JACK 'İN PLANI

Começar do início
                                    

Yani bulunduğumuz yer şehirden bir hayli uzak ve bölgenin sonuna yakındı..

Mağaranın hemen aşağısına ; John ' un grubuna katılmış insanların oluşturmuş olduğunu düşündüğüm tahtan yapılmış küçük kulübeler ile kurulmuş küçük bir köy bulunuyordu ve John beni oraya götürmüştü.

Köyün tam ortasında ateşler yakılmış ve yemek pişiriliyordu. Büyük çoğunluğu iri yarı ,kaslı ve hapisten kaçmış bu İnsanlar ise tek sıra halinde dizilmiş;büyük kazanların içinde ağır ateşte kaynatılmış olan yemeklerden alabilmek için sabırsızlıkla bekliyorlardı.

John ise bu uzun sıraya hiç girmeden direkt olarak en öne geçip liderlik vasfını kullanmış ve sırada bekleyen diğer insanlar bu duruma hiç ses çıkartmamıştı .John yemeğini aldıktan sonra hemen arkasında durduğum için sıra bana gelmişti.Elleri parkinson hastalarını andırırmışcasına titreyen yaşlı adam kazanı bir kez karıştırdıktan sonra tahtadan oyarak yapılmış yemek kaplarından birine haşlanmış patates diğerine ise bir kase çorba koymuş ;

etrafı kırış kırış olmuş küçük koyu kahve gözleri ile hemen yanında bulunan büyük masada gelişi güzel dizilmiş ve küçük bir tepeyi andıran bayat ekmekleri işaret etmişti.

Ben bu masadan doyabileceğim miktarda ekmek aldıktan sonra yemyeşil göz alıcı derecede parlak çimenlerin üzerine oturmuş beni bekleyen John 'un yanına gittim.

John ile birlikte yumuşak çimenlerin üzerine bağdaş kurmuş gayet sessiz bir şekilde çorbamı yudumlarken ormanın içlerinden fakat uzaklardan gelen büyük bir gürültü dikkatimi çekti.Bu sesi anlamlandırmaya çalışırken ağzımda ki lokmayı bitirip ;

''Uzaktan gelen bu gürültüde nesi ? ''

Çorbasından almış olduğu kaşığı ağzına götürmek üzereyken aniden duran John ;

''Endişelenme Jack ,her gün bu saatlerde ormanın içine kurulmuş ray sisteminin üzerinden Kaliola 'ya ait trenler geçiyor.''

''Peki bu trenlerin içinde ne taşınıyor ? ''

diye tekrar bir soru daha yönelttim ekmeğinden bir parça ısırık aldıktan sonra kaşığındaki çorbayı yudumlayan John'a

''Açıkçası hiç bir fikrim yok. ''

John 'un bu cümleyi kurması üzerine trenlerin içinde ne taşıyor olabileceğini düşündüm ;madenden çıkarttıkları ürünler taşınıyor olabilirdi yahut tarım alanlarından üretilen erzaklar taşınıyor olabilirdi.Veya daha da önemli olan bir şey ;silah taşınıyor olabilirdi.Bunun üzerine John'a ;

''Bu trenlerin içinde silah taşınıyor olabilir mi ?''

''Bilmiyorum fakat Kaliola zombilere karşı bölgenin tamamına büyük duvarlar yapıp bölgeyi tamamen onlardan temizlediğinden beri Kaliola silahları kendi merkez güvenlik birimi sorumlularına bile kullandırtmıyor . Ürettiği silahları sadece ve sadece bölge savunma bölgelerindeki ordu kullanabiliyor.Neden merkeze silah taşısınlar ki ? ''

John 'un söyledikleri kulağa mantıklı geliyordu.Fakat içimde hala silinememiş bir his silah taşıdıklarını söylüyordu.Nihayet tahtadan oyularak yapılmış kasesindeki çorbayı bitiren John 'un yüzüne bakarak ;

''Yinede içimden bir his silah taşındığını söylüyor.John, bu trenlerde ne taşındığını öğrenmeliyiz.''

John kızgınlığını belli eder bir şekilde sesini yükselterek ;

''Bu çok tehlikeli Jack ,bunu yapamayız ! ''

John 'un bunu yapmak istemediğini anlamıştım fakat yinede bir umutla bu durumu üsteliyordum ;

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Onde histórias criam vida. Descubra agora