"Meat Your Maker" (PART 2)

3.7K 335 47
                                    

''Korlaşmış kömürlerin üzerinde yürümesine veya transseksüel gibi giyinip genelev mahallesinde yürümesine ne dersiniz?''

Baek dikkatini yine konuşmaya çevirdi.

''Eğer kadın ve erkeğin eşitlik olayında onun canına okumak istiyorsan kadınların sürekli yaptığı ve iyi olduğu birşey bulmalısın.'' dedi Sehun ''Mesela evi temizlemek çocukları okula hazırlayıp zamanında göndermek gibi bir şey.''

''Yanında kadınlar hele hele çocuklu kadınlar kadar çok şey taşımak zorunda kalan bir erkek gördünüz mü?''

''Vay canına ürperdim...düşüncesi bile tüylerimi diken diken etti.''

''Peki ne öneriyorsunuz?'' diye sordu Baekhyun. ''Chanyeol'a bir ay boyunca gittiği her yere aşırı dolu bir kadın çantası taşımasını mı söyleyeyim?''

Kyungsoo o kadar alçak sesle '' Benim daha iyi bir fikrim var'' dedi ki Baekhyun onu neredeyse duyamayacaktı.

Dikkatini hemen bu konunun açılma nedenine Park Chanyeol'la arasındaki bitmek bilmeyen kan davasına verdi.

''Nedir o?''

Arkadaşının yüzünde bir komplo kurduğunu belli eden sinsi bir gülümseme belirdi ve başıyla ileride oturan kadınların çantasını açık sarı yumak ile üzerine saplanmış iki parlak metal şişi işaret etti.

Baek bir çantaya baktı birde Kyungsoo'ya. Sonra bakışlarını tekrar çantaya döndürdü.

Kyungsoo'nun söylemeye çalıştığı şey bir anda kafasına dank etti. Yüzüne yavaş yavaş bir gülümseme yayılmaya başladı dudakları iyice yukarı kıvrıldığında tam bir ahmak gibi sırıtıyordu.

''Kyungsoo seni seviyorum. Gerçekten. işte budur! Mükemmel. Yapacağı işten hem nefret edecek hem de bir ayda tamamlayamayacak.''

Arkasına yaslandı. Chanyeol'u mahvedeceği köşe yazısını kafasında oluşturmaya başladığında kalçasındaki dövmenin acısını unutmuştu.

