daha para yollayacaktı ama bununla bu haftayı çıkartmam gerekiyordu.Neyin ne kadar olduğunu bilmiyordum ki.

Burnuma dolan enfes et kokusuyla kafamı sağa çevirdim ve kokunun geldiği dükkanın üzerinde yazan yazı 'Kokoreç'ti.Kokoreç de neydi?Önündeki insanlar ekmek arası bir şey ve bardakta beyaz bir sıvı içiyorlardı?Bu neydi?Et,ekmek ve süt mü?

Tadını merak ettim ve dükkana girdim.

"Selamın aleyküm kardeşim!"

Gülümsedim.

"Do you speak English?"

"İngilizce bilmiyorum ben."

Adam arkasına döndü ve içerideki adamlara seslendi.Evet az biraz Türkçe öğretmişti babam ama anlıyordum,konuşamıyordum.

"Fatih,Oğuz,siz İngilizce biliyor musunuz lan?!"

"Hayır abi." diye bir ses geldi içeriden.

Ne güzel diye geçirdim içimden,iletişim sıkıntısı dakika bir gol bir başlamıştı.

Elimle dışarıdaki adamları gösterdim.Babamın küçükken bana öğrettiği azıcık Türkçeyi hatırlamaya çalıştım.

"Ben istiyorum."

"Sen onu istiyorsun da işte o ne?"

"Epmek."

"Beni mi öpmek istiyorsun?Oğlum bak sen yabancıya benziyorsun burada hoş karşılanmaz böyle şeyler.Tevbe estağfurullah."

"Merhaba Ahmet Amca!"

Arkamı duyduğum sesle döndüm.Açık kumral saçlı,maviş ve duru güzelliğiyle beni büyüleyen yaşıtım bir kız gördüm.

"Hah güzel kızım,bize bir yardım etsene."

"Ne oldu Ahmet Amca?"

"Şu arkadaş gavur galiba dilinden anlamıyoruz."

Gülümseyip bana döndü.

"Hey,what's wrong?"

Güzel bir kızın benimle konuşmasına mı derdimi anlayan birinin çıkmasına mı sevinsem bilemedim.

"I want the food that these guys are eating and also milk."

"That's not milk,thats liquid yogurt and it's called ayran."

Başımı salladım.Bizde ayrani denen şeyi Türkler ayran olarak çalmışlardı demek ki.

"Ahmet Amca sen bu çocuğa bir kokoreç bir de ayran ver."

~

"Yunan çocuğun teki geliyormuş,duydun mu?"

Agapi - HiLeonWhere stories live. Discover now