4. Bölüm

16.4K 107 21
                                    

Nedense bugün çok durgunum hemde nedensiz. Belkide nedenli. Hep herzaman herşeyi inkar ederek yaşadim. Belkide vakti gelmiştir bazı şeylerin kabullenmesi..

Âşık mı oldum? O yüzden mi böyleyim. Peki ya aşk neydi? Aşk ve sevgi aynı şeymiydi? Neydi bu bendeki derin duygular. Bir anlık heves mi yoksa.

Ben hiçbir zaman aşka inanmadım, çünkü ben mantıklı düşünendim. Bana göre aşk herzaman sanki sadece masallarda, filmlerde, kitablarda, hayallerde vardı. Herzaman sahteydi, sadece göz boyamaydı. Peki ya gerçekten öylemiydi? Bir zamanlar biri bana demişti ki hiçbirşey göründüğü gibi değil ve hiçbirşeyi yaşamadan bilemezsin, anlayamazsın algılıyamazsın aşk gibi. Bende sordum ki peki ya nasıl anlarsın âşık olduğunu ve ne zaman âşık olursun? Oda bana aşkı anlattı:

Aşk aslında hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir!

Ve bu yüzdende kalpleri ne zaman ele geçireceği belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz.

Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır.

Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek bile yoktur.

Sevdiğiniz zaman akan sular durur! Küçücük bir çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili "tek"tir.

Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer, aşkın sırrını da çözerdik elbet.

Ama o zaman aşkın insanı alıp götüren o büyüsü de tamamen kaybolurdu.

Aşk, hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortaklığıdır!

Aşk, hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına, en soylu başkaldırıdır.

Ondan korkup kaçmak seviyorum diyene yakışmaz. Bu karşınızdakine haksızlık, kendinize de saygısızlık olur.

İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmese de, acı çekeceğini hissetse de, yarın terk edileceğini bilse de, ailesini karşısına alacağını bilse de taviz vermemeli aşkından! "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere ve şartlar ne olursa olsun sahip çıkabilmeli sevdiğine!

Aşk iste o zaman aşktır.

Bunun doğrusu yanlışı yoktur.

Çünkü doğru olan "aşk"ın kendisidir..!

Aşkın zamanı da yoktur.

Herhangi bir yerde, herhangi bir zaman diliminde, her halükârda ve hep hazırlıksız yakalar sizi...

Evli olmanız ya da bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya çalışmanız, bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umurunda değildir.

O yüzden aşk bazen, bütün bunlara dayanabilme yetiniz, tek başınıza karşı gelebilme yürekliliğinizdir.

Bazen de yepyeni hayata geçebilmenizin tek yolu!

Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de belli değildir.

Fazla vakti yoktur bazen, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur.

Deliler gibi seviyorsanız, bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya tahammülü öylesine zordur ki aşkın..

Ama seviyorum deyip aslında sadece ve sadece kendini kandıranlar içinde bir o kadar kolay..!

Aşktan kaçmayın ve aşktan değil, aşkın kaçmasından korkun.

Doğruluğuna, yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı!

Hayat kocaman bir yalansa madem...

O zaman bu kadar sahteliğin içinde doğru olan tek güzellik SEVMEKTİR!

Evet...

Aşk hayata karşı işlenilen "en doğru suç ortaklığıdır"...

Gerçek aşk cesaret ister, kocaman bir "yürek" ister...

Evet...

Aşk hayatın tekdüzeliğine, bütün sıradanlığına en "soylu" başkaldırıdır!

Evet...

Ondan korkup kaçmak gerçek sevene, seviyorum diyene yakışmaz!

Gerçek aşk, cinselliği karşınızdaki ile herhangi bir şekilde tadıp, doyuma ulaştığınızda, onu inkâr etmek demekte değildir...

Unutma ki;

Gerçek aşk zor olandır...

Gerçek aşk bekleyendir...

Ve o zaman gülerek dedim ki "vay bee neymiş bu aşk denen şey" alay ederek.

Oda" gülme komşuna gelir başına" demişti.

"Seren seren aloo kime diyorum ben" deyince arzu uyandırdı beni derin düşüncelerimden.

"Ne yapıyorsun kızım burda"dedi.

"Sence kütüphanede ne yapılır"dedim bende.

"Elinde kitabı okumadığın besbelli"dedi.

"Ne diyorsun be"dedim.

"Kızım iki saattir aynı sayfadasın, herhalde harfleri ezberliyorsun" dedi alay ederek.

Hemen kızardım bende, çünkü farkında değildim ayni sayfada olduğumu.

Kitabı toplayıp ayağa kalkıp yürüdüm.

"Nereye?"dedi arzu.

"Senin olmadığın bi yere" dedim bende alay ederek.

"İyi cehennemin dibine kadar yolun var"dedi.

Kahkaha attım ve bir adım daha attım ki önüme dönmeye kalmadi birine çarptım yine allah ben kahretmesin.

"Özür dilerim"dedim ve kafamı kaldırdım bakmak için.

Yüzüm eminim bir pancara dönüştü.

"Bişey olmaz fıstık" dedi mustafa çarpık gülümsemesiyle.

Hey allahım yaa bu oğlanında ayarı tutmuyor. Neyse fırsatı yakalamışken. Tam yanımdan geçip gidiyordu.

"Mustafa" dedim.

Bana döndü ve şaşkın olarak

"Efendim"dedi.

"Şey.. ben sabah ve dünki olay için özür dilerim, niyetim seni kızdırmak değildi ama ben kolay kolay kimseye güvenemiyorum ve bu yüzden bazen haddim olmadan fazla ukala ve agresif birine dönüşebiliyorum.. İşte.. Yani bu yüzden özür dilerim" dedim.

Yüzüme baktı bikaç saniye.

"Çok güzel özür dilemen ama böyle kolay kurtulacağanı sanma" dedi.

"Ne demek istiyorsun, anlamadım" dedim masumca.

"Diyorum ki bu akşam benimlesin kendini affetirmek istiyorsan" dedi.

Yasak aşk..Onde as histórias ganham vida. Descobre agora