Bir kaç dakika sonra yaşlı adam beni güçlükle içeride duran kırmızı rengi ile göze çarpan büyük bir kanepenin üstüne yatırdı.Benim ise parmağımı kaldıracak dahi gücüm kalmamıştı.Bulanık görüşüm içinde bir karartı haline dönüşmüş yaşlı adam ise beni yavaşça kanepeye bıraktıktan hemen sonra yanımdan uzaklaşmıştı.

Bulunduğum bu küçük odanın içerisine insanı cezbeden bir yemek kokusu sinmişti.Bir de buna eşlik eden metal sesleri geliyordu.Ben bir hayli dikkatimi çekerek kulaklarımda adeta yankı yapan bu sesin kaynağını algılamaya çalışırken tüm gücümü toplayıp başımı hafifçe yukarı kaldırdım.Güçlükle ve karartı halinde gördüğüm yaşlı adamın elinde tutuğu gümüş rengi ,üzerine vuran ışık ile birleşerek  daha da parlak hale gelmiş olan ve  bir hayli gözlerimi alan metal bir kaba ocakta duran ve tıpkı o metal kap gibi parlayan çaydanlıktan sıcak su dolduruyordu.

Ben başımı daha fazla havada tutamayıp tekrar başımı aşağı indirdim..Bir kaç dakika sonra tüm sesler kesilmiş bu küçük odada  yalnızca karartı şeklinde gördüğüm yaşlı adamın ayak sesleri  hakimdi.İçinde tam olarak neler olduğunu anlayamadığım ve yine aırı parlaklığından dolayı algılayabildiğim metal bir tepsi ile birlikte yaşlı adam yanıma yaklaştı ; iyice eğildi.

Yaşlı adam elini tepsiye götürdü ve az önce içine sıcak su doldurmuş  olduğu o kaba daldırmış olduğu bir bez parçası olduğunu düşündüğüm beyaz bir şeyi yaramın üzerine bastı.Linda 'nın atmış olduğu o kurşunun açmış olduğu yaranın üzerine  basılmış olan bez parçasının sıcaklığı hissedebiliyordum..Ben adamın yarama ne yapacağını algılamaya çalışırken yorgun bedenim daha fazla dayanamadı ve bir anda gözlerim karararak göz kapaklarım aşağı düştü..

Karanlık..zifiri karanlık.. Ensemde ölümün dondurucu nefesini adeta hissediyor onunla cebelleşiyordum..Boğulmak üzere olan bir kuşun kanat çırpınışları gibi..

Ölüm.. onunla baş başa  kaldığınızda aslında ne kadar yalnız olduğunuzu anlıyorsunuz..Bir kum saati gibi hızla akan zamanın içinde hapsolmuş hayatınızı yaşarken farkında olmadığınız her şeyi insanın yüzüne bir bir vuruyor sanki..Hatta içinize işliyor ilmek ilmek..Yaptığınız tüm hatalar..Fedakarlıklar..Hatta o küçük önemsiz detaylar bile..Gözünüzün önüne geliyor..Geri dönüp her şeyi değiştirmek istiyorsunuz..Fakat ölüm kalkmanıza izin vermiyor..


Hayat ile ölüm arasındaki ince çizgide bir o yana bir bu yana savruluyorsunuz..Ölümün soğuk nefesi sizi kendi yanına çekerek tüm bedeninizi sarmaya çalışırken..Bedenin son çırpınışları ise çizginin diğer tarafına geçmeye çabalıyor..

Çıkmaz bir yolun sonuna gelmiş gibi..Çaresizce bekliyorsunuz.. Hangi tarafın galip geleceğini..Ölümün sessiz işkencesi devam ederken..

 Nefes..İhtiyacım olan şey..Bir parça içime çekebilmek için bedenim çırpınırken ölümün soğuk rüzgarı onu alıp götürüyor benden..Almış olduğum o son nefes aşağı inemeyip boğazımda düğümlenip kalıyor sanki..Yaşamın  tüm bağları teker teker kopuyor o anda..Hiç bir şey hissetmiyorum..


Ruhum ölüm ile cebelleşmekten yorgun düşmüş bedenimi terk etmek için hazırlanırken o anda ciğerlerime doğru bir hava akışı geldiğini hissettim.Boğazımda düğümlenip kalmış o hava nihayet çözülüp aşağı inmeyi başarabilmişti..


 ''Sanırım galip gelen yine ben olmuştum..Ölümün parmakları arasından kayıp gitmiştim.. ''

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now