39. Bölüm: Yanmak

Start from the beginning
                                    

Ayağa kalkıp yanlarına vardıktan sonra ikisinide öptükten sonra, "Hoşgeldiniz." demiştim.Şeker teyze dış kapıyı kapattıktan sonra mutfağa dönmüştü.

Kıymet duraklaya duraklaya, "Biz düşündükki böyle günlerde bize ihtiyacın olabilir. Ama istersen gidebiliriz." demişti. Sanki yanlış bir şey söylemekten korkuyormuş gibiydi.

"Evet," diye ekledi Umut.

"Hayır, saçmalamayın. Böyle düşündüğünüz için teşekkür ederim." dedikten sonra onları salona geçirdim.

"Bu Arzu. Psikoloğum ve aile dostumuz." derken işaret parmağımla Arzu'yu göstermiştim. "Bu Umut," Dedim ve Arzu'ya Umut'u gösterdim. "Bu da Kıymet." dedim son olarak Kıymet'i gösterip.

"Hoşgeldiniz çocuklar, tanıştığıma memnun oldum." diyen Arzu güler yüzüyle ikisine yanaşıp, selamlaşmıştı.

Arzu yerine dönerken, "Biz bahçedeyiz. Bir şey olursa çağırırsın." demiş ve salonun bahçeye açılan kapısına doğru yürümüştüm. Bahçenin kapısını açıp onların önden geçmesini bekledikten sonra arkalarından bahçeye geçip kapıyı kapatmıştım. Havuzun kenarında, çimlerin üzerine yerleştirilmiş olan puflara onları oturttuktan sonra havuzun diğer kenarında olan şezlongların üzerinde bulunan ince örtüleri kapıp yanımıza getirdim.

Örtüleri havaya kaldırıp, "Üşürüz diye düşündüm." deyip herkese birer tane örtü vermiştim. Geri kalan örtülerde ıslak çimin üzerine atmıştım.

"Serhan tüm belgeleri, elimizdeki tüm delilleri ve dün yaptığı konuşmayı davaya verdi." dedi Umut.

"Sabah ifade verirken onu gördüm. Sanırım o da ifade vermişti." dedim.

Cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir dal aldım. Dalı ağızımda sabitlerken sigara paketini kapatmadan önce Kıymet'e uzattım. Kıymet içmek istemediğini belirtircesine başını sallayıp elini önüne siper ettiğinde bu kez Umut'a doğru götürdüm paketi. Umutta istemeyince paketini cebime geri koydum.

"Okul resmi sitesinde son birkaç saat içerisinde atılan tüm yorumlar sizi işaret ediyor. Sen ve Elçin'i." dedi Kıymet.

"Biz diye bir şey kalmadı galiba." dedim Kıymet'e.

Sigarayı yaktıktan sonra çakmağı, pufun yanındaki plastik, küçük, beyaz masaya bırakıp içime çektiğim dumanı dışarı üflerken.

"İkinizde birbirinizi seviyorsunuz, Kuzey. Olay halen sıcak diye böyle düşünüyorsun." dedi Umut. Beni teselli etmek istercesine.

"Sanırım sadece sevmenin yetmediği bir noktaya geldik." diye yanıtladım. Kıymet başını üzgün üzgün sallayıp gözlerini havuza çevirdi.
"Çok seviyorum ama canım yanıyor." dediğimde Kıymet başını aniden havuzdan kaldırıp bana çevirdi.

Net bir sesle, "Seviyorsan canın yanacak." deyince zorla gülümsedim.

"Ben zaten hep yandım." dedim gülümsemeyi kesip.

Sigaranın külünü dökmek adına sigaraya parmağımla yavaşça dokundum. Bazı küller yere doğru bazıları ise yana doğru savrulmuştu.

"Her şey düzelecek." dedi Umut.

Anlıyordum beni teselli etmek istiyorlardı. Fakat benim teselliyle düzelecek bir moralim kalmamıştı. Ben o aşamayı çoktan geçmiştim.

"Biz anka kuşu değiliz, Umut. Küllerimizden tekrar doğamayız. Üstelik küllerimiz bu kadar dağılmışken asla." dedim.

Ne onların ne de benim kendimi teselli etmeye ihtiyacım vardı. Teselli olmaktansa gerçeklerle yüzleşmek daha mantıklı geliyordu. Boğulacağımı bile bile çırpınmak istemiyordum. Çünkü çırpınacak gücüm yoktu.

SİYAHIN ÖZGÜRLÜĞÜ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now