Hayatta bedava olan her şey zor gelir bana. Mutluluk, sevgi, huzur, aşk,güven hepsi bedavadır ama hiç bir zaman bunlar bir araya gelmez. Ve değişmez bir kural vardır, mutlaka bi taraf sadece sever öbür taraf hikayeyi hemen bitirmek ister. Bi taraf gelecek bi kelimeden mutlu olurken öbür taraf binlerce kelimeden bile mutlu olmaz.
Bizim hikayemizde de yavaş yavaş sona geliyoduk. Ben ki haftalar önceden de anlamıştım. Konuşmaları davranışları değişmişti iyice gitmek için zemin hazırlamaya çoktan başlamıştı bile. İşte 14 Şubat geliyordu biz 4 gün önceden annemle hediye almaya gittik. İlk defa bu kadar ciddi bir şekilde anneme söylemiştim bir kız arkadaşım olduğunu. Mağazalara giriyorduk beğenmiyordum hiçbir şeyi en sonunda bi yere girdik annem seçti hediyeleri çok da severek almıştı da zaten. O gün çok mutlu dönmüştüm eve. Çabucak günler geçsin de o 14 Şubat gelsin istiyordum. 13 Şubat günü işte sabahtan bi güzel mesaj hazırladım, video yaptım ama bi ayrıntıyı unutmuştum. İnternet paketim yenilenmesine çok vardı. Bizim Kerep ve Mustafayı çağırdım bizde kaldılar. Onlar sayesinde video ve mesajı gönderdim. Ama uyuyordu görmemişti o uyudum uyandım ve mutlu bir sabah olacağını anlatan mesajlar birikmişti bile heyecandan tekrar tekrar okuyordum.
14.02.2017 son buluşma işte o gün aynı yerde aynı saatte ordaydık. Her zamanın aksine o gün saçlarını örmemiş düzleştirmiş ve açmıştı. Gözleri her zaman olduğu gibi aşkla bakıyordu. Her zaman o sarılırdı bana ama ben sarıldım bu sefer doya doya sarıldım belki de son kez sarılacağımı biliyor gibiydim. Hediyesini verdim, hediyemi verdi. Evine bıraktım sonra eve gittim hediyeyi açtım içimde bi tane polar bi de not 'seninle beraber mutlu yarınlara seni çok seviyorum ponçik sevgilim'. Acayip mutlu olmuştum. Aldıpım en güzel hediyeydi o belki de bana onu hatırlattığı için öyle geliyodur.
O gün çok mutlu olmamın nedeniyde belki de gelecek günlerde hiç olmadığım kadar mutsuz olmak. O notta mutlu yarınlara demişti biz sadece iki mutlu yarın geçirmiştik. Ve 39 gün sona ericekti. Günümüz aslında güzel başlamıştı. Mutluyduk işte veya ben öyleydim bilmiyorum. Okulda bi arkadaşı bunun telefonunu almış ve bana salak saçma 3 tane mesaj atmıştı. Durmadım ben cevap verdim. Sonra prenses aldı telefonu biraz trip attım mal gibi, ardından buluşucaktık işte o gün gitmedim keşke gitseydim ama gitmedim. Böyle ben uyuyup uyanınca iyi şeyler olucağına inananlardanım. Uyandığımda tek bi mesaj "bu gün bana bişey deme Berat". Ardından 11 tane mesaj geldi en sonunda da bitirmişti bizi. O gün uyandığıma pişman oldum. Haberi aldığımda gözlerim dolmuştu zor duruyordum ağlamamak için, bizimkilere falan söyledim bitti diye sağolasunlar o gün beni yanlız bırakmadılar. 20 dakka sonra dışarıya çıktık. Bizim burda ara sokaklardan birine girdik, başladım ağlamaya hıçkıra hıçkıra ağladım bir çocuk gibi. Evinin orda oturdum bekledim ama gelmicekti. Belki de çok sevdiğimden di gitmesi veya hiç sevmemişti bile. İşin kötü tarafı ben hala ilk günkü kadar sevmem vazgeçmemem, o aldığı hırkayı sırtımdan hiç çıkarmamam.
Ayrılığın ertesi günü Cuma. O gün ağlama duygusu yoktu sabah. İlk ders bedendi. Her şey yolunda gibiydi ama aslında yolunda değildi. Böyle maç falan yapıcaktık ben ki maç yapmaya bayılırım. 15 dakka falan oynadım sonra boğazımda bişey düğümlendi. Sınıfa çıktım kulaklıklarımı taktım başladım ağlamaya. Çocuk gibi ağlamıştım ertesi gün daha berbattı zaten.
Cumartesi bekar evine geçtik güzel başlamıştı gün. Yemek yedik çay içtik okey falan oynadık her kez köşesine geçti. Kereple ben aynı koltukta oturuyorduk. Başladım ben bizim 39 günümüzü anlatmaya her dakikasına kadar aklımdaydı. Bir yandan da hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Bir kişi beni üzmüştü 4 kişi biz ağlamıştık.39 GÜN
40,320 SAAT
2,419,200 DAKİKA
32,255 MESAJ
11 BULUŞMA
Sonuç mu benim açımdan mutsuz son, o hala mutlu. Onun mutluluğu yetiyor bana zaten.