DG -25. Bölüm: İKİ ZEYTİN

Start from the beginning
                                    

Rahat bol bir pantolon ve üzerine karnını açmasında yardımcı olacak bir bluz giydi. Kabanını geçirdiğinde çıkmak için hazırdı. Evden çıkmadan önce, az önce bakım yaptığı saçları ve yüzünü inceledi. Çok uyuduğu belli olmasın diye çabalasa da gözlerinin şiş olması bunu alelade belli ediyordu.

"Ben hazırım."

"Bende hazırım canım. Hadi çıkalım." Devrim karısının elinden tuttu ve kapıya doğru yönlendirdi. Artık değişmişlerdi. Birbirlerinin kıymetini anlamak için her ne kadar zor olsa da ayrı kalmaları yetmiş de artmıştı.

"Dur kimliğimi unuttum."

"Ben alırım." Devrim karısından önce davrandı ve odadan kimliği alıp yanına geldi. Beraber evden çıktıklarında ellerini bırakmamışlardı. Arabanın yanına gelene kadar da niyetleri yoktu. Devrim kapıyı açtı ve karısının oturmasına yardım etti.

"Mükemmel bir hayat istiyorsan eğer kusursuz olmayı bir kenara bırak," dediklerinde anlayamamış olmamız henüz hayatın sillesini yememiş olmamızdan kaynaklanıyordu. Suç ne bizimdi, ne de başkasının. Her nasip, her ümit, her mutluluk ve her güzellik vaktine esirdi. Tıpkı en başta ki düğüm çözüldükten sonra sökülen ilmek gibi peş peşe sıralanıyordu.

Beraber yol alırken Asude kocasının elini bırakmamıştı. Değiştim dediyse toptan değişmeliydi ve bunu yaparken de pişman değil aksine çok mutluydu. Eski Yeşilçam filmlerinde genç delikanlıların sevdiklerinin evlerinin önünde 'Seviyorum uleyn' dedikleri sahneler, şimdi burada zuhur edebilirdi ama Asude canını seviyordu. Tam bu anda o cümleleri sarf etse ve haykırsa kocası heyecandan ve sevinçten kaza yapabilirdi. Bunun için evlerine gitmeyi bekleseler hiç de fena olmazdı.

Kliniğin önüne geldiklerinde heyecandan ölmek üzere olan sadece Devrim değildi. Asude de ikinci defa evladını görecek olmanın huzuru içerisindeydi. Titreyen ellerini yumruk yaptı ve kendisini telkin etti. Kliniğe girdiklerinde etrafın parlak beyaz döşemesi gözlerini aldı genç kadının.

Gayet ferahlatıcı ve hoş bir havaya sahipti. Parlak zeminlerde ilerledikten sonra danışmaya geldiler ve Devrim'in konuşmasını bekledi. O kadar heyecanlıydı ki konuşulanları duyamıyordu. Daha sonra kocasının elini tuttuğunu fark etti ve yürümeye kaldıkları yerden devam ettiler.

"Siz burada bekleyin birazdan çağıracağız," hemşirenin sözleri ile oturdular ve beklemeye başladılar. Çok sürmedi beklemeleri. Az önce beklemelerini söyleyen hemşire şimdi de içeriye gelmelerini söylüyordu. En önde Asude arkasında Devrim odaya girdiler.

"Hoş geldiniz." Kırk yaşlarının ortasında olan doktor onları gülümseyerek karşıladı.

"Hoş bulduk." Kendilerine gösterilen koltuklara oturdular ve konuşmaya başladılar. Ahmet Bey alanında uzmanlardandı. Bu zamana kadar birçok ailenin evlat sahibi olmasına şahitlik etmişti ve daha uzun seneler de bu duyguyu yaşamaya yemin etmişti.

Asude şimdilik doktorundan şikâyetçi değildi. Gerekli prosedürler ve detaylar konuşulduktan sonra Asude muayene masasına geçti.

"O jeli biraz ısıtabilir miyiz?" Devrim adamın elinde tuttuğu jele bakarak konuştu. Karısının evde söyledikleri kulağında çınlamış ve telaffuz etmişti. Doktor Ahmet anlamayarak baktı elinde duran jele.

"Bunu mu?"

"Evet, karım onun soğukluğundan irkiliyor da."

"Bu güzeldi." Dedi doktor gülümseyerek.

"Benim için sorun yok doktor bey. Ben uyumak istediğim için bahane aramıştım." Asude gözlerini kaçırarak konuşmuştu. Daha dün bir, bugün iki ne çabuk duygularına yenilir olmuştu Asude?

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now