7.Bölüm ŞELALE

96.5K 5K 421
                                    

Aynı üniversiteden mezun olduklarını öğrenen Handan "Hangi bölümden mezunsun?" diye sordu.

Oltaya yeni takılan balığı yukarı çeken genç adam işine odaklanırken cevap verdi. "Türk Dili ve Edebiyatı."

Onun kitap yazdığını hatırlayan genç kız heyecanlandı. "Meryem abla bana kitap yazdığından bahsetmişti. Ne ile ilgili yazıyorsun?"

Handan'ın kıpır kıpır hallerini ilk kez gören genç adam onun bu enerjiyi nereden bulduğunu düşünerek gözlerini gözlerine kilitledi. "Aşk!"

"Sen ciddi misin? İnanamıyorum!"

Onun verdiği tepki sonunda Talha'nın ilgisini çekebilmişti. "İnanamama nedeninizi öğrenebilir miyim Gelin Hanım?"

Handan omuzlarını çene hizasına çekerek aklından geçenleri sözcüklere dökmeye çalıştı kendince. "Ne bileyim..... Söz konusu aşk olunca, yani romantizm..... sanki bir adamın kaleminden çıkan sözcükler çok samimi gelmeyecekmiş gibi. Gerçi bu şekilde eleştirmem ne derece doğru bilmiyorum, çünkü ben aşk hikayesi okumam."

Genç kızın söylediklerine bozulan Talha oltasını tekrar suya attıktan sonra önündeki kayanın üzerine oturup ayaklarını sarkıttı. "Yani aşkı erkeklere yakıştırmıyorsunuz."

"Yok hayır! Yanlış anladın beni! Tabii ki onu ima etmek istemedim."

Önündeki berrak suya bakan genç adam Handan'ın yüzüne bakmadan "Aşk, sevmesini bilen her adama yakışır gelin hanım." Dediğinde genç kız da onun yanına oturarak ayaklarını aşağıya sarkıttı.

Uzunca bir süre Talha'nın oltanın ucuna takılan balıkları küçük kovanın içine koymasını izleyen Handan uzayan sessizliğe daha fazla dayanamadı. Gerçi genç adamında konuşmaktan çok hoşlandığı söylenemezdi. "Peki, bana kitabının kurgusundan biraz bahsedebilir misin? Belki de sayende aşk romanları okumaya başlayabilirim."

Talha cevap vermek istemese de kendisini bu meraklı kıza açıklama gereği duydu. "Basım aşamasına kadar ne size, nede bir başkasına bundan bahsedemem."

Onun sözleri Handan'ın hikayeyi daha çok merak etmesine neden oldu. "Peki, neden? Bir başkasına anlatacak değilim herhalde."

"Eğer yazım aşamasında ki kurguyu size anlatırsam, hikaye benim hikayem olmaktan uzaklaşır, bizim hikayemiz olur."

Onun "Bizim hikayemiz" demesinden bir şey anlamasa da, kitabın konusuyla ilgili bilgi alamayacağını anlayan Handan daha fazla üstelemedi.

"Anlaşıldı, anlatmayacaksın. Bari sonu mutlu biten bir şey olsun yazarım." Dediğinde ilk kez katı görünen Talha'nın tebessümünü yakaladı. Onun yüzündeki gülücük içini ısıtırken ayağa kalktı. "Artık gidelim mi? Tuttuğun balıklar bize bir hafta yeter."

Geri dönüş yolunda tek kelime etmeden eve geldiklerinde Meryem hanımın eşi kasabadan aldığı poşetleri eve taşıyordu. Talha elindeki balık malzemeleri ve kovayı tuttuğu için Handan yaşlı adamın elindeki poşetlerden birkaç tanesini alarak birlikte içeriye girdiler.

Günün sonunda Meryem hanıma akşam yemeğinde yardım eden Handan, yemek sonrasında yorulduğunu hissederek odasına çekildiğinde gün içerisinde yaptıklarını düşündü. Genç adamın bir uzak bir yakın davranışlarını, arada bir yakaladığı gizli bakışlarını hatırlayınca gülümsedi. O, daha önce tanıdığı erkeklerden farklıydı ama onu farklı kılan neydi işte onu bilmiyordu.

***

Ertesi gün, gece kitap çalışması yüzünden geç uyuyan Talha Meryem Hanımın sesiyle uyandı.

"Handan hanım ortalarda yok!"

Hızla yatağından kalkan genç adam "Nasıl olur, buralardadır mutlaka." Dedi.

"Her yere baktık oğlum, gitmiş. Zaten kahvaltıda kendimi özgür hissetmek istiyorum demişti."

Talha Meryem Hanımın sözleriyle onun nerede olabileceğini tahmin etti. "Hiçbir yere gidemeyeceğini sende biliyorsun, panik yapacak bir şey yok. Ben onun nerede olduğunu biliyorum." Dedi ve yaşlı kadın dışarıya çıkar çıkmaz üzerini giyindi.

