"Eşit oldu mu?" deyince göz devirdi. Ne yani burada mimar olan bizdik. Tabiki örtünün eşit olmasına dikkat edecektim. Beyaz ve koyu yeşil uzun iki örtüyü şerit gibi siyah örtünün üstüne serdik. Servis tabaklarını düzenle ben Junior'a, Junior  ise her sandalyenin önüne özenle koydu. Çatal bıcçak işini  beceremediğiden Mare'ye bıraktım. Ortaya çok büyük olmayan karanfilleri de koyunca gerçekten harika olmuştu.

Tatminle sırıtıp masaya bakarken Junior'ın elini belimde hissettim diğer eli de diz kapaklarımın altından kavrayınca ne yapacağını anladım. Kucağına aldığında şaşkınlıkla ona baktım. "Ne yapıyorsun Neymar?" sırıtmamı durduramıyordum. "Kaç kilosun ona bakıyorum." söylediğine göz devirerek güldüğümde çoktan merdivenleri tırmanmıştık. Odanın kapısının kolunu işaret edince kapıyı açtım. "Masayı hazırladın, şimdi beni giydirmen gerek güzelim." deyip içeri girdi ve kapıyı arkamızdan kapattı. Kıyafet odasına gelince beni yere bıraktı.

Onun bölümüne yürüdüm. Kokusuyla dolup taşan dolabının içinde tüm ömrümü geçirebilirdim sanırım. "Biraz resmi giyinmelisin galiba." diye mırıldandım. Siyah dar pantalonunu çıkardım. Üstüne lacivert bir gömlek bulunca ikisini Junior'a gösterdim. Dudak büktü. "Bu kadar resmi olmak zorunda mıyım?" söylediğine kıkırdadım. Çıkardığım sesten dolayı suratıma baktı. Yüzünde bir tebessüm yakaladım. Derin bir nefes alıp elimdeki pantalonu ve gömleği aldı. Onları dolabın kenarına asıp beni belimden kavradı ve kendine yasladı. Kollarım boynuna dolandı. Gözlerimiz yine birbiriyle uzun uzun bakışırken kalbim kabardı. Bu hissi o kadar çok seviyordum ki.

Bu adamı sevmeyi bile seviyordum ben.

Gözleri dudaklarıma sonra boynuma kayınca orada durdu ve dudaklarını boynuma bastırdı. Gözlerim kapanıp kafam doğrudan geri yaslandı. Üstümdeki etkisinin o kadar çok farkındaydı ki. Bunu kullanmayı çok iyi beceriyordu.

Dudakları boynumda hareketlenip tenimi içine çekti ve dişlerini sürttü. Bilerek üzerimde bir iz bırakmaya çalıştığını biliyordum. Junior bu yemeği öylesine istememişti. Beni sahipleniyordu ve bu benim delice hoşuma gidiyordu. Tıpkı şu an hissettirdikledi gibi.

Parmaklarımı saçlarına dolayıp kafasını kaldırması için çekiştirdim. Orada zaten bir iz bırakmıştı. Tenimi çürütmesine gerek yoktu.
Kafası geriye düşünce parıldayan gözlerle bana baktı. Geri adımlar atıp pencerenin önündeki koltuğa oturdu ve beni de üstüne çekti. İnce taytımın altındaki şişkinliğe kendimi bastırınca Junior dişlerini alt dudağına bastırıp kafasını geriye attı. Bende bunu fırsat bilip onun bana yaptığını yapıp adem elmasının çizgini takip ettim ve omzu ile boynu arasındaki yere dudaklarımı bastırdım. Dudaklarımın değdiği yeri dilimle ıslattım. Daha sonra içime çekince Junior'ın ettiği küfrü duydum.  Kendimi bir kez daha ona bastırıp  dişlerimin arasına tenini alıp acıtmayacak şekilde ısırdım ve tekrardan dilimle ıslattım. Junior'ın belimdeki elleri olduğu yeri çok fazla sıkmaya başlayınca şansımı daha fazla zorlamak istemeyip kafamı kaldırdım. Kafası hâlâ geride soluklanan Junior ateş gibi yanan elalarıyla bana baktı. Arzu ikimizde de fazlasıyla hissediliyordu.

Üstünden kalkmak istediğimde izin vermedi ve elleri kalçalarımı kavrayarak kendine bastırdı.  Dudakları aniden dudaklarımı kavrayınca inledim. Junior ise bundan daha çok cesaret alıp dilini devreye soktu. Öpücüğünün etkisiyle başım dönüyordu resmen. Elimin biri yanağını kavradı, avucumdaki sakallarını hissedince gülmek istedim. Onun herşeyine hayrandım. Ama sakallarını avuçlarımda hissetmek favorimdi.

Nefesimiz kesilince çok uzaklaşmadan dudaklarımız ayrıldı. "Siktir, Tris o da neydi?" nefes nefese konuşunca utanarak gözlerimi kaçırdım. Junior güçlü bir kahkaha attı. "Yaparken utanmıyorsun söyleyince mi utanıyorsun." boynunu kalkan olarak kullanıp kafamı gömünce daha da güçlendi kahkahası. Bende usluca o güzel sesi dinledim.

PUZZLE  (Neymar Jr)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang