9.ARKADAŞLARINI İYİ TERCİH ET!

Start from the beginning
                                    

"Can ne olduğuna dair bana bir şey söylemeyi düşünmüyor musun?" diye sordum. Bir yandan asansörlere yürürken bir yandan da konuşuyordu.

"Orada kalman çok tehlikeli. Selin de artık orada kalmayacak. Bende kalmanı teklif edecektim ama zaten kabul etmeyeceğini bildiğimden sormadım bile. Burası amcamın oteli. Konuştum kabul etti. İstediğin kadar burada kalabilirsin."

"Biliyor musun bilmem ama ben okula gidiyorum"

"O konuyu da pek sıkıntı yapma. Sen ders saatlerini bana at. Ben gelip seni alırım."

Odaya çıktığımızda Can kapıyı kapatıp kilitledi ve bana doğru yaklaştı. O kadar yakınımdaydı ki aramızdaki boy farkından dolayı ona başımı kaldırarak bakmak zorundaydım.

"Teşekkürler." dedim ondan uzaklaşmaya çalışarak. Gülümseyip bana iyice yaklaştı ve tekrar aramızdaki mesafeyi sıfırladı. Elini boynumda gezdirerek,

"Önemli değil." dedi. Bacaklarımız birbirine değiyordu ve Can'ın nefes alışverişi değişmeye başlamışı. Ne yapmak istediğini anladığımda onu itmeye çalıştım ama vücudu bir santim bile hareket etmedi. Kısık sesle bir kahkaha atıp,

"Çabalaman sadece durumu ateşlendirir."dediğinde karşımdaki kişinin can olmadığına yemin edebilirdim. Tüm gücümü toplayıp suratına sert bir yumruk attım. Parmağımdaki küçük yüzük suratının kanamasına sebep olmuştu ve attığım yumruğun şiddetiyle suratının sol tarafı fazlasıyla kızarmıştı. Elini yanağına değdirip parmaklarındaki kana baktı. Bense son hızla odanın köşesinde duran banyoya koştum. İçeri girip kapıyı kilitlediğimde ellerim titriyordu.

Hareket etmeden kapının yanında durup gitmesini bekledim. Geçen birkaç dakikanın sonunda cebimdeki telefonu çıkarıp gelen yeni mesajı gördüm.

"başına gelecek her şey seniN tercihin." Bu mesajların sadece iki açıklaması olabilirdi. Ya bizi çok iyi tanıyan biri beni sinir etmek için yapıyordu. Ya da Selin, Can, Berk vs. birlikte bir şaka yapıyorlardı.

İkinci seçeneğimin doğru olduğunu varsayarak yere oturdum. Şu an kimseyi arayamazdım. Özellikle de Berk'i. Ne diyecektim ki? "Yaa Berkcim ben şu an Can'la birlikte bir otel odasındayım da, sana zahmet olmazsa beni almaya gelebilir misin?" mi diyeceğim.

Buradan çıkmayı ne kadar çok istesem de içeriden haala Can'ın ve onun oluşturduğu sesler geliyordu. başımı duvara yaslayıp tüm bunların rüyadan ibaret olduğunu düşünerek gözlerimi kapadım.

.....

Her zaman renkli ve çoğunlukla anı- unicorn dolu olan rüyalarımdan birini görmek yerine boşluk gördüm. Sadece beyaz.

"Burası senin tek kaçış yolun minik panda." dedi bir ses.

"Sen kimsin?" diye sordum merakla.

"Burada tek kişi değilim. bir çok arkadaşım var." Bu sefer bu farklı bir sesti.

"Peki siz kimsiniz?"

"Biz SEN'iz. Senin duygu ve davranışlarının beden bulmuş halleriyiz. Biz içindeki pandalarız."

"Peki orada kaç kişisiniz?"

"Tam sayıyı bilemiyorum. Eskiden sadece NEŞE vardı ama o da şu an bir köşeye çekilmiş ağlıyor."

"Neden ağlıyor?"

"Biraz önce yeni bir panda daha geldi adı da KORKU. Eskiden sadece Endişe, Kaygı ve Sinir vardı. Ama Korku onların başı."

"Peki ya sen kimsin?"

"Ben Dostluk. Ve ben de sen ilk defa parka gittiğinde zihnine geldim. Ahh ilk dostumuz Nur. Haala hatırlarım onu. Her cumartesi birlikte kumdan kale yapardık."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 21, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İçimdeki PandaWhere stories live. Discover now