🔻BÖLÜM 17🔺

En başından başla
                                    

"Nereye gidiyor?"

Rojda bir Berzan abisine birde elindeki gül fidelerine baktığında nereye gittiğini anladığında yüzünde acı dalgalar halinde yayılmıştı.

"Evin'e gül kokulusuna gidiyor." Dedi Rozalin yüzüne konan tebessüm ile. Ve gözlerindeki hüzünle baktı kapıdan çıkan adama... Ne Rojda konuştu, nede Rozalin. Rojda diyecek bir şey bulamıyordu. Tüm kelimeler kilitli sandıklarda kapalı kalmıştı. Harfler kifayetsiz sözler anlamsızdı. Sustular... Suskunlukları her sözden daha anlamlıydı.

Birlikte mutfağa geçip yemeklere koyuldukları esnada konağın kapısı açılmış Çetin'in ve Miraç gelmişti.

İki kadın kocalarının geldiğini gördüklerinde yaptıkları işleri bırakıp yanlarına gitmişlerdi. Berfin önden gidip kocasının ceketini eline alırken "Hoş gelmişsiniz." Dedi. Berfin'in sözleriyle karısına göz kırpan Çetin; " Hoş bulduk." Dediğinde Berfin hülyalı bir bakış atıp kıkırdamıştı. Miraç ise kaş çatmış Çetin'in yüzüne bakıyordu. Kim derdi ki Çetin'in ağır biri olduğunu? Miraç göz kırpışını görmüş ardından o bakışlarında yakalayınca başını iki yana sallayıp ilerlerken karısına bir bakış atmıştı benimle gel der gibi.

Dilan kocasının bakışındaki kelimeleri anlaması ile Miraç'ın ardından giderken işlerin nasıl gittiğini sordu. Dilan'ın sorusu ile "İyiydi." Diye cevap verip odaya girdiğinde Dilan'a bir bakış atarak; "Suyu açsana kadın." Dedi. Dilan kocasının buyruğu ile banyoya gidip sıcak suyu açtığı anda Miraç'ın kollarının karnını sarışı ile gülümsemişti. Miraç'ın elleri ağır bir şekilde karnında birleşti ilk, ardından aynı ağırlıkla Dilan'ın sırtını göğsüne yasladı.

Bir nefes aldı Dilan, içini yakan bir nefes... Başını Miraç'ın omzuna usulca yaslayıp gözlerini kapadığı anda Miraç'ın sakallarını yanağına sürtmesi ile aldığı nefes içinde tutsak kalmıştı.

Miraç ağa usulca yanağını karısının yanağına sürtmüş başını yavaşça karısının boynuna gömüp seslice leylak kokusunu içine çekmişti.

Burnunu yavaşça leylak kokan boyunda gezdiriyor her gezdirişinde karısının elleri arasında titremesiyle yüreği dalgalanıyordu.

"Uslu dur Miraç ağa."

Sessizce fısıldadı Dilan. Miraç'ın her dokunuşunda benliği sarsılıyor kalbi hızla çarpıyordu.

"Ne yapıyorum ki? Uslu durayım?"

Dedi Miraç karısının ensesine üflediğinde.

Miraç'ın ılık nefesi Dilan'ın ensesinden ilerleyerek omurgasına doğru usulca gidiyor estiği yerlerde bir titreyiş bir uyuşukluk bırakıyordu.

Miraç'ın keskin nefesi Dilan'ın bedeninde hükmünü sürmüştü.

Kaybetti kadın kendini adımın tek nefesinde. Dudaklarından bir inleme kopup giderken harflerde inlemeyi takip edip dudaklarının arasından firar etmişti.

"Bunu yapıyorsun... Beni. Beni benden alıyorsun..."

Kesik kesik cümleleriyle Miraç durmayıp karısının şah damarına bir ısırık bıraktı. Bıraktığı ısırıkla karısının inleyerek ismini dudaklarından dökmesiyle Miraç'ın keyfi iyiden iyiye çoğalmıştı. Karısının tek bir hareketiyle kendinden geçişi ona duymadığı bir arzu ve gurur veriyordu.

Durmadı Miraç'ın dudakları. Karısının boynundan başlayıp omuzuna kadar ilerledi öpücükleri. Bu duruma dayanamayan Dilan usulca kocasına dönmüş, ellerini Miraç'ın sakallarla bezeli yanağına yerleştirdiğinde arzudan koyulaşan mavilikleri geceleri bulmuştu. Usulca yaklaştı Dilan kocasının dolgun dudaklarına.

KALP MAHZENİ DİLAN  #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin