FİNAL

33.8K 1.8K 779
                                    




Sessizlik, aldığımız nefeslerin sesleri haricinde bozulmadan hükmünü sürdürmeye devam ederken derin bir nefes alarak sırtımı geriye yaslayıp rahatlamak istedim.

Yarım saat daha bu şekilde geçerken hiç konuşmamıştık; ta ki araba durana kadar. Nart arabayı durdurup kemerini çözerken kalbim yerinden çıkmak istercesine atmaya başladı. Yerinde durmak istemeyip âdeta onun avuçlarına kendini atmak isteyen kalbimin atışlarını dizginlemeye çalışmak adına birkaç nefes verip sakinliğimi korudum.

Arabadan indikten sonra gelip kapımı açmış ve elimden tutarak beni de indirmişti. O an nerede olduğumuzu çok az gelen seslerden anlayabilmiştim.

Ormandaydık.

Nart'ın varlığını yanımda hissetmediğimde ellerimi uzatarak onu aradım. Bagajın açılma sesi kulaklarıma dolduğunda dikkatli adımlarla arka tarafa geçmeye çalıştım ama ayağımın sert bir cisme değmesi sonucunda yere kapaklanmaktan kaçamamıştım.

Nart anında yanıma gelerek beni kaldırırken, "İyi misin?" diye sordu.

"Çok iyiyim!" Sesimin sitemli tonuna karşılık herhangi bir tepki vermeden eğilip pantolonumu temizledi ve sonra uzaklaştı.

"Gözlerimi açmayacak mısın?"

Onaylamayan mırıltıyla, "Hayır," dediğinde ayağımı yere vurdum. Güldü.

Nart bagajı kapatarak yanıma yaklaştığında varlığını hisseden kalbim, çoktan bir ırmaktan daha şiddetli şekilde coşmuştu.

Yanıma sokularak elimi kavradığında onu takip ettim. Ayağımızın altında hışırdayan yapraklar eşliğinde bir dakika kadar ilerledikten sonra durduk. Daha doğrusu Nart aniden durmuş, ben de ona çarparak yerime mıhlanmak zorunda kalmıştım. Nart bana dönerek elini gözüme taktığı fulara getirdi. Fuları tek hareketle çözdüğünde gözlerimi rahatsız eden aydınlıkla yüzümü buruşturdum.

Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdığımda başını eğip bana bakan kişiyle göz göze geldim.

Nart.

Onu görmek sanki gecenin tutukladığı ruhumun güneşle kavuşması gibiydi.

Aldığım nefesler onu gördüğüm an düğümlenip bir yerlerde takılı kalmış ve göğsüme ulaşmamıştı. Çünkü kalbimin sıkıştığını hissediyordum. Sarıyla kahverenginin kavga ederek renklerini yaymaya çalıştığı kirpiklerinin üzerinden bana bakarak hafifçe gülümsedi.

"Yeşil." Büyülü sesinden etkilenen hava hafif bir rüzgâr savurdu bana doğru. Böylece saçları hafifçe kıpırdar gibi oldu. Birkaç asi tutam alnına düştüğünde gülümseyerek parmaklarımla saç uçlarına dokundum. Parmak uçlarımı yaksa bile saçlarına dokunarak onları özenle yana doğru taradım.

Nart, ona dokunduğum an gözlerini kapattı. Bu duygu yoğunluğuna sığınarak eğilip sol göz kapağını öptüm. Afallayarak gözlerini açmak istediğinde işaret parmağımla tekrar gözünü yumup bu sefer sağ gözüne bir buse kondurdum.

Can çekişir gibi, "Yeşil," dedi tekrar. "Nefessiz kalmış gibi hissetmem normal mi?"

Gülümseyerek elimi saçlarına götürdüm tekrar. "Normal."

Soluklarını düzenlemeye çalışarak gözlerini benden ayırıp saçlarında gezinen elimi tutarak geri çekildi. Böylece arkasında sakladığı şeyi görmüş oldum. Önümde oldukça küçük ve tatlı bir kulübe belirirken nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım.

Nart elimi tutarak ilerlememe yardımcı olurken aynı zamanda konuşmaya başladı. "Bu kulübe halama ait. O ormanlara âşık bir kadın." Başımı salladığımda elindeki çantayı kavrayıp kulübeye doğru ilerledi. "Ben küçükken bu civarlara pikniğe gelmiştik. Pek ailemle vakit geçirdiğim söylenemezdi tabii. O yüzden nasıl seviniyorum, anlatamam. Neyse işte geldik piknik yapıyoruz. Karşımdaki, tam olarak görmek istediğim aile tablosuydu. Babam mangal yapıyor, abim ona yardım ediyor, annemse diğer işleri hallediyordu halamla beraber. Ben ise o anları beynime kazımak için sadece izliyordum. Babamın, annemin her hareketini, mimiğini unutmamak için gözlerimi kısmış onları izliyordum."

YEŞİLİ SEVMEKWhere stories live. Discover now