♣️11♣️

690 56 13
                                    

Hey,

Desteğiniz için teşekkürler!

Size sormak istediğim bir soru var. Bu hikayeden sonra Gece Yolu'nu okuyan biri var mı? Bunu cidden merak ediyorum. Okuyan varsa lütfen yorum yazsın :)

Sizi seviyorum, iyi okumalar ☺️

Bu arada Mayıs gibi başlayacak olan hikayemin tanıtımına göz atarsanız sevinirim. İşte linki;

http://www.wattpad.com/story/12498590-acemi-prenses ☺️

BÖLÜM 11

Martin'in arabasında alışveriş merkezine doğru yol alıyorduk. Yolculuğumuz çok sessiz geçiyordu. Bu da geçen her saniye sıkıntıdan ölmeme sebep oluyordu. Sonunda dayanamayıp konuşma başlattım,

"Ne yapıyorsun?"

Yüzüme soru sormamı beklemiyormuş gibi bir ifadeyle baktı,

"Kalbim çarpıyor, soluk alıp veriyorum. Bilirsin işte normal şeyler."

Kafamı sinirli bir şekilde salladım.

"Eğer böyle sinir bozucu bir şekilde konuşmaya devam edersen seninle arkadaşlığımı bitiririm."

"Oradan arkadaşlığına muhtaç gibi mi gözüküyorum?" Kaşlarını kaldırıp devam etti, "Asıl yardımıma muhtaç olan kişi sensin."

Sözlerinin dudaklarından dökülüp beynime ulaşması biraz zaman almıştı,

"Teşekkürler Yoda. Muhtaç olduğum arkadaşlığınla beni onurlandırdığın için."

Ona isim takmam üzerine keyfi yerine geldi. Sırtını koltuğuna iyice yaslayarak direksiyonu daha sıkı kavradı. Birkaç dakika içinde gelmiştik.

Alışveriş merkezinin devasa kapısından geçerken,

"Benden çok büyük şeyler beklemeni istemem, yani olmayan bir güzelliği dışa vuramazsın. Büyük beklentiler içinde olma."

"Neler başarabildiğime inanamazsın Monroe."

"Kendini ne sanıyorsun ki sen? Filmlerdeki başrol oyuncusu falan mı? Eğer öyleyse söyleyeyim, şu an bir filmde değiliz ve sen de bir büyük baba gibi bana soyadımla hitap etmekten vazgeç. Çok sinir bozucu."

Ellerini kaldırarak,

"Tamam, tamam bu kadar sinirleneceğini bilsem asla böyle bir şey yapmazdım," Eliyle bir mağazayı işaret ederek "Buraya bir bakalım." dedi.

***

Eve geldiğimde saat tam on ikiydi. Tekrar ediyorum on iki. Normal bir zamanda bu saatte eve gelsem annem beni öldürebilirdi. Ama kapıyı ağzı kulaklarında açtı ve tek söylediği şey,

"İyi vakit geçirdiniz mi?" oldu. Annem hala Martin ile aramızda bir şeylerin olabileceği kanısındaydı. Oldukça da yanılıyordu çünkü Martin sadece bir dost gibi geliyordu. İlerde aramızın çok iyi olabileceği bir dost.

Martin anneme kocaman gülümseyerek, "Çok iyi vakit geçirdik, büyük ihtimal bunu yarın akşam da tekrarlayabiliriz. Sorun olmaz değil mi?"

Resmen biz yarın da dışarı çıkıyoruz. Ama bundan Emma'nın haberi yok. Sizden de izin almıyorum gördüğünüz gibi dercesine konuşmuştu. Ağzım açık, anneme mahçup bir şekilde bakarken, annem gülümsemeye devam ediyordu.

"Tabii ki, kızımın senin yanında güvende olduğunu biliyorum Martin. Eskiden olduğunuz gibi yine bir arada olmanız müthiş bir şey."

Ne demezsin. Eskiden çok haz ediyorduk ya birbirimizden. Annemin suratına şu an koca bir tokat geçirip kendine gel demek istiyordum. Tabii sadece istiyordum.

EMMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin