Zafer Bekleyenlerindir.

13 0 0
                                    

60 yaşında ki Hüseyin Amca cami avlusun da çimlere uzanmış üstünde sadece bir namazlık örtülmüş. Sabah saat 7 ve ben kursa gidiyorum. Su içmek üzerine cami önünde durdum cami avlusundaki Hüseyin Amcaya gözüm takıldı üzüldüm. Hava soğuktu ceketim olduğu halde üşüyordum. Su içtim kursa gittim dönüşte tekrar caminin önünde durdum Hüseyin Amca çimlerde oturmuş cemaat'in verdiği yemekleri yiyordu. Yanına oturdum ve önce nasıl olduğunu sordum;

- Gökyüzü gibi...
Düşündüm gökyüzü gibi ne demekti? Sordum;
- Anlamadım amca
- Haftanın yedi günü gibi...
- Nee?
- Mevsimler gibi...
Dalga mı geçiyor acaba diye düşündüm. Biraz sustuktan sonra evi olup olmadığını sormak geldi aklıma, yemeğini yemesini bekledim ve sordum;
- Evin var mı amca?
- Evet bak şu karşısı" dedi. 4 katlı bir binayı gösterdi pencerleri açık perdesiz. Peki neden evinde kalmıyor diye düşünmeye başladım sordum;
- Teyzem eve mi almıyor seni" dedim gülümseyerek. Demez olaydım. Çünkü duyduğum sözler birer hançer oldu beynime saplandı. Hüseyin Amcanın cevabı şu oldu;
- Tam 15 yıl oldu kaybettim eşimi. 22 yaşında evlenmiştik ne onun kimi kimsesi vardı ne de benim. Çok mutluyduk ve şu gördüğün 4 katlı bina yerinde o zamanlar Sadece yıkık dökük harabe bir ev vardı hiçbir şeyimiz yoktu ama mutluyduk. Zaman öyle geçti gitti durumumuz düzeldi evimizi yıktık sonra bu 4 katlı binayı yaptık. Artık nefret ediyorum bu evden. Ben emekli olduktan sonra her namaz vakti camiye gelir tam bu noktada otururdum arkadaşlarla sohbet ederdim ve Eşim pencereden bizi izler , gülümser beni beklerdi. Ben onu o beni izlerdi sohbet boyunca. Derken bir cuma yine burda arkadaşlar oturmuş penceredeki eşimi izlemeye başladım. Eşim bana bakıyordu gülümsüyor du fakat hiç kıpırdamıyordu içim ürpermişti bir anda, canım sıkılmaya başladı, nefesim ara ara kesiliyordu, boğazım düğümlenmişti. Dayanamadım arkadaşlara iyi olmadığımı söyledim ve eve doğru yol aldım. Eşim beni izlemeye devam ediyordu pencerenin altına geldim kapıyı açmasını söyledim tepki vermedi. Anahtari cebimden çıkardım yukarı doğru yavaş adımlarla çıkmaya başladım her bastığım merdiven de kalbim gittikçe sıkışıyor du nefesim kesiliyordu. Kapıyı açtım içeri girdim Eşim hâlen dışarıya bakıyordu pencereden yaklaştım seslendim "Hatun" diye tepki yok sonra dokundum sırtına tepki yok kolundan bana doğru çekmeye çalıştım oturduğu koltuğa serildi birden kalbini tutuyordu diğer eliyle. İşte o an bağırmaya başladım, çığlıklar attım ben çığlık attıkça yağmur yağmaya başladı ben çığlık attıkça rüzgar pencereleri kapatıp açtı hızlıca hemen eşimi kucakladım dışarı koştum indirdim yolun ortasına gökyüzüne baktım bağırdım, ağladım canım acıyordu sesim çıkmıyordu. Öğrendim ki kalp krizinden ölmüş. Pencerede bana bakarak ölmek istemiş. O pencerede kalp krizi geçirdi ve bana hissettirmek istemedi. O gün bugündür burda oturup, yatıyorum belki bir sabah uyandığımda o pencereden bana bakarken bulabilirim onu...
Evet kelimelerin bittiği noktaya gelmiştik. Gözlerinden yaşlar akıyordu, cebinden mendilini çıkardı yüzünü sildi. Uzanıp pencereye bakmaya başladı. Sesim çıkmadı birşey diyemedim. Kalktım ve uzaklaştım. Ve yalnız beklemenin boşuna olmadığını sadece bekleyenler bilir bir kez daha Hüseyin Amca ile öğrendim..."  

#MehmetRüzgarİçli

#BirMazoşistinKaleminden

#BeklemekUmuttur

#BeklemekZaferdir

#Beklemek

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 14, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Bir Mazoşistin Kaleminden.Where stories live. Discover now