6. Bölüm

3.7K 312 37
                                    



"Deniz Arslanlı mı?"

Buna inanamıyordu. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Deniz Arslanlı'nın erkek olduğunu düşünmüştü ve ona göre hareket etmişti. Ama işte Deniz Arslanlı dimdik bir şekilde karşısında dikilmişti. Üstelikte bir kadındı. Savunmasız, perişan ve de yaralı bir kadın.

"Evet. Kemal Arslanlı'nın kızı Deniz Arslanlı." Gözlerinin içine bakıp meydan okurcasına söylemişti bunları genç kadın. Fakat söylemek istediği o kadar şey vardı ki zamanı geldiğinde hepsini tek tek vuracaktı yüzüne.

'Evet Hancıoğlu, o benim. Ve seninle beraber tüm soyunu kurutacağım.'

Genç kadının sözleriyle beraber salondaki insanlar girdikleri şoktan kurtulup genç kadının etrafını sardılar ne olduğunu, iyi olup olmadığını sormak için.

"Ne oldu size böyle?" diye sordu orta yaşlarda bir adam. Şakaklarında kır saçlar yer almıştı. Endişeyle kaplanmış suratında ve kısılmış gözlerinin etrafındaki çizgiler kendini belli ediyordu hafiften. Fakat bunların hiçbiri adamın yakışıklılığına olumsuz etki etmemiş aksine daha karizmatik görünmesini sağlamıştı.

Genç kadın cevap verecekken omuzuna değen sıcaklık hissiyle arkasını dönerek baktı. Alper kendi ceketini çıkarmış, genç kadının üzerine örtmesi için omuzlarına bırakmıştı. Deniz ilk defa fark etmişti kıyafetlerinin ne durumda olduğunu ve bu birazda olsa genç kadını husursuz hissettirmişti. İç çamaşırları görünüyordu ve yırtılmış eteği hiçbir şekilde bacağını kapatmıyordu. Ayakları çıplaktı ve çıplak ayakların bazı erkekler üzerinde olan etkisini iyi biliyordu.

O kadar erkeğin içinde bu halde olmak ilk kez yaşadığı bir şey değildi fakat onu rahatsız eden bir durumdu. Alper'in verdiği ceketi kollarına geçirerek tamamen giydi üzerine. Önündeki düğmeleri ilikleyerek iyice kapattı görüntüyü. Alper uzun boylu, iri yarı bir adamdı ve onun ceketi Deniz gibi minyon bir kadının üzerine elbise gibi oluyordu.

Alper'e kibarca gülümseyerek teşekkür ettikten sonra kendisine en son soruyu soran adama dönüp "Ufak bir kaza oldu. Önemli bir şey değil."

"Nasıl önemli değil hanımefendi? Perişan haldesiniz." diyerek itiraz etti.

Genç kadın kasılan çenesini sıkarak "Ben gayet iyiyim." deyip ihale sözcüsüne döndü. "Lütfen ihaleye devam edelim."

İhale sözcüsü olan Ekrem Bey, altmış yaşlarında olmasına rağmen dinç ve de genç görünen bir adamdı. Yüzünde ciddi bir ifadeyle genç kadına baktı. "İhale şimdi önemli değil. Sizi bir hastaneye falan götürelim."

Deniz artık sinirlenmeye başlıyordu. Neden kimse anlamıyordu? Bu ihale onun için önemliydi ve iyi olduğunu söylüyordu. "Bakın ben gerçekten iyiyim. Lütfen devam edelim."

Yaşlı adam sakalsız çenesini kaşıyarak kaşlarını çatmış bir şekilde kendisine bakan genç kadını inceledi. İnatçıydı genç kadın. 'Tıpkı babası gibi.' diye düşündü Ekrem Bey.

Yanındaki adamlara dönüp kimsenin duyamayacağı şekilde konuştular meraklı bakışlar altında. Ardından yaşlı adam dönüp tüm salona hitaben konuşmaya başladı. "Beyler.." deyip Deniz'e baktı ve "Ve de hanımefendi." diye ekledi. "İhaleye bir saat ara verilmiştir. Bu ara içerisinde bekleme salonunda istirahat edebilirsiniz." diyerek konuşmasını sonlandırdığı anda salonda itiraz sesleri yükseldi. Ekrem Bey "İtiraz istemiyorum." dedi yüksek bir sesle ve katılıkla.

Genç kadının yanına gelip ona yürümesi için işaret etti ve genç kadının önden yürümeye başlamasıyla birlikte odayı terkettiler.

"Birazdan bir doktor gelip yaralarınızla ilgilenecek. O zamana kadar şuradaki odada istirahat edebilirsiniz." deyip koridorun sağındaki ilk odayı gösterdi.

SEVDA BİR ATEŞ (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin