1.11

72 13 7
                                    

Çalan şarkı: bizim şarkımız.

Kulaklıklarımı kulaklarıma iyice bastırdım ve müziğin sesini biraz daha açtım.Diğer öğrencilerin kahkahalarını ve ya yuhalamalarını duymak istemiyordum.

Telefon konuşmalarımız kısalıyor
Ve sahip olduğumuz gece uzuyor
Cevaplamayı kestin
Ve seni o kızla gördüm

Son olanlardan sonra kimseyle konuşmaz oldum.Onların arkadaşım olduğunu düşünmüştüm.Ama her zamanki gibi yanılmışım.

Beni özlediğini söylüyorsun
Bir saniyeliğine özel hissediyorum
Ama arkanı dönüp bana gösteriyorsun ki
Kastettiğin bu değil

Geçen çarşamba okula asılan fotoğraflarım çıkarılmış olsa da herkes fotoğrafları görmüştü.Zaten görmeseler de bilirlerdi.Fotoğraflar internete de yüklenmişti çünkü.

Geçen Eylül'den beri sesli mesajını dinliyorum
Bahse girerim terk ettiğini hatırlamıyorsun
Sahip olduğum tek şey
Bendeki son parçan

Kulaklıklarımı çıkardım ve sabah duyurusunu dinlemeye başladım.

"Bayan Sunset Ann Blake lütfen müdürün odasına.Bayan Sunset Ann Blake lütfen müdürün odasına."

Bunu beklemiyordum işte.Bu tarz olaylar konusunda ilgisiz bir müdürümüz vardı.Evet, başına bu tarz bir şey gelen ilk kişi değildim.Okulumuz ne kadar bölgede tanınmış olsa da olaylar eksik olmuyordu.

Küçük kahkahalar arasında müdürün odasına doğru yürüdüm.Çöp kutusundaki fotoğraflarımdan birkaçı yere düşmek üzereydi.

Christian'ın fotoğrafını öpüp üstüne kırmızı rujla kalp çizdiğim resimler.Bunu çekmelerine neden izin vermiştim ki?Sinirle müdür odasının kapısını tıklattım.

"Gir. "

"Beni çağırtmışsınız."

"Otur."

"Geçen çarşamba olanlar ile ilgili ise eğer ko-"

"Hayır.Konu bu değil."

Rahatlamalı mıyım?Yoksa sinirlenmeli miyim?Benim başıma neler gelmiş hala konu bu değil diyor.

"Evet.Sizi dinliyorum."

"Christian Michael Cimorelli.Onun hakkında son zamanlarda bir şey duydun mu?"

"Bunu neden bana soruyorsunuz?Christian'ın okulda bir çok arkadaşı var.Istiyor-"

"Ailesi sana verilmesini istediği bir video getirdiler.Sunset...Açık konuşacağım.Christian...3 gün önce intihar etti."

Dolan gözlerime aldırmadan konuşmaya çalışıyordum.

"P-peki...Ne varmış videoda?"

"Senin bakmanı istedikleri için açmamışlar.Istiyorsan seni alması için anneni arayabilirim.Ne dersin?"

Hızlıca kafamı salladım.

15 dakika kadar sonra annem okulun  önündeydi.Arabaya bindiğimde eve dönmemin fotoğraf faciası hakkında olup olmadığını sordu.Kısaca hayır diyerek cevap verdim.Videoyu deli gibi merak ediyordum.

Eve geldiğimizde kendimi direk odama attım.Bilgisayarın başına oturdum.Videoyu sürücüye koydum ve gelen bildirimden sonra video açıldı.Ekranımın tam ortasında duruyordu.O kusursuz yüzü, dağılmış saçları ve üstündeki kısa kollu siyah tişörtle cennetten dünyaya düşmüş bir melek gibi görünüyordu.

Telefonum da bizim şarkımızla çalıyordu.