Yarım saat sonra küçük şelaleye yaklaşan genç adam su sesinin yanında Handanın şarkı söyleyen sesini işittiğinde içi azda olsa rahatladı. Genç kız görüş alanına girdiğinde ise tamda tahmin ettiği manzarayla karşılaştı. "Su yılanlarını da hesaba katmışsındır umarım!"

Talha'nın sesini duyunca arkasını dönen Handan onun anlatmak istediği şeyi sonradan idrak edince çığlık atarak hızla genç adama doğru yüzdü. Korkudan İç çamaşırlarıyla sudan çıktığı an genç adam hayatında gördüğü en kusursuz vücut karşısında yutkunmak zorunda kaldı. Beyaz iç çamaşırı ıslanarak tenini en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkartmış, bu görüntüyle de genç adam olduğu yerde resmen tutulmuştu. Handan'ın durumu son anda fark ederek ikinci bir kez çığlık atması üzerine kendine gelen Talha hemen arkasını döndü. " özür dilerim, çıplak olduğunu tahmin edemedim."

"Arkanı dönersen o gözlerini oyarım senin!" diyen genç kız kayaların üzerine bıraktığı kıyafetleri aceleyle üzerine geçirirken söylenmeye devam etti. "Sanki suya elbiselerle girilir!"

Birkaç dakika sonra Handan ıslak çamaşırları nedeniyle üşüdüğü için kollarını vücuduna sararak Talha'nın karşısında durdu. "Neden sinsi sinsi yaklaşıyorsun? İnsan gelirken bir ses verir."

"Peki siz neden gizli saklı haber vermeden evden çıktınız, hepimiz merak ettik. Ya başınıza bir şey gelseydi? Hem bu havada buz gibi suya girmek delilik!"

Talha'nın arka arkaya sıraladığı sözlerinden sonra Handan gözlerini kısarak genç adamın gözlerine baktı. "Su yılanı falan yoktu değil mi? Beni kandırdın!"

Onun yalanını yakalamasından utanan genç adam konuyu değiştirmeye çalıştı. "Özgürlük sadece balıklar gibi onlarla yüzerek hissedilmez. Madem özgürlüğünüze bu kadar düşkündünüz, neden evlendiniz. Durun tahmin edeyim, evlilik ilk günden aşkı öldürüyor galiba!"

Sözcükler dudaklarından çıkarken anlamıştı genç adam, bunlar söylenmemesi gereken sözlerdi ve konuyu değiştirmek isterken konu gitmemesi gereken yerlere sapmıştı. Handan'ın dolan gözlerinin ardından arkasını dönerek eve koşması da bunu gösteriyordu.

"Özür dilerim ileri gittim!" dedi arkasından ama genç kız umursamadı.

Gece salonda televizyonun kanallarını karıştıran Handan bir müzik programına denk geldiği zaman durdu. Şelaleden sonra doğru düzgün bir şey yemediği gibi tüm gün morali bozuk olarak odasından çıkmamıştı. Üzerine birde bulduğu şarkı duygularının coşmasına neden oldu. Gözündeki yaşları silerek yanmakta olan şöminenin önüne oturup kollarını dizlerine doladı. Tamda daldığı anda Talha'nın sesini duydu.

"Bugün için özür dilerim."

Fakat onu duymuyormuş gibi yaparak şöminedeki ateşi izlemeye devam etti. Kimdi bu adam ki, ona evliliği ile ilgili yorumda bulunmuştu. Ayağa kalkıp ona haddini bildirmek geçti içinden o anda ama konuşamayacak kadar güçsüzdü. Arkasını dönmeden "Olmayan şeyler ölmez Talha." dedi.

Genç adam bir süre daha ayakta bekledikten sonra aralarında milimler kalacak şekilde yanına oturdu. "Eğer bir daha yüzmek isterseniz lütfen bana haber verin. Ben sizi götürürüm. Ve söz veriyorum arkamı dönmem. Kitabımı bitirmek için bu gözlere ihtiyacım var."

Talhanın sözleri az da olsa Handan'ın kalbini yumuşattı. Zaten o kolay affedebilen bir kızdı, asla kalbinde kin taşımazdı. "Eğer bu sözlerle kendini affettirmeye çalışıyorsan başaramazsın. Seni bir şartla affederim. Bana kitabının konusunu söyleyeceksin."

Şartını dile getirdikten sonra yüzünü yanındaki adama çevirdiğinde onunda kendisi gibi yanan ateşi izlediğini gördü. Kısa bir süre bekleyen Talha cevap vermek için kendine bakan gözlere çevirdi bakışlarını. "İMKANSIZ AŞK"

Deli MAVİ  (Raflarda)Where stories live. Discover now