0.1

162 9 0
                                    

Bölüm Şarkısı : Birdy - People Help The People

İyi okumalar🌸

Neva Yıldırım

Genç kadın aynaya bakarken yansımasında gördüğü bu yüzü artık tanımadığını düşündü. Yansımada gördüğü yüzün, sokakta görüp de gözünün bir yerden ısırdığı fakat bir türlü çıkaramadığı bir yabancıdan farkı yoktu. Onu 'Neva' yapan neyi kalmıştı ki? Önce Sonat gitmişti. Ardından Alarçin kimliğinden vazgeçmişti. Bu lakabı almasına sebep olan saçlarından vazgeçmişti. İlk saçını boyadığı günü hatırladı:


Yatağının üzerine yaydığı fotoğraflara ruhsuzca bakıyordu Neva. O 'Alarçin' idi Sonat ise kendisinin 'Ay Işığı'. Sonat , Bethoveen'in Ay Işığı Sonatı bestesinin hikayesindeki gibi hayata karşı kapalı olan gözlerini açmış, hayatı, Ay Işığını öğretmişti. Tüm grubun beraber çekildiği fotoğrafı eline alıp bakarken özlemle iç çekmekten kendini alamadı. Sonat ile birlikte onlar da toprağa gömülmüştü sanki onun için. Oysa ne çok isterdi şimdi Aslı ile uğraşmayı, Mert'in zevzekliklerine gülmeyi, Ulaş'a ise abisine sarılır gibi sarılmayı... Sonat gibi onları da kaybetmişti. O korkunç kazanın gerçekleşmesinin ardından, gözünü hastanede açmış ve acı haberi almıştı. O şehirde daha fazla nefes alamayacağını hissetmişti ve ailesinin de ısrarıyla hastaneden taburcu olduğu gün kendini İngiltere uçağında bulmuştu. Ailesi onu yangından mal kaçırırcasına İngiltere'ye teyzesinin yanına göndermişti. Öyle ki Arkadaşlarına dahi veda edememişti. Şimdi ise o korkunç gecenin ardından altı ay geçmişti. Ailesi ise arada ziyaretine geliyordu o kadar.

Onu 'Alarçin' yapan herkesi, her şeyi kaybettiğini o an bir kere daha anladı; Sonat'ı, arkadaşlarını, ailesini, ülkesini, hayallerini... Bir tek şey kalmıştı. o da turuncu-kızıl saçları. Gittiği psikolog artık bir yerden hayatına devam etmesi gerektiğini dile getirmişti. Devam edebilmekteki çareyi de saçlarını koyultmakta buldu. Hızlıca fotoğrafları toplayıp, ait oldukları kutuya özenle koydu ve üzerini hızlıca giyindi genç kadın. Ardından Liverpool'un sokaklarına karıştı.

İlk gördüğü kuaföre girdi. İçeride çok fazla kişi yoktu. Dizaynı oldukça samimi bir izlenim yaratıyordu. Çalışanlarının güler yüzlülüğü de öyle. Girdiği anda onunla yaşıt olduğunu tahmin ettiği bir genç kız yanına geldi:

''Hoşgeldiniz, size nasıl yardımcı olabilirim?'' dedi. Kızın aksanlı İngilizcesinden yabancı uyruklu ya da en azından buralı olmadığını saptayabilmişti Neva.

"Saçlarımın şeklini ve rengini değiştirmek istiyorum" dediğinde. Karşısındaki kızın suratında oluşan şaşkın ifadeye anı anına şahitlik etti.

"Gerçekten bunu istediğine emin misin? Yani senin saç rengine sahip olmak için insanlar saçlarını kaç işlemden geçiriyor. Ayrıca oldukça sağlıklı saçların var" diye konuşmaya başladı kız. Heyecanlandığında aksanındaki farklılık çok daha ortaya çıkıyor ve cümlelerde yapı hataları yapıyordu. Muhtemelen kızın ana dili İngilizce değildi.

"Evet, imaj değişikliği yapmak istiyorum." Diye ısrar etti Neva. Tam o esnada telefonu çaldı:

"Efendim Teyze" diye açtığında telefonu karşısındaki kızın yaşamış olduğu şaşkınlık görülmeye değerdi.

"Neva neredesin? Eve geldim yoktun." Diye endişeyle konuşan teyzesine hak vermeden edemedi. Geldiğinden beri psikiyatriye gitmek ve teyzesinin ısrarlarıyla dışarı çıkmak dışında bir şey yapmamıştı.

"Evet, hava almak istedim. Çok gecikmem" dedi. Ne yaptığını söylemek istememişti. Çünkü bunu kendi başına yapması gerektiğine inanıyordu.

Ayrılık Mısraları -Alarçin'in Ay Işığı Sonat'ı-Where stories live. Discover now