-14-

1.1K 64 7
                                    

Beyni durmak, düşünememek ya da kalakalmak. Kesinlikle yaşadığım durum bu şekilde tanımlanabilirdi.

Vlad ve benim bir çocuk yapmamız mümkün değil hatta imkansızdı. Bunu kabul etmem için kıyametin kopması gerekirdi ve bunun şu sıralar gerçekleşeceğini hiç zannetmiyordum. Yaşım henüz 25 olmamışken bir çocuk yapma fikri değil Vlademir ile hiç kimse ile mantıklı gelmiyordu.

"Bakın bu çok saçma. Bunu kabul etmezsem ne olacak?" diye sorarken gözlerim Dean ile çekilmiş fotoğrafımıza kaymıştı. Şimdi onun neden bu kadar tedirgin ve huysuz olduğunu anlıyordum.

"Eğer bu ayrı dört ritüel ve asıl kan ritüelini tam 25 yaşına basana kadar yapmazsak yapmadığımız her saat kanın vücudunu terk edecek. Ve sonunda ölmüş olacaksın."

Vlademir'in açıklaması çıkmaza girdiğimin sözlü ispatı gibiydi. Bakışları bordo perde asılı, ormanın bir kısmını gören pencereye çevirip düşüncelerime set çektim.

"Yani kasabama dönemiyorum ?"

Odadaki herkes bu soruma şaşırmış görünüyordu. Dean oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma geldiğinde ayağa fırlayıp ona sıkıca sarıldım. Sanki dertlerimi alıp, sakin ve huzurlu bir hayat verebilirmiş gibi.

"Dean, ne yapacağım ben? Çıkmazdayım. Ölmek istemiyorum ama..."

Duygularımı anlamış gibi kollarını sıkılaştırdı. "Ölmene izin vermeyeceğim. Başka bir yol arıyorum, merak etme tamam mı? Şşşt tamam sakin ol."

Gözyaşlarım sicim sicim boşanırlarken kollarımı daha da sıkı sardım onun geniş omuzlarına. Bir yol bulacağından emindim ve ona sonsuz güvenim vardı.

Ayrıldığımızda gözlerimin altındaki nemleri işaret parmağıyla kurulayıp gülümsedi. "Şimdi sen diğer 3 kanı bulmaya bak. Hep yanındayım tamam mı?" Gülümsemesine karşılık verip başımı uysalca salladım.

"Peki kanların hangisinden başlıyoruz?" diye soran Leandre dikkatleri üzerine çekmişti. "İnsan kanı için insanların liderinin kanını almalıyım. O zaman... Tanrı aşkına başkan'ın kanını mı alacağım ?!"

Odadaki ben hariç herkesin yüzünü çarpık bir sırıtış kaplamıştı. Bu sırıtış kesinlikle evet demek olduğundan atıldım. "Şaka yapıyorsunuz ! Ahh Tanrım s*ktir!"

Ettiğim küfürle bakışlar bana dönmüştü. Işık hızıyla ağzımı ellerimle kapatıp boğazıma kadar kızardığım sürecin ilerlemesini bekledim. Yine düşünmeden konuşmuş ve saçmalamıştım. Ne harika !

Dean ellerimi ağzımdan çekerken diğerlerine sırıttı. "Şu huyun beni öldürecek Lauren. Yemin ederim öldürecek."

♥ ♥♥♥♥

"İşte böyle Sam. Ne yapacağımı inan bilemiyorum, tıkandım kaldım." Samantha, çalışma odasından çıktığım ve odamda boş boş oturduğum andan beri yanımda bulunmuş yapacaklarımı ve yapmam gerekenleri sorgusuz sualsiz dinlemişti. Anlattıkça dertlerimin azalmasını beklerken düşüncelerimin esiri olmuştum.

"Vlademir şu çocuk konusuna yorum yapmadı değil mi?" Başımı olumsuz manada sallarken bunu neden sorduğunu merak ediyordum. Gerçi çoğu zaman Samantha'nın düşüncelerine akıl sır ermiyordu ya.

"Bence Vlademir de senden hoşlanıyor. Hatta baya baya aşık !"

Şaşkınlıkla ağzımı bir karış açtım ve homurtuys benzer bir "Ha !?" sesi ile cevap verdim. Pekâla ,farklı bir düşünce yapısı olabilirdi ama Vlademir'in bana aşık olmasının ihtimali bile söz konusu değildi.

KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin