Bölüm 6

207 39 5
                                    



El feneriyle kuyunun içine aydınlatırken Boran'ın gözleri fal taşı gibi açıldı. Yutkunan delikanlının vücudu üşüyor ve kızın yaralı olduğu aklına geldiğinde dişleriyle dudaklarını ısırdı.

"Arabayı buraya getirin, benim aracın bagajın da ip olacak onu da getirin. Polisi çağırmayı unutmayın."Kuyudan gözlerini arkasında kendisine bakan Bilal ve Büşra'ya çevirdi:

"Bodrumda ki adamdan ve odama atılan oktan kimseye bahsetmek yok ağzınızdan çıkanlara dikkat edin."

Büşra şaşkınlıkla kaşlarını çattı sağ eliyle başını ovaladıktan sonra iç çekti.

"Odanın duvarına ok mu atıldı? Nasıl bir belaya bulaştın Boran? Hem neden bahsetmiyoruz polise, anladık tamam dedektifsin lakin polisten gizli iş çevirmen suç, bilmiyor musun?"

Yavaş adımlarla Büşra'nın yanına yaklaştı, gözleriyle kendisinden iki yaş büyük kızın gözlerini delercesine baktı. Tehditkâr ve bir o kadar da kesin:

"Dediklerimi yapmak zorundasın, ben burada herkesin iyiliğini düşünerek adımlarımı atıyorum. Fazla soru sorma, bazı şeyleri bilmemen daha iyi ve sakın benden habersiz tek bir kişiye, söylersen..."

Bir adım daha atmasıyla kızın gözlerine daha da yakınlaştı. Öfkeyle hırıldarcasına dudaklarından döküldü:

"İşte o zaman genç bir kızın hayatını berbat ettiğin için kendinden gurur duyabilirsin."

Abisine yönelttiği bakışlarıyla, Bilal koşarak arabaların oraya gitti ve cipiyle tekrar döndü. Boran ise kuyudan içeriye bağırıyordu:

"Dayan, umarım yaşıyorsundur! Geldim buradayım"

Fısıldarcasına dudaklarından:"Lütfen, dayan, dayanmalısın."

O esnada Bilal elinde ki ipi Boran'a verdiğinde Boran kendi ipi olmadığından dolayı abisine kısa bir bakış attı.

"Ben iniyorum."

O esnada ipi bacaklarından geçirdi düğümler attı ve son olarak beline de dolayıp tekrar düğüm attı. İpi abisine verdi kuyunun köşesine oturur vaziyet durdu. Aşağıya baktığın da karanlığın gözlerinde ki yansıması iç çekmesine neden oldu. Karanlığın yansıması da gözlerinde siyahî kuzgunlar gibi dans ediyordu.

Duvara ayakları gelecek şekilde usulca kuyunun kenarından aşağıya sarkıttı bedenini. Girintili çıkıntılı taşlara ayaklarıyla tutunurken yavaş yavaş aşağıya iniyor, yüreğinden dualar ediyordu.

"Lütfen dayanmış ol. Allah'ım ölmemiş olsun."

Kuyunun sadece topuklara gelecek kadar derin olduğunu gördüğünde bir nefes verdi. Genç kızın bedeni yere düşmüş bir taşın üzerinden aldı. Başında ufak bir yara gördüğünde sağ elinin başparmağıyla kana dokundu. "Islak, demek ki yeni düşmüş... Yeni düşmüş!"

Hızlıca kızı yerden kaldırıp beline sarıldı ve yukarıya bağırdı:

"Yakındalar, kızı almaya çalışanlar, hemen çekin bizi yukarıya tehlikedeyiz. Biriniz arabayı çalıştırsın!"

Büşra korku dolu gözlerini Bilal'e çevirirken konuşmaya başladı:

"Polisi çağırdık durun hemen tekrar arayayım."

Bilal zar zor çektiği ipi daha sıkı kavramaya çalışırken homurdanırcasına:

"Boran ne diyorsa önce onu yap Büşra."

İlk Davam: Kuyu PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin