::1::

49 5 1
                                    

Bölüm şarkısı 'ilovemakkonen - side 2 side'
::Umarım hoşunuza gider.::


Kulaklığımın tekinin çalışmasından dolayı, motorun üzerinde şarkıya mırıldanarak eşlik ediyordum. Kalın, arsız saçlarım rüzgarda dağılıyordu ve bu, yalan söylemek benim tarzım değil,-şakaydı, öyle- hoşuma gidiyordu.  Bu işi alırken kendimi moron gibi hissetmiş olsam da şimdi çok havalı bir hödüğe benziyordum.

Kırmızı ışıkta durmuştum. Adresi hatırlamaya çalışıyordum. Aklımdan yetmiş üç ayrı adres geçtikten sonra doğru adresin neresi olduğunu bulduğumu düşünüyordum. Hava kararmıştı ve tek istediğim buradan çıkıp motoru  teslim etmekti.

Greenhould'ta bir apartman olduğunu biliyordum ama apartman numarasından emin olamıyordum. DE7372 miydi yoksa DE7732 mi?

"Hey, sarışın!"

Yerimde sıçradım. Gözlerimi devirerek yana çevirmiştim. Eğer Greenhould'ta olduğuma emin olamasaydım bile şimdi olmuştum. Eski model yeşil Ford'un içinde iki tane özgüven eksikliği yaşayan domuz vardı. Bunlar Greenhould'un tabiatına özel varlıklardı.

"Evimin adresini versem, beni de ziyaret eder misin? Ha güzelim?"

Her zaman işe yarayan ve işe yaramaya devam edecek olan sapıksavar, tatlı küçük bıçağımı cebimden çıkarıp, açtım.
Şirin bir ifadeyle gülümseyip, bıçağı gösterdim. "Boş boğazlık yapmaya devam edersen, boğazını deşerim."

Yanında gülen arkadaşını dirseği ile dürtüp, histerik bir şekilde güldü. "Sert kızları severim."

Yeşil ışık yandığını farkedip, motoru arabanın olduğu yöne doğru kırıp, bıçağı hazırladım. Ne yaptığımı çözemeyen gözlere, yakından gülümsedim ve bıçağı arabanın üzerinde gezdirip motorun gazına bastım.

"Seni deli orospu! Ne-" yanlarından hızlıca uzaklaştığım için kalanını duyamamıştım. İnsanların benimle uğraşmasından çok onlarla uğraşmaktan hoşlanıyordum. Şanslıydım ki peşime takılmamışlardı. Bunu söylerken gülümsemiştim. Ben şanslıyım.

Adresi tekrar mırıldanıp motoru köşeye bıraktım. DE7732 olduğunu düşündüğüm binanın arasına doğru yürüyordum. DE-yedi bin bilmem bir şey küsürü geride bırakmıştım. Bina eski bej renginde bir binaydı. Tamı tamına beş katı vardı ve kendime sürekli sorduğum 'Benden daha beter olan olabilir mi?' sorusuna cevap gibi gelmişti. Etraf çöp doluydu. Çürümüş yumurtamsı iğrenç bir koku vardı etrafta, burnumu elimle kapattım.

Önümde bulanan bina DE7730'du. Yani bu demek oluyor ki DE7732 biraz ilerideydi. Eğer 6 numaralı beyefendi pizza sipariş etmemişse, DE7372'ye gidip bedava pizza verecektim. Ve patronumdan okkalı bir azar yiyecektim. Çünkü neden? Çünkü üniversitede işe yarar şeyler yapmak yerine götü başı dağıtmıştım. Ve tanrı bana daha yararlı bir şey yapayım diye pizza dağıtıcısı olma hakkını sundu. Tabi bu işi almak için yaptığım çabaları unutmuş değilim.

Binaların arasına girmiştim. Attığım adımı bile göremiyorum. En azından ışık koysaydınız da hayal kırıklığına uğrarken önümü görebilseydim! Telefonumun ışığını açıp binaların kapılarının üzerinde gezindiriyordum.

DE7732'nin önüne geldiğimde hızlıca binanın içine girmiştim. Büyük adımlarla merdivenleri çıkıyordum. Üçüncü kata çıkarken nefesimi düzene sokabilmek için derin soluk alıp veriyordum. Arka cebimden kağıdı alıp 6 numara olduğuna emin olduktan sonra merdiveni çıkmıştım. Merdiven tarafında bulunan kapının üzerinde 5 yazıyordu.

6 numaralı kapının önüne geldiğimde saçlarımı düzenleyip, pizza kutusunun içine parmağımı sokup pizzanın sıcaklığını kontrol ettim. Parmak kızartacak kadar olmasa da ılıktı. Çünkü son kalite sıcacık pizza yemek istiyorsan 10 dolar ödeme yapabilmen gerekiyordu. 4 dolarla ancak ılık, orta kalite bir pizza verebiliyorduk. Çünkü bahşiş almıyordum. Kasten yaptığım söylenebilir.

mister M || zaynWhere stories live. Discover now