For Life

604 68 33
                                    

Yaşam için.

Tanrı şahitti, o zamanlar hayatımda onun kadar ağır bir hasta görmemiştim. Pekala, belki bunda doktorluğumun ikinci senesinde oluşum da etkili olabilirdi ama ben hayatımı hastanelerde geçirmiş biriydim ve dediğim gibi; o zamanlar hayatımda onun gibi bir hasta görmemiştim.

61; onun oda numarası buydu, üniversitede ilk yılı olması gerekiyordu. İnsanlarla çabuk kaynaşan bir gençti, bir çok hastam ile iyi anlaşıyordu. Hayat dolu diyebileceğim biriydi ve belli bir teşhisi olmayan hastalığı, onu ölüme sürüklüyordu. Vücudundaki belirtiler tüberkülozun ileri seviyesi olduğunu düşündürmüş olsa da belli testlerden sonra hastalığının bulaşıcı olmadığını anlamış başka yollar aramıştık. Çabalarımız boşa çıkmıştı; herhangi bir tedavi bulamıyorduk.

İki yıl kadardır bizimleydi ve uğraşmaya devam ediyorduk. İlk günkü kadar iyi değildi, umutlu değildi. O hastanenin uzun süreli hastalarından biriydi ve bir zamanlar çok gülmesi ile biliniyordu.

Günler geçtikçe canı daha çok yanıyor, o dayanamıyor ağlıyor ve o ağladıkça annesi de ağlıyordu. İç burkucu bir görüntüydü, asla iyileşmeme ihtimalini biliyor olması bunu daha boğucu kılıyor olmalıydı.

"Kitaplar," morarmış gözleri, beyaza çalan solgun ten rengi 'hasta' diye bağırıyor, bunların aksine sesi oldukça kalın ve gür çıkıyordu. "onlardan nefret ediyorum." Kendini yastığa bıraktı ve derin bir nefes verdi. Ciddi bir sıkıntısını söylermiş gibi yaptığı mimik ve jestler onu 1.88 boyuna rağmen çocukmuş gibi gösteriyordu.

"Neden?" Merakla sordum, gözlemlediğim en iyi şey hastaların kendilerini kitaplarda, filmlerde ya da mektuplarda bulurlardı. Hayata tutunacak bir şey değil, hayatı adayacak bir unsur aralardı. O artık bunların hiç birini yapmıyordu.

"Çünkü kitaplarda birileri her zaman lanet derecede mutlu." Yorganı sinirle tekmeledi, sinirli bir gençti. Kendini sık sık kafasında geçenlerle yorar ve beni daha çok zora sokardı. Hastalığını tetikleyen bir çok şeyden biri buydu; çok düşünüyor, kendini gerecek şeyler düşünüyor olması.

"Sonu kötü bitenler de var..."

"İstisnalar kaideyi bozmaz doktor."

Ne diyebilirdim ki? Umutları tükenmiş, hayattan zevk almayan hasta bir çocuğa ne diyebilirdiniz.

Oh.. Hiçbir şey.

Ona öğüt ya da tavsiye vermedim, kafasını bunlarla yorsun istemedim.

Yaklaşık beş dakika sonra ona ağrı kesici verdim.

Çünkü canı yanmaya başlamıştı. Her ne kadar belli ettirmek istemese de yavaşça eli titriyor, dişlerini sıkıyor ve gözleri sulanıyordu.

Onu odada yalnız bırakırken, her zamanki gibi özür diledim ve bir kez daha pişman oldum.

Onca zaman sonra ben bile onu kurtaramayacağımı kabullenmiştim.

,,,

"Yemeklerini yemiyor, şu anki doz artık ağrılarını kesmiyor hatta onu uyutmuyor bile. Antibiyotiklere tepki vermiyor... Doktor, ailesi ile konuşma zamanınız geldi. Veda etmeliler." Küt saçlı hemşire elindeki raporları bana uzattıktan sonra yavaşça uzaklaştı.

En çok bundan nefret ediyordum.

Hayır, aileleri ile konuşmaktan değil; total direnç yüzünden hasta kaybetmekten.

Bu bana insanların sorumsuzluklarının ve cahilliklerinin neye yol açtığını gösteriyordu. Bunun için bir şey yapılmaması ise beni delirtiyordu.

For Life[ChanBaek//One Shot]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin