7 ekim 1996
Yağmur camlara saldırı düzenlemişcesine yağıyordu .O kadar hızlı ki camın kırılması an meselesi . O cama hışımla vuran yağmur seslerini hissedecekmişim gibi elimi buğulu camın üstüne getirdiğimde , parmak uçlarımda sadece soğu hissettim . Buğudan gördüğüm kadarıyla orman yolunu sis kaplamıştı .
Nedensizce aklıma şu soru düştü aklıma " bu yaşına kadar ne zaman özgürce yaşadın " . Bu soruya cevap vermek hele ki bu soru gibi daha binlerce soru beynimi istila ederken cevap vermek çok zordu.
Bir ürperti geçti içimden , sanki arkamda biri vardı . İlk önce cesaret edemedim ama korkunun ecele faydası yoktu ...
Arkama döndüğümde ilk başta ne olduğunu anlamadım . Duvarda kanla yazılmış olan ÖLÜM ÇOK YAKIN .. yazısı tüylerimi diken diken hale getirmişti . Kendimi var gücümle dışarı attım . Bu imkansızdı ,bu kadar sessiz olmaları , belki de sadece bilinçaltımın bana oynadığı bir oyundu çünkü böyle bir şeyin olması saçmalık. Geri merdivenlere döndüm . Odamın kapısı yarım bir şekildeydi , yavaş bir şekilde kapıyı ittim . Gıcırtıyla açıldı , bu ses ortamı dahada korkunç hale getirdi . Duvardaki yazı hala duruyordu .Artık emindim . Duvara yaklaşıp elimi yazının üstüne getirdim . Parmağımı geri çektiğimde kanın kurumamış olduğunu fark ettim . Çok hızlılardı . Bu beni daha ürkütüyordu .
Sesimi duymuş olan korumalardan biri içeri girdi . Olanları anlattığımda hiçbir şey görmediğini söyledi . Artık delirmek üzereydim . Sahildeki kadınların gidişi , duvardaki kan ...
Dünkü olanlardan sonra hava bana geçtiğini müjdelermişcesine güneşliydi . Yağmurdan sonraki o müthiş kokuyla beraber orman yolunda yürüyorduk . Amacım sahildeki kadınları bulup korkmalarını öğrenmek ama sanmıyorum sahilde olduklarını .
Deniz kokusu burnuma geldiğinde vücudumu bir rahatlama aldı .Kadınları bulmak amacıyla ayakkabılarım kuma gömüle gömüle yürüyordum . Sandığımın aksine kadınlar bir çifte gül satmaya uğraşıyorlardı . Falcı kadınla göz göze geldik , bir telaşlandı , gözlerini kaçırdı sanki hiç görmemiş gibi , anlamadım .
Yanındaki çiçekçi kadına bir şeyler söyledi .Bana doğru eteklerini savura savura gelmeye başladı . O yürürken arkasındaki çiçekçi kadın peşinden geliyordu . Ben ilerlemeye başladım , nitekim o benden daha hızlı yürüyordu . Bir metre ilerideki banka oturdu .
" Gel oğlum " oturdum yanına . Çiçekçi kadın yanımızdan yürüyerek gitti .
" Sen kimsin abla? " sorumu es geçerek
" Oğlum bir daha beni rahatsız etme ! benim işimi aksatıyorsun "
" Zararın neyse karşılarım . Sen yeter ki o gün niye kaçarcasına gittiğini anlat "
" peki " bir off çekti. " Bazı insanlar bu dünyaya ait değildir .Onların ailesi başka bir yerdedir . Onlar tılsımlıdır . Nasıl ki bir aşk, bir hayvan tılsımlıysa insanlarda tılsımlıdır ve sen onlardan sadece bir tanesisin. Sen büyülüsün ,sen mühürlüsün anla oğlum sen bu dünyaya ait değilsin! " "Ücretimi alıyım " Elini bana doğru uzattı . O şokla kadına bütün paramı verdim . Anlamıyordum bu nasıl olabilir .
MELİKE ÜLKER
YOU ARE READING
TILSIM
FantasySiz insanlar bu uçsuz bucaksız evrende tek başına olduğunuzu mu sanıyorsunuz ? Yanılıyorsunuz. Aynı sizin gibi zanneden Eslem talihsiz bir araştırmanın sonucunda evrende tek olmadığımızı anlar . Ünlü iş adamı olağanüstü bir şekilde ortadan kayb...