HUNGRY

222 31 23
                                    

Koyu kahve saçları, gözlük yerine kullandığı dereceli renkli lensleri ve özenle çizilmiş yüz ve vücut hatları ile çalıştığı kafenin en büyük gelir kaynağıydı Ren.

Aslına bakarsanız böyle bir kafede garsonluk yapmasına gerek yoktu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Aslına bakarsanız böyle bir kafede garsonluk yapmasına gerek yoktu. Henüz lisede olmasına rağmen çok yakışıklıydı. Bu yüzden mankenlik yapabilir veya genç yaşının ve yakışıklı yüzünün avantajını kullanarak bir şirkette idol olmak için stajyerlik yapabilirdi.

Fakat onu buraya, bu kafeye bağlayan birisi vardı.  Buz mavisi saçlara sahip, gülümseyince gözlerinin içi parlayan hyungu, JR.

Ah, bir de sınırsız yemekler.  Çok çabuk acıkma ve önüne gelen her yemeği yiyebilme yeteneğine sahipti Ren. Bu yüzden seviyordu bu işi.  Her okul çıkışı gelir ve akşam dokuza kadar çalışırdı. Kafedeki müşterilerin çoğu da kendisi gibi liseli gençler olduğu için pek sorun oluşmuyordu zaten.

"Min Ki-ah!  Bize üç filtre kahve getirebilir misin? "

Tanımadığına emin olduğu kızın isteği ile gülümsedi. Ona böyle cilve yapmaları çok eğlenceliydi. Hoşuna gitmediğini söylese yalan olurdu. Bazen cool gözükmek için onu tanımıyor ve ondan hoşlanmamış taklidi yapanlar oluyordu, oysa hafif bir gülümsemesinde tüm oyunları bozuluyor, gözleri parlıyor ve resmen yaz ayında bir dondurma misali eriyorlardı. Eğlenceliydi işte.

Ha, benim böyle dediğime bakmayın. Minki insanları kırmaktan nefret ederdi. -Bir de yemeğinin önünden alınmasından.- Her ne kadar kız-erkek birçok kişi farklı taktikler ile ona cilve yapmaya çalışsa ve o JR'dan hoşlansa da asla ama asla kimseyi kırmazdı. Siparişleri alır, insanlara gülümser ve iyi bir sunum yapardı. Güzel yüzünde gülümsemesi hiç eksik olmazdı. Ağlarken bile güzeldi ya neyse.

"Peki efendim!" neşe ile söyledi.

"Hyung, 5 numaralı masaya üç tane filtre kahve hazırlar mısın? Ihmm... Ve biraz da kurabiye!"

Küçük olanın tatlı gülümsemesi ile JR da sırıttı. Neden bu kadar iyiydi ki bu çocuk? Ve bu kadar güzel?(!)

"Kurabiyeler yine senden mi?"

Hafifçe öne büzdüğü dudakları ile derin bir nefesi dışarı verdi Ren. Ne yapabilirdi ki, ondan hoşlandığı için ta şehrin öbür ucundan geldikleri üstündeki okul formalarından belli olan kızlara birkaç kurabiye ısmarlamazsa kendisi kötü hissedecekti. Bazen kendisi bile bu kadar iyi kalpli olmanın zararlı olacağını düşünmüyor değildi.

"Hyung biliyorsun onl-"

Küçüğün sözlerini alışmış ama halinden memnun ses tonuyla böldü JR.

"Evet, evet biliyorum, onlar senin için o kadar yol geldi. Ve bir iki kurabiyeden zarar gelmez. "
Kocaman gülüşünü sundu miniğine JR.

Tanrım bu gülüş mükemmeldi. Ve yine acıkmıştı Ren. Bu gülüş ona acıktığını hatırlatıyordu.

Daha fazla oyalanmadan siparişleri ve hediyesi olan kurabiyeleri alıp servis yaptı.

Günün sonunda kafe kapanırken ikisi de çok yorulmuştu. Temizlik de bittiğinde büyük olan diğerinin ,Ren'in,  yanına oturdu dinlenmek için.

"Çok yoruldum bugün. Tanrım, yakında sasaenglerin olacak, haberin olsun."

Duydukları karşısında minik bir kıkırtı bıraktı Ren. Bazen kendisi de düşünmüyor değildi ancak başkasının ağzından duymak komikti.

"Sence Kyungsoo gibi benim de iç çamaşırımı çalarlar mı hyung? "

Kendi sorusuna daha da gülerken diğerini de gülümsetti Ren.

"Çalmasına çalarlar da, seninkini de binlerce dolara satarlar mı yoksa başka bişey için mi kullanırlar bilemiyorum. Sonuçta bir idol değilsin. "

Sanki ciddi bir konuyu tartışıyormuş gibi duran yüz ifadesiyle cümlelerini tamamladıktan sonra ikili uzun bir kahkaha krizine girdi. İkisinin de amacı insanların duygularıyla dalga geçmek değildi. Sadece durumun aşırı komikliği vardı ortada.

"Beraber bir idol grubu kurmalıyız hyung! "

Gerçekten istiyormuş gibi konuştu küçük olan.

"Pfff , sen, ben, Min, Dong Ho ve Aron gibi mi?  Yetenekten ölsek bile bize bir tane bile ödül vermezler. Hele ben,  daha çıkış yaptığımda en çirkin idol seçilirim. "
(LOBIDIz sed sıtori :( )

Sanki gerçekten hayal etmiş gibi ikisi de kafalarını tavana çevirip birkaç saniye baktı. Daha sonra ikisi de tekrar bir gülme krizine girdi.

"Ah, bu arada... "

Küçük bir yemek kutusu çıkardı JR.

"Bugünkü yemeklerin."

Küçük olan yavaşça kutuyu alıp gülümsedi.

"Çok sağol hyung. Her gün benim için yemek yapıyorsun. Açlıktan ölmemem senin sayende. Yumurtalı rulo bile yapamıyorum. "

Yeteneksizliğine isyan ederken küçük bir çocuk gibiydi Ren.

Büyük olan büyük elleri arasına kahve saçları alıp hafifçe karıştırdı.

"Sorun yok, ben senin için ömür boyu yemek yaparım."

Genişçe gülümsedi JR.

Ve Ren biraz daha acıktı. Ne kadar yerse yesin karnındaki bu açlık hissi gitmiyordu. Her gün biraz daha acıkıyordu. JR ona her gülümsesiğinde, her dokunduğunda midesinde biraz daha açlık oluşuyordu.

Aklından geçirdi kısa olan;

"Aşk acıkmak hyung. Ve ben o kadar acıktım ki sen bana bir ömür yemek yapsan da ben yine sana acıkacağım. Neden bir türlü doymuyorum?  Sahi duymuyor musun karnımın gurultularını? "

RengryWhere stories live. Discover now