6 ekim 1996
Güneş bulutların arkasına saklanmıştı, birde üstüne sis eklenince sonbahar ayları çekilmez olurdu benim için . Her zaman olduğu gibi hırkamı aldığım gibi evden fırladım . Durduğumda orman yolundaydım .
Etrafa saçılmış olan yaprakların sesi , çıplak ağaçların üzerinde ki kuşların sesi ile bütünleşince benim için dünyanın en güzel parçası olurdu .
Etrafa baktığımda hiç kimse yoktu. Ben bu insanları anlamıyorum . Dünya sonsuzmuş gibi yaşıyorlar ,o tek pencereli odalarındaki camdan dışarı bakmak ile yetiniyorlar . Ben onlardan değilim ve asla olmayacağım .
Sahile geldiğimde sadece bir köpek vardı . Gittim köpeğin yanına oturdum. başladım anlatmaya...
inana biliyor musunuz ? köpek bile sözümün bitmesini beklemedi , gitti. Galiba ben sıkıcıyım .
Dalgalar ayakkabılarımı ıslatıyordu . Deniz şiddetlendi , o kadar hızlı ki artık dizlerimde ıslanıyordu.Geri kaydığım da birinin daha sahilde olduğunu anladım.
Ah be ablacım .Buraya çiçek satmaya gelinir mi ? İnsanların hapis hayatı yaşadığı o binalara gitmeliydi .
Kadın yanıma geldi " genç adam gül alır mısın ?" arkasındaki kadın da " oğlum gel el falına bakıyım" her ikisine de tamam dedim ama bilmiyordum ki bu masumane görünen falın hayatımı değiştireceğini . Kadın sakince " elini getir oğlum "dedi .Elimi uzatım . İlk önce gözleri büyüdü ondan sonra yanındakini dürttü ve yürümeye başladılar hatta koşmaya ." Abla ne oldu?" Çiçekleri unutacak kadar ne olabilir ki?
MELİKE ÜLKER
YOU ARE READING
TILSIM
FantasySiz insanlar bu uçsuz bucaksız evrende tek başına olduğunuzu mu sanıyorsunuz ? Yanılıyorsunuz. Aynı sizin gibi zanneden Eslem talihsiz bir araştırmanın sonucunda evrende tek olmadığımızı anlar . Ünlü iş adamı olağanüstü bir şekilde ortadan kayb...