Dershanenin Halleri

69 3 1
                                    

Metro Yolculuğu

Her ortaokul çocuğu dershaneye gider.En azından Ankara'dakiler için durum böyle çünkü metroda 30 kilo ağırlığındaki bebeler mantar gibi türeyip koltukları kapmaya başladı.Mesela kızın biri var, Tandoğan durağında biniyor metroya, hemen önüme geçiyor tek boş koltuğa sıkışıyor, ben ise kıçımı metro direğine sokup amele gibi düşmemeye çalışıyorum.Her Cumartesi-Pazar oluyor bu, diyorum ki kız zaten bacağın kadar, kıçınla vursan beyin kanamasından ölür, sakin ol Zişan, vurma Zişan, pis pis bakma Zişan ama olmuyor lan.Her haftasonumun içine sıçıyor bu kız.Bir de bizim dershanede, eskiden bizim dolaştığımız koridorlarda geziyor bu altıncı sınıf bebesi.Tipi de bir garip, Ginny Weasley'i düşünün, ama 11 yaşındaki halini... 

Lanet Çöp Kutusu

Korkunç metro yolculuğundan sonra dershaneye varıyoruz.İki kat merdiveni çıktıktan sonra tabii ben sınıfa 600 tane çocuk sıçmış su aygırı gibi giriyorum, o montu nasıl asıyorum, çantayı nasıl fırlatıyorum, bu konuda hiçbir fikrim yok.Hep sol tarafta oturuyorum, orası da çöpün yanı.Her gün arka sıradaki erkeklerin küçücük çöp kutusuna Gazoz şişesi fırlatmasını izliyoruz arkadaşım Gizem'le.Elimize çekirdek verseler Kuaför Şanziment Abla'yı işinden edeceğiz, o kadar dikkatle izliyoruz.''Bak bak bak bak Gizem bak bak bak nasıl da atıyoooo giriyo giriyo girdi- GAFAMA ATMASANA LAN AYIIIIIIIIIIIIIIIII'' Olay hep böyle oluyor çünkü o arka taraftaki gerizekalılar bir türlü isabet ettiremiyor.Bazen de gazoz şişeleri ayağımızın dibine düşüyor -Ön sırada oturuyoruz- sonra o lanet hocalar eğilip şişeleri çöpe atmak yerine ayaklarıyla bizim sıranın altına itiyorlar.Ayağa fırlayıp, ''ÇÖP MÜ LAN BURASI? HIII?? ÇÖP MÜ!'' diye çığlık atasım geliyor.

Gizem-Zemzem-O-yeee

Yanımda oturan Gizem şu hayatta sahip olduğum en iyi kanki.Kesişim kümemiz- Pardon kafa olasılığa gitti, ortak yanlarımız çok fazla.İkimiz de gülmeyi seviyoruz, şaka yapabiliyoruz, yaptığımız şakalara kafayı yemiş gibi gülebiliyoruz, ayrıca Aynı Yıldızın Altında'nın manyağıyız.Bir gün, filmden sızan Araba Sahnesi'ni MP3'ümden dinleyerek, ''GUSSSSSSSSS I LOVEEEEEEE YOUUU WAĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ'' diye çığlık attığımız bile olmuştu. (Aynı Yıldızın Altında okuduysan çay koy, geliyorum)

Kaan-Pelin-Çisil

Bizim arkamızda Kaan-Pelin-Çisil üçlüsü oturuyor.Onlarda anlatacak pek bir şey yok, velileri tepelerine binen, kendilerini zeki zanneden ve, ''Soru soru ıhhh soru soru çözmeliyim soru'' kelimelerini ağızlarına pelesenk etmiş insanlar işte.Asıl felaket onların arkasında.Sınıfımızın gözde aşıkları; Uygar ve İlayda.

Uygar ve İlayda

Uygar'ın götü dillere destan.Çocuk bu sene geldi nasıl ezikti Allahımmm, sonra herkes çocuğun içindeki kocaman öküzü farketti ama gene de çocuk çok ''popi'' oldu.O zayıf çocuk gitti, yerine br ayı geldi.Her gün cips yemekten artık göt götlükten çıktı, o yakışıklı çocuk su aygırına döndü.Mavi gözlü-bronz saçlı-esmer olmasa suratına bakılmayacak -Kendini böyle teselli ediyor, kendi haline bırakın-.

Yavşak Olmak Marifet İster

Uygar ilk olarak dershane birincisi ve popi kız Şevval'e yavşıyordu.''AAAAAĞAĞAĞAĞ ÇOH KOMİKSEEN ŞEVVAOOOO'' seslerini duymaktan artık Şevval'i kusacaktık, hiç sormayın.Yalnız bu Uygar az yavşak değil, İlayda -yanında oturan kız- ile çıkarken Şevval'e yavşadı çocuk.Yaptı bunu yani.Tabii bir gün ben bunlara yakın oturuyordum, bir baktım Uygar usul usul İlayda'nın elini okşuyor, bir yandan da ''İhihihi mihihi'' yapıyorlar.Zerre kadar güzel bir görüntü değil, o kadar yakışıklısın, karizmatiksin, stadyum kadar kıçın var ama nasıl flört edileceğini öğrenememişsin bro.Kızın elini mıncıkladı ya, bu ne abi bu ne? İlayda da saftrik, bu bok demiyo çocuğa, en son kız benim baktığımı anlayınca, ''Yhhaa Uygar yapmaaaiiiaaa'' diye mırıldandı, bizim Uygar'ın da içindeki öküz ortaya çıktı, ''Yedik sanki elini, salak'' dedi ve Uranüs kadar kıçını sağa doğru devirdi kıza küstü.Mal.

