Ateş hattında bir ceylan.

9.4K 457 78
                                    


Oğuzun gelmesi beni psikolojik olarak fazlasıyla rahatlatmıştı.Hem operasyona çıkmakta geç kalmadığımızı anlamıştım hem de verdiğim kararlarda bana güvendiğini gözlerinden okumak güç vermişti.

Neyse ki kısa zamanda askerler kendine geldi ve sıcak çorba takviyesi yaptı köydeki kadınlar.

Sıcak bir çorba,bir parça kuzu ve pilav,yanında da turşu ve yoğurtla intikalimiz hiç de kötü gitmiyordu.

Büyük bir yer sofrası kurmuşlardı ve ben Oğuz Barış Gül ve Selim aynı yer sofrasına oturmuştuk.

Barış kurt gibi acıkmış bir halde son derece rahat yemeğini yiyordu.

Garip olan, Gül'ün de o kadar rahat yemeğini yemesiydi.

Normalde ikisi bir araya geldiğinde hiç bu kadar rahat olmazlardı.

Mutfağa gitmişlerdi dönmüşlerdi ve bu haldeydiler.

Bunun tek bir açıklaması olabilirdi fakat Oğuz benden önce davrandı.


''Öpüştünüz mü lan siz?'' dedi .

Barış bulgur pilavını püskürttü

Gül'se elindeki kaşığı düşürdü.


Ben de elimde küçük bir et parçasıyla Oğuz'a bakakaldım.


Sonra da sertçe bir dirsek attım.

Rolümü çalmıştı !


Selim'se apar topar sofradan kalktı ve

''Komutanım ben askerlere bakayım''dedi.

O saniyeye kadar kimse konuşmamış herkes birbirine bakıyordu.

Gül başını eğdi.

Barış Gül'ün suratının düştüğünü görünce ona döndü.

Eliyle çenesini kaldırdı.

Ve Gül'ün gözlerinin içine bakarak,Oğuz'a cevap  verdi.


''Evet,öpüştük.

İstersen bir daha öpüşebiliriz''dedi hafifçe sırıtarak.

Gül bu kadar net bir cevap beklemiyordu herhalde çünkü gözlerini kocaman açtı ve Barış'a öldürecekmiş gibi baktı.


''Yok yok istemez.

Yemeğinizi yiyin'' dedi Oğuz gevşek gevşek.


Gül bana kaçamak bir bakış attı,

Artık nasıl dehşete düşmüş gözüküyorsam hemen gözlerini kaçırdı ve yemeğe devam etti.


Oğuzsa bu garip durumu değiştirmek için 

''Yol yarına açılır,

Bugün burada kalıp sabah yola çıkarsınız''dedi.


Anlamadığım şey şuydu.

''Siz geri döneceksiniz o zaman?'' dedim.


Eğilip yağlı ağzıyla yanağımı öptü.

512Where stories live. Discover now