''Bu sefer içkiler benden'' diye duyurarak boşalmış sürahiyi aldı ve havaya kaldırdı. ''Suç ortaklarıma! Ve o öküzün bozguna uğramasına!''

~~~~~~~~~~

Chanyeol gıcırdayan eski metal sandalyesine oturup ayaklarını masanın köşesine uzattı o günkü derginin dördüncü sayfasını açarken başına geleceklerin öngörüsüyle midesi kasılıyordu.

Cuma gününün öğleden sonraki saatleriydi yani Baekhyun'un yeni köşe yazısı tamamlaması gereken yeni zorlu bir iş yayınlanmıştı. O küçüğün aklına bu sefer ne geldiğini merak etti. Ateş yutmak mı? İtfaiyecilik yapmak mı? Yoksa güzellik okuluna gitmek mi?

Çevresi haber odasının sesleriyle doludu ama Chanyeol hiçbir şey duymuyordu. Çalan telefonların bağırışların bilgisayar tıkırtısının eski daktiloların sesinin farkında bile değildi.

O zamana dek kendine ait bir ofisi olacağını sanmıştı ama en aklı başında adamı bile delirtebilecek bir posta pulundan daha geniş olmayan bu çirkin mavi bölmeye tıkılıp kalmıştı. Ekiptekilerin yazı yazabilmek bir yana doğru düzgün düşünmeyi bile becerememesine şaşmamak gerekiyordu.

Bir maç sırasında gürültü ve kargaşa canlandırıcı bir etki yapardı. Eğer spor yazıları yazıyor yükselme maçlarını ve son transfer haberlerini naklediyor olsaydı böyle bir ortam tam ona göre olurdu ama şimdi rakip derginin rezil bir köşe yazısını okumak için bir buçuk metre yüksekliğinde kağıt kadar ince dört duvarın arasında saklanması gerekiyordu.

Örgü örme sanatı yüzlerce yıldır var olmasına rağmen yazıyordu nihayet Baekhyun'un yazısını okumaya başlayabilmişti, son zamanlarda yine popüler olmuş gibi görünüyor.

Ne? Bu hafta köşe yazısının konusu örgü müydü? Cam yeme veya baş aşağı dururken çorba içme gibi meydan okumalara ne olmuştu peki?

Kaşlarını çatıp okumayı sürdürdü. Baekhyun son zamanlarda piyasaya çıkan örgü hakkındaki kurmaca olan ve olmayan kitaplardan kendini bu yeni hobiye kaptıran ünlülerden bahsediyordu.

Amma sıkıcı diye düşündü Chanyeol. Sabrı azaldıkça gözleri küçük yazılar üzerinde daha hızlı hareket ediyordu. Herhalde Baek ona meydan okuyacak bir konu bulamamış konuyu tamamen yok saymaya karar vermişti ve aralarındaki küçük rekabetin unutulup gideceğini ummuştu.

Ama tabii ki Chanyeol böyle bir şeye izin verecek değildi. Eğer Baekhyun bu rekabetin sona ermesini istiyorsa köşesi aracılığıyla erkek ve kadınların eşit olmadığını herkesin içinde kabul etmeliydi.

Chanyeol aslında bu görüşe inanmıyordu. Onun gözünde kadın erkek eşitti. Eğer kadınlar devasa uçakları uçuracak orduya katılıp savaşa girecek kadar cesurlarsa "kolay gelsin" demekten başka bir şey gelmezdi elinden. Kendisi erkek olduğu halde bazı şeyleri denemek hiç ilgisini çekmiyordu. Hatta evet bazı şeylere cesaret edemediği de söylenebilirdi.

Ama bu tartışmayı Baekhyun başlatmış onu da "erkek kadından üstündür." tarafına yerleştirivermişti. Doğruyu söylemek gerekirse Chanyeol onu kızdırmaktan hoşlanıyordu. Bu yüzden oyunu sona erdirmek için yenilgiyi kabul etmesi gereken Baekhyun'du.

İşte bu yüzden diyordu yazının sonlarına doğru kadınlar erkeklerden daha iyi örgü örer. Erkekler bu kadar karmaşık bir işe dayanacak sinirlere sahip değildir. Bende bir erkek olarak özellikle bir erkeğe yanıldığını kanıtlaması için meydan okuyorum.

Kahretsin. Yine meydan okuma yazısı yazmıştı. Üçüncü paragraftan sonra örgünün tarihinden bunalıp dikkat etmeden okuyunca kurulan tuzağı görememişti, Baekhyun onu alt etmişti.

Başa dönüp yazıyı bir daha okudu. Her kelimeye noktalama işaretine biçimsel özelliğine nüansa dikkat etti bu kez.

Sinsiydi, çok sinsi. Baekhyun mükemmel bir bowling atışı yapar gibi sahneyi kurup onu alaşağı etmişti. Şimdi önünde örgü örmeyi öğrenmekle kalmayıp üzerine bu işi başardığını gösterecek düzgün bir eser ortaya çıkarmak için sadece bir ayı vardı.

Baş aşağı çorba içmeyi tercih edeceğini düşündü. O işi yüzüne gözüne bulaştırmazdı, belki biraz bezelye bulaştırırdı belki, ama olsun.

Başparmağıyla işaret parmağını gözlerine bastırarak derin bir nefes aldı ve seçeneklerini değerlendirmeye başladı. Artık geri adım atması sözünden dönmesi söz konusu olamazdı. Baekhyun'un diğer meydan okumalarında ne yaptıysa aynısını yapması gerekiyordu. Nereden başlayacağını nasıl devam ettireceğini kararlaştırıp işe koyulacaktı.

Ayaklarını masadan indirip sandalyesini çevirdi, internete girip örgüyle ilgili arama yapmaya başladı. Açılan ilk google sayfasının altındaki toplam sonuç sayısını inceledi ve aramasını biraz daraltmaya karar verdi.

Bilgisayara "yeni başlayanlar için örgü" ve "örgü örmeyi öğrenmek" yazdı, aynı aramayı Naver'da da (y.n. korenin googlesi) tekrarladı. "Gerzekler İçin Örgü" adında bir kitap bulmak moralini pek düzeltmedi. Hafta sonunu o aptal kitabı okuyarak geçireceğini fark etti, ama Baekhyun'un tükürdüğünü yalamasını sağlayacaksa buna razıydı.

En alt çekmeceden bir telefon rehberi çıkarıp yolunun üzerindeki kitapçının telefonunu buldu. Ahizeyi omzuna sıkıştırıp numarayı çevirdi, bir yandan da internette örgü konusunda bilgi toplamaya devam ediyordu. Telefona bir kadın cevap verdiğinde ellerinde aradığı örgü kitabının olup olmadığını sordu ve kendisine bir tane ayırmasını söyledi.

Bilgisayarını kapattı, ceketini giydi ve evde çalışacağını bir kaç şeyi yanına aldı. Ofisin olduğu binadan çıkıp otoparka doğru yürürken bu seferki mücadelenin çantada keklik olduğuna karar verdi.

Yolda durup rehber kitabın yanı sıra biraz yün ve birkaç şiş alır hafta sonunu da okuyup alıştırma yapmakla geçirirdi. Milyonlarca insan örgü örmeyi biliyordu. Hatta büyükannesinin bir kenarda oturarak birbirine vurup tıkırdayan şişlerle ördüğünü hatırlıyordu. Eğer yaşlı, ufak tefek, romatizmalı bir kadın olan büyükannesi bunu başardıysa örgü örmek ne kadar zor olabilirdi ki?

KOMBATWhere stories live. Discover now