Gay Misiniz Olum Siz?

Orta sıranın en arkasında iki erkek oturuyor.Şamil ve Onur Ege.Şamil ilk olarak isminden kaybediyor.Tam adı; Muhammed Şamil Emeç.Babam Şamil'in adını ilk duyduğunda, ''Eline kılıcı verin, çekin altına atı Orta Asya'ya salın!'' diye iğrenç bir şaka yapmıştı.Şamil kısa boylu, biraz garip bir tip.Dershane birincisi ve çok popi, ayrıca da hoş bir kız olan Şevval'in üvey kardeşi Şamil için hayat çok zor.Çocuk Şevval'in yanında eziliyor bükülüyor, patates püresi gibi oluyor.Onur Ege ise ayrı bir şey.Çocuğu Eminem sıçmış.O kadar hızlı konuşuyor ki hocalar genelde ne dediğini anlayamıyor.Onur Ege Şamil'in aksine fazla -çok ve çok fazla- iri ve az konuşuyor.-Az ama hızlıi hayatı yaşa o yeee- Bölüm başlığıyla alaka ise şu; bunlar göt göte oturup bir telefona bakarak, ''İihihihii miuhahahah'' yapıp duruyorlar.Yeter abicim.Gidin aşkınızı başka yerde yaşayın, biz sizi görmek zorunda mıyız?!

Yanık Kokuyor Camları Açın

Ankara-Kızılay'ın halini bilmeyen yoktur.Dershaneye ilk kayıt olduğumuzda rehberlik hocası, ''Yokkk yeaaa burda hiçbir eylem olmaz buradan sinek geçmezzzzzz'' demişti, yalancı orospu.Her ay eylem oluyor yemin ediyorum, Gezi Olayları olduğunda dershanenin içine gaz bombası attılar üç kişi merdivenden yuvarlandı lan.Mesela şu Dershane'lerin kapatılma meselesi yüzünden eylem vardı.Lan gidin başka yerde yapın eyleminizi, hoşt, hoşt mk!!! O gün de aklıma sıçayım, arkadaşlarla erkenden gelip soru çözmeye karar vermiştik.Eylem o zaman yeni başlıyordu, ortada bir bok yoktu anlayacağınız.Biz soru çözmek yerine poğaca cips falan almaya çıktık, tam da eylemin ortasında.Biz dershaneye girdikten 10 dakika sonra Şamil-Onur Ege çiftinin önünde oturan Yazgı, ''Yanık kokuyor burası bu ne ya, camları açın'' dedi ve millet camları açtı.Lanet olsun, o koku içeriden gelmiyormuş, sokaktan geliyormuş.Amele polisler ortalığa sıçmış, biz tam pencereyi açtığımız an gaz bombası patladı.Nasıl koktuğunu hayal edebiliyorsunuzdur.Tabii ki millet abarttı, orada Pelin bayıldı, Kaan bacaklarını kıçına vura vura idareye kaçtı, Mert diye bi bebe cama yapıştı, Uygar ise ellerini yüzüne vura vura, ''Ölüyoz, öleceğiz, hepimiz öleceğiz, Yazgı hep senin yüzünden nefes alamıyorummm imdaaaattt'' diye tepinmeye başladı.Ben ve Gizem uzaktan izliyoruz, hatta kulaklıkları takmışız, milletin hareketleri Charlie Chaplin filmleri gibi.Uygar'a 19. y.y. Victoria elbise giydirip eline şemsiye versek tam Lady Azeranka olacak, nasıl ciyaklıyor, nasıl tepiniyor, sanırsınız pombayı götünde patlattılar.Gerzek.

Sonuç olarak bir bok olmadı.Sadece sokaklar inanılmaz ıslaktı ve metroda pis bir koku vardı, o kadar yani. Not: 7 saatte topam 19 soru çözerek tarihe geçtim.

Hucam Hucam Hucam

Sınıfta Ceyda adında bir kız var.Hiç konuşan biri değil, Şevval ve Berfin'in arkasında oturuyor, tam montların asılı olduğu yerde kafası var.Bir gün Şevval bir espri yaptı, ben de Şevval'e bakarken birden Ceyda'yı gördüm.Kafasını iki monta gömmüş, omuzlar düşmüş, polarlar arasında uyuyor kız hatta 200. rüyasını görmek üzere.Maşallah yani.Oh rahat, keka.

Bir gün Ceyda hıçkırıyordu.Sonra ateşli bir biçimde hocaya doğru atılarak, ''HUCAM HUCAM HUCAM'' diye bağırdı.Tüm sınıf nasıl güldü tahmin edebiliyorsunuzdur.O zamandan beri kızın adı geçtiği her yerde, ''Hucam hucam hucam'' espisi yapılıyor.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 13, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Zişansal ŞeylerWhere stories live. Discover now