Bölüm 24 / FİNAL

5.9K 263 71
                                    

Sık nefes arasında gözlerimi aralayarak bakmaya doyamadığım gözlere baktım. Boynumdaki yüzünü çekerken eş zamanlı olarak beni de kaldırdı. Salonda oluşan alkış tufanı heycanımı her saniye arttırıyordu.

Rüzgar'ın elinden tutarak seyircilere selam verdim ve arka tarafa yürümeye başladım. "Bileğin?" yüzümü düşünceli sevgilime çevirerek sahte bir gülümseme bahşettim. "İyi." aslında değildi. Çok ağrıyordu ama şuan bunu düşünmek istemiyordum ya da Rüzgar'ı daha fazla endişelendirmeyi..

"Kumsal!" sesin geldiği tarafa bakarak Doruk'a gülümsedim. Bütün öğretmenleri gururlandırdığıma emindim. Hem Doruk'la hem de Rüzgar'la mükemmel performanslar sergilemiştim. Yanıma yaklaşarak elini koluma koydu ama gözleri Rüzgar'a döndüğü an geri çekti. Rüzgar'ın yüzünü görmüyordum ama kıskançlığının yüzüne yasdığını hissediyordum.

"Mükemmeldin! Sana bayıldıklarına eminim!" heycanım yüzüme yabırken gülümsemem iyice büyüdü. Umarım Doruk'un dediği gibi bana bayılmışlardır! "Teşekkür ederim." bakışlarını benden çekerek tekrar Rüzgar'a döndü ve başıyla hafifçe selam vererek yanımızdan uzaklaştı.

Müdüre mezunları dilomalarını vermek için sahne çağırırken bende Rüzgar'a döndüm. Ayağımda ki hafif topuklu ayakkabılırım boyumu uzatmıştı ama ona yaklaşamamıştım.. Kollarımı boynuna dolayarak onu kendime çektim. "Fazla yakışıklı görünüyorsun!" elini belime koyarak bedenimi bedenine yasladı. "Sende bu elbise içinde fazla dikkat çekiyorsun!" hafif sinirli çıkan sesi beni güldürmüştü. Ah benim kıskanç sevgilim! Aslında haklıydı. Bu kırmızı tango elbisesi çok seksiydi ve bende doğal olarak çok dikkat çekiyordum.

"Kumsal!" evet bugün ismim çok sık söyleniyordu. İstemesemde Rüzgar'ın kollarından ayrılarak arkamı döndüm. Mert ve Gökçe bize doğru geliyordu. Gökçe bana sıkıca sarılırken heycanla konuşuyordu. "Ahh, tatlım! O kadar mükemmeldiniz ki! Dans etmek sana çok yakışıyor.. Bütün salon sana hayran kaldı! Ayrıca bu elbisenin içinde ne kadar güzel durduğunu söylemeden de geçemeyeceğim."

Rüzgar yanımda homurdanırken bende ona kıkırtılarımla eşlik ediyordum. "Gökçe buraya gelme sebebimizi unutuyorsun?" gözlerim Mert'e kayarken kaşları istemsizce çatmıştım. Ne için gelmişlerdi ki?

"Ahh, doğru! Canım Barış Hoca  ve Seda Hoca hemen onları bulmanı istiyor." Gökçe'yi başımla onayladım elmi sımsıkı kavramış olan sevgilimin yanağına bir öpücük kondurdum. "Ben gidip hocalarla konuşayım. Seni sonra bulurum?" aynı şekilde yanağımı öperken elini elimden ayırdı. "Bu iki deliyle olacağım."

Yanlarından ayılarak sahne arasından çıkarak koltukların oraya yöneldim. Sahnenin yanındaki merdivenlerde duran Seda ve Barış Hocayı gördüğümde adımlarımı o tarafa yönlendirdim. Yanlarında duran iki adamla oldukça koyu bir sohbet içinde görünüyorlardı.

Yaklaşınca hafifçe boğazımı temizleyerek kendimi belli ettim. "Gel Kumsalcım bizde senden bahsediyorduk." kalbim hızlanırken yanlarına iyice yaklaştım. Benden mi bahsediyorlardı! O zaman bu iki kişi tahmin ettiğim kişiler miydi? "Bunlar Amerika'nın en iyi okullarından geliyorlar. Her yıl bir kaç öğrenciye burs veriyorlar. Bende onları bu yıl seni görmeleri için gösterimize çağırmıştım."

Gözlerim heycanla giderek büyürken ne diyeceğimi bilemiyordum. Onların geleceğinden haberim vardı ama Barış Hocanın onları bizzat benim için çağırmış olması bambaşka bir durumdu.

Adamlardan biri bana dönerek elini uzattı. İngilizce konuşuyordu lakin bunca zaman sırf bunun için çalışmıtı.

"Merhaba Kumsal Hanım. Ben James!"

ÜVEY KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin