10.BÖLÜM: "GECENİN TİTREYİŞİ"

Start from the beginning
                                    

Ellerini saçlarımdan çektikten sonra arabanın arka tarafına doğru uzandı. Ne yaptığına bakmak için hafifçe kafamı çevirdiğimde, ince bir hırkayı aldığını gördüm.  Yapmak istediği şeyi anladığımda arkama yaslanmış olduğum koltukta hafifçe öne doğru eğildim. Birkaç saniye içerisinde vücuduma hafiften sıcaklığın yayılmaya başladığını fark ettim.

Dönüp ona baktığım zaman hâlâ üzerindeki  siyah gömleğiyle durduğunu gördüm. Bu ise kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Sen ne olacaksın?" Sesim ağlamanın ve soğuk havanın altında kalmamın bıraktığı etki ile pürüzlü bir tondaydı.
Baş parmağını ve işaret parmağını kaşlarımın üzerine getirerek  çatmış olduğum kaşlarımı elleriyle düzeltmeye çalıştı.

"Böyle daha iyi." Demesinin ardından baş parmağıyla hafifçe yüzümü okşadı. "Bir şey olmaz, üşümüyorum." Cidden mi Nevsal? Bu sözüyle bir şey söylemeden önüme döndüğümde birkaç saniye içinde evime doğru ilerlemeye başladık.

Caddeye baktığım zaman neredeyse bomboş olduğunu gördüm. Saatin gece yarısını geçmiş olmasından ziyade yağmurun etkisinin daha fazla olduğuna emindim. Caddeye bakarken öyle odaklanmıştım ki aniden göğün gürlemesi ile yerimden sıçradım. Nevsal'in kafasını hızla çevirip bana baktığını gördüğümde bakışlarımı ona doğru çevirdim. Gözlerinin içine baktığım an içimde büyük bir sıcaklığın hızla yayılmaya başladığını hissettim. Gözlerine bakarken dalmamak için bakışlarımı yüzünden aşağı indirdiğimde birkaç saniye içerisinde bir şey yok dercesine gözlerimi kapatıp açtım.

Tekrardan yolda ilerlemeye başladığımızda bu defa ona bakmaya başladım. Yüzündeki ciddi ifadeyle yola bakınıyordu. Yüzünün sağ tarafı ay ışığı ile aydınlanmıştı ve bu nedenle nadir bulunan bir elmas gibi parlıyordu. Birkaç saniye sonra bakışlarını bana doğru çevirdiğinde annesinden gizli bir iş yapıp da yakalanan küçük bir çocuğun yaşadığı telaş, anlam  veremediğim bir şekilde benim içimde oluşmaya başlamıştı.

"Geldik." Bakışlarımı arabanın penceresinden dışarı bakmak için  çevirdiğimde evimin önünde olduğumuzu gördüm.

"Evet." Şu an yanından ayrılmak istemiyordum ancak duramayacağımı biliyordum. İçimdeki Lina'nın "Hayır, yapma." haykırışlarına rağmen, ellerim hırkayı çıkarmak üzere omuzlarıma gitti.

"Çıkarma. Sende kalsın." Sesi, itiraz istemediğini açık açık belli ediyordu. Başımı onaylarcasına salladıktan sonra, ellerim kapıyı açmak üzere kapının koluna gitti.

Arabanın içini soğuk hava doldurduğunda omuzlarımdaki hırkaya daha sıkı sarıldım. O anda dakikalardır üzerimde olan hırkaya sinmiş olan kokuyu hissettim. Nevsal'in kokusu fazlasıyla hırkaya sinmişti ve bu kokuyu aldıkça gözlerimi kapatmamak için direniyordum. Kendimi toparlayıp arabadan indikten sonra yağmurun durduğunu ancak çiselediğini fark ettim.

Ağır adımlarla ilerlediğim anda Nevsal de arabadan indi. Önümde durduğu zaman bu defa gözlerimi kaçırmak yerine dikkatli bir şekilde gözlerine baktım. Gözlerimiz, kısa bir süre buluştuktan sonra kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Yutkunduğu zaman adem elması küçük bir kayık gibi aşağı hareket etmesinin ardından eski yerini aldı. Dudaklarımı adem elmasına dokundurup, şah damarına yakın olmak istiyordum. Aramızda bir nefeslik mesafenin bile olmasını istemiyordum ve bu his beni nedensizce endişelendiriyordu.

İHTİRASWhere stories live. Discover now