Bazen bazı şeyler bitmek zorundadır
Bazen açıklayacak hiçbir şey yoktur
Ama ben biliyordum
Ekim bitmeden önce gidiyordun

Gözlerimdeki artık durduramadığım yaşlarla telefonumun sesini kıstım ve videoyu başlattım.

"Merhaba, Sunset.Beni tanıdığını umuyorum bu yüzden ismimi söyleme gereği duymuyorum."

Arkadaki hafif müzik ve o harika sesi bir bütün oluşturuyordu sanki.

"Bu tarz şeyleri uzatmayı sevmem.Hemen söyleyeceklerime geçiyorum.Benden hoşlandığını biliyordum.Hem de en başından beri."

Ekranın ortasında bir yazı belirdi:

Yalan söyledim.
En başından beri değildi.

Ölmeden önce yalan söylemek istemiyordu demek ki.Ağlamama küçük hıçkırıklar eşlik etmeye başladı.

"Ve yine bekletmeden diğerini de söyleyeceğim.Çok güzelsin ve zekisin. Kendine haksızlık ediyorsun.Seni tanıyorum ve biliyorum ki çok mutlu olacaksın.Ama üzgünüm.Yanında olmayacağım."

"O güzel gülüşün, büyüleyici sesin, ceketinin kollarını avuç içine kadar çekmen, belindeki gamzeler...Sanki, Tanrı seni özenle yaratmış gibi."

"Mükemmelsin Sunset.Şimdi kimse mükemmel değildir saçmalığına girecek ya da aşktan gözümün kör olduğunu falan düşünecekesin, eminim.Ama hayır Sunset.Sen gerçekten mükemmelsin."

"Ölmeden önce sana söylemem gereken en önemli şey sana aşık olduğum gerçeği.Buna başta ben de inanmak istemedim.Bunun küçük bir hoşlantı olduğuna inanmaya çalıştım.Aynı senin gibi...Ama olmadı Sunset.Başaramadım."

"Ölmek zorundayım.Biliyorum, çok üzüleceksin.Uzun süre yasımı tutacaksın.Bunu yapma.Arkamdan hep gül.Mutlu ol.Meleğimi üzgün hatırlamak istemiyorum."

"Ilk defa sana söyleyeceğim bir şey var.7 yaşındayken abim tarafından tacize ve tecavüze uğradım.Bunu unutmayı başardığımı sanmıştım.Ama yanılmışım.Hep yanılan sen mi olacaksın bir kez ben olayım değil mi?Birkaç aydır rüyalarıma giriyor.Buna artık dayanamayacağım.Onunla aynı evde yaşamak istemiyorum."

"Ayrıca annemi de çok özledim.Onu kaybettiğimde 5 yaşındayım Sunset.O da intihar etmişti.17 yaşında babamla evlendirilmişti.Babamı istemediği belliydi.Sonunda da dayanamadı ve gitti.Aynı benim gideceğim gibi..."

"Sunset.Hayatını yaşa.Önünde çok uzun bir hayat var.Asla üzülme.Seni gerçekten çok sevdim ve sevmeye de devam edeceğim.Benim yanıma gelmek için uğraşma.Ben seni burada bekliyor olacağım.Vakti gelince elbet yanıma geleceksin."

"Sana sarılmayı hep çok istedim Sunset.Lütfen bilgisayar ekranına yaklaş ve bana sarıl."

Dediğini yaparak bilgisayar ekranına sarıldım.Gözyaşlarım bilgisayarın üstüne akarken mutluydum.Çünkü öyle istemişti.Mutlu ol demişti.Seni seviyorum da demişti.

Melek Yüzlü Çocuk seni asla unutmayacağım.Seni sonsuza dek sevecek ve kavuşacağımız günü bekleyeceğim.Sen de beni bekle olur mu?

Sonsuzluğum olur musun Melek Yüzlü Çocuk?

before october's goneWhere stories live. Discover now