2.BölüM

68 9 4
                                    

Arkadaşlar isimlerde bir değişiklik yaptım.. Mavi, Deren oldu.. Derenin babası Ahmetti. Onuda Mert yaptım. Holdingin adını da Dolunay yaptım.. Öteki isimler içime sinmedi.. ARAS'IN KÖPEĞİNİN ADI --> LEO
Teşekkürler 😘😘

Multide : Deren

***

İstanbul'a gelmek, taşınma faslı, okul kaydederken buradaki ikinci haftamı bitirdim bile. Zaman çok çabuk geçiyor. Aysima ile hala odamı düzenlemeye çalışıyoruz.. Bir rafın üzerine kitaplarımı, bir rafın üzerine ders kitaplarımı, bir rafınaysa küçük mum koleksiyonumu koyuyorum. Sığyanları diğer raflara dağıtıyorum. Aysima"Ben bir kahve yapayım kuzum. Bora'da gelir birazdan. " diyor." Sizin ilişkinizi en iyi ben bilirim bilirsin." diyorum kaşlarımı oynatarak. Aysima gözlerini benim üzerine sabitleyip "Sus be!" Deyip mutfağa gidiyor. 10 dakika sonra elinde 2 kahve ile gelip beni salona çağırıyor. "Canım arkadaşım beni yanına kabul etmene gerçekten çok teşekkür ederim. Şimdi bir de işe girersem" ok süper olur. "
Aysima "Okul?" diye soruyor tek kaşını kaldırarak. "Part-time iş bulucam tabii kızım." diyorum. "Aaa ne gerek var aramana? Bora sana çalıştığı şirkette iş ayarlasın. Hem zaten oranın patronu yakın bir arkadaşı.." diyor Aysima.
"Sahi.. " diyorum." Bora'nın çalıştığı yer neresiydi?"
"Dolunay Holding.. " diye sorumu cevaplıyor." Ne diyorsun doktor hanıım!" diye cırlıyorum. "Holding mi? Hami şu Altunizade'deki holding mi?" Aysima halime kahkahalarla gülüyor. "Evet kuşum ne var ki?"
"Ya Aysima! Kızım ben bu sakarlıkla orada ortalığı birbirine katarım. Eyvaaahh! "
" Ya kızım endişelenme. Dur ben bir Bora'yı arayayım... " Bende dut yemiş bülbül misali oturuyorum." Alo hayatım? " diye şaşıyor bülbül gibi." Hayatım Deren geldi biliyor musun? Evet evet ben de çok sevindim. Nerede mi oturuyor? Üniversitede mimarlık okuyor. Hı hı. Hayatım ben şey için aramıştım. Deren part-time bir iş arıyor. Bende düşündüm ki Aras yeni bir mimar sekreter arıyordu ya? Hah aynenn bende onu düşündüm. Arası diyorum denese mi bir? "
Kafasını emme basma tulumba gibi sallayıp" Tamam. Tamam. Ben de seni seviyorum. " diyor be kapatıyor. Ben meraklı gözlerle ona bakarken " Noldu ne dedi? " diye soruyorum. Gözleri ışıldayarak "Arasla konuşacak." diyor. Afallamış bir şekilde ona bakıyorum. "Aras kim?" diye soruyorum. "Sahibi ve patron. Aras Dolunay. Ve bekar." diyor gözlerini süzerek. "Eeeeeeee?" "Ne eee kızım çok tatlı bir çocuk. Saçları Kahverengi ve sarı arası. Mavi gözleri var. Ama işkoliktir. Yani biliyorum yakın arkadaşımız. " Tüm bunları anlatırkenki Aysima'daki heyecan görülecek gibi. " Aysimaaağğğğ. Bora'ya söyleyeyim mi?" "Amaan sus be! Ben Bora'yı çok seviyorum bir kere. Anlatırken öyle söyledim sadece.." Göz kırpıp "Tam senlik.." diyor. "Ya kızım mal mısın yoksa tipin mi öyle gösteriyor?!" diye böğürüyorum. "Neyse.." deyip biten fincanları bulaşık makinesine yerleştirmeye gidiyor. Bende odamı düzenlemeye devam ediyorum. Odamı düzenlerken elime bir çerçeve geliyor. Aysima,Gökçe ve benim fotoğrafım.. Gökçe geçen yıl sevgilisinin hız tutkunu olması yüzünden dolayı ölmüştü. Fotoğraf da o zaman Gökçe'nin düştüğü süs havuzunun önünde çekilmişti.
Ve.. Ve.. Gülüyorduk. Ama şimdi Gökçe yoktu. Çerçeveyi dolabımın üzerine koyarken fotoğrafın anısı geliyor aklıma...

O gün Gökçe, Aysima ve ben dışarı çıkmıştık İzmir'e. Daha doğrusu gün değil akşamdı. Dışarıda gezmek için çıktığımızda Gökçe bir süs havuzu görüp fotoğraf çekilmek istemişti. Süs havuzu da ters U şeklinde direkleri, dileklerinden damlayan damlalar vardı. Ledlerle süslenmişti ve herkesin fotoğraf çekilmek isteyeceği bir yapıydı. Ve etrafı da siyah taşlarla çevrilmişti. Tabi o siyah taşlar suyun içindeydi. Gökçe taş diye suya basınca havuza düşmüştü. O sırada da telefonla konuşan bir amca "Ben seni sonra arayacağım. Burada bir kız havuza düştü dur." demişti telefondakine. Tabi biz o fırsatı kaçırmayıp fotoğraf çektirmiştik. Allahtan yaz günüydü de çok çabuk kurudu. (Yazardan: Bu olay benim başıma gelen bir olay.. Gülmeyin tamam..)

Kendimi tutamayıp kahkaha atınca Aysima odaya geliyor "Kızım! Aras kabul etmiş. Yarın 9'da görüşmen var." "Ne! " diye bağırıyorum. "Kabul mü etmiş?!" "Gel detayları yemekte konuşalım. " Yemek sofrasına oturduğumuzda" Öhöm öhöm! " diye söze başlıyor.
" Şimdi Deren Sayer size Aras Dolunay'ı anlatmaya başlıyorum. " Dolunay ne be?
"Aras çok cana yakındır. Çok yardımseverdir. İş konusunda çok disiplinlidir. Yani anlayacağın işkolik bir patronla karşı karşıyasın. Holding'in tek veliahttıdır. Babası Gökay amca onu şirketin/holdingin başına geçireli üç yıl oluyor. Arasta mimarlık mezunu. Zaten şirkette İstanbul'un en iyi mimarlık şirketi. Babası bu yüzden Aras'ı şirketin başına geçirdi. Yalnız ufak bir kusuru var: HIZ DÜŞKÜNÜ.
Kaza yapar ama nadir. En son 7-8 ay önce kaza yaptı. Bir tane de kurt köpeği var, Leo.. Onu çok sever. Onsuz yaşayamaz yani.
Şimdi de şirkete gidince nasıl davranacağını anlatacağım. Öncelikle şirkete gülümseyerek gir. Odasını da aynı şekilde. Aras'ın odasına pat diye girme. Saygısızlıktan hoşlanmaz. Tıklayarak gir. Sonra da iş görüşmesi yap ve bu işi kap! " ye bıcır bıcır konuşuyor.

" Doktor hanım bilmiyorum ne giyeceğimi seçmeme yardım eder misin? " diye soruyorum kedi yavrusu bakışları atarken.
" Tabi kuzum. " diyor ve yemeğimizi yiyip, ortalığı toplayıp odama kıyafet seçmeye gidiyoruz...

***

EVEETTTT 2. BÖLÜM DE SON.
ARKADAŞLAR EMEĞE SAYGI. VOTE VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. SİZİ ÇOK SEVEN BİR KIZ BIRAKIYORUM ŞURAYA.. MUAAHHHH 🙆😘❤️❤️😘😘

